Göklerde ve yerde ne varsa, Allah’ı tesbîh etmektedir

Göklerde ve yerde ne varsa, Allah’ı tesbîh etmektedir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Hadid Sûresi 1-3. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
[Medîne devrinde nâzil olmuştur, 29 âyettir.]

1-Göklerde ve yerde ne varsa, Allah’ı tesbîh etmektedir. (*) Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

2-Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. (O) hayat verir ve (O) öldürür. Ve O, herşeye hakkıyla gücü yetendir.

3-O, Evvel (herşeyden önce var olan)dır, Âhir (herşeyin helâkinden sonra bâki kalan)dır, Zâhir (delilleriyle varlığı apaçık olan)dır ve Bâtın (akılların O’nu idrâk edemediği, Zât’ının hakikati bilinmeyen)dir. Ve O, herşeyi hakkıyla bilendir.

(*)“Kur’ân’ın her bir âyeti, birer necm-i sâkıb (karanlığı delerek parlayan yıldız) gibi i‘caz (mu‘cize olma) ve hidâyet nûrunu neşir (yaymak) ile küfür ve gaflet zulümâtını (karanlıklarını) dağıttığını görmek ve zevk etmek istersen, kendini Kur’ân’ın nüzûlünden (inmesinden) evvel olan o asr-ı câhiliyette ve o sahrâ-yı bedeviyette (medeniyetten uzak o bedevî Arab çöllerinde) farz et ki, herşey zulmet-i cehil (cehâlet karanlığı) ve gaflet altında perde-i cümûd-ı tabîata (tabîatın donuk perdesine) sarılmış olduğu bir anda, birden Kur’ân’ın lisân-ı ulvîsinden (yüksek lisânından) (...) *يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ [Göklerde olan ve yerde bulunanlar, Melik (mülkünde istediği gibi tasarruf eden), Kuddûs (bütün noksanlıklardan münezzeh olan), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah’ı tesbîh eder] gibi âyetleri işit, bak! O ölmüş veya yatmış mevcûdât-ı âlem (âlemdeki varlıklar) سَبَّحَ*[Tesbîh etti] يُسَبِّح [Tesbîh eder] sadâsıyla işitenlerin zihninde nasıl diriliyorlar, hüşyâr oluyorlar (uyanıyorlar), kıyâm edip (ayağa kalkıp) zikrediyorlar.” (Zülfikār, 25. Söz, 58)