Gurbette oruç tutmak

Gurbette oruç tutmak

On bir sultani geldi gelecek derken artık sonlarına yaklaşıyoruz.

Abdullah Demir'in haberi

İster istemez insanin içini bir hüzün kaplıyor çünkü misafirle vedalaşmaya az kaldı, acaba bizden memnun kaldı mi?

Bir daha görülebilecek miyiz? Bence en önemli soru su, Ramazan Ayı’nın bereketinden, rahmetinden acaba ne kadar istifade edebildik?

Hele ki biz gurbette olanlar yeni bir trend yakalamışız, kendimizi en ufak bir şeyde mazeretli ya da seferi sayabiliyoruz. Bir hali saha maçıyla ya da tatile gitmekle oruç tutmak arasında bir tercih yapacak olursak hiç tereddüt dahi etmeden hemen oruç tutmak seçeneğini eleyebiliyoruz. Halbuki şu gurbette, ezan sesinden yoksun, ateş çemberinin tam ortasında, aile ve akrabalardan uzakta İslamiyeti yasamaya çalışmanın bir faziletini idrak edebilsek, ne dert tasa kalır, ne depresyon. Düşünün ki Allah'ın Rahmeti dünya üzerine eşit bir şekilde iniyor, Türkiye’deki 70 milyon vatandaşımız ayni Rahmeti paylaşıyor, bizde Fransa’da 500 bin kişi aynı rahmeti paylaşmaya çalışıyoruz, bundan daha büyük nimet mi olur?

Kısacası, on bir ayın sultanı evimize, gönlümüze misafir olarak gelmiş, bir misafirperver olarak misafiri incitmememiz lazım, onun gönlünü hoş etmek için elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım. Yazımı bir üstadın sözüyle bitirmek istiyorum : “Kadir Gecesi bu gecemi diye düşünüp aramak yerine, bu gece ola ki o gecedir diye azıcık bir şeyler yapın ki, o gece sizi bulsun “ vesselam.

Allah in Rahmeti üzerinize olsun. Muhabbetle kalın.

Abdullah Demir / Fransa