Ey Müslümanlar, mânevî yaralarınıza ilâç ararsanız, Risale-i Nur’da vardır

Ey Müslümanlar, mânevî yaralarınıza ilâç ararsanız, Risale-i Nur’da vardır

Ey kardeşlerim, madem Üstadım “Bende birşey yok; ben yalnız tayin olduğum cevahir dükkânından herkesin ihtiyacı var olduğunu ve Kur’ân’ın dellâlı olduğunu” sekiz-dokuz senedir ilân ediyor

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Barla Lâhikası adlı eserinden bölümler.)

Risale-i Nur şakirtlerinden Kuleönlü Hacı Osman’ın bir fıkrasıdır.

Muhterem Üstadım; Risale-i Nur’u birkaç seneden beri dinleyip, binde bir almış olduğum mânevî yaralarıma bir ilâç vazifesi görüyordu. Fakat hastalara ait Yirmi Beşinci Lem’a ve ihtiyarlara ait Yirmi Altıncı Lem’ayı Mustafa ve arkadaşlarımla beraber okuyup kemâl-i şevkle dinledim. Bakıyorum ki, vücudumdaki yaralara güzel tesir ediyor, arkadaşlarıma dedim: “Madem Risale-i Nur’un tesiri bu kadar kuvvetlidir; ben yazmaya karar verdim. Fakat hiç okuyup yazmam yok ki, böyle kıymettar Risale-i Nur’a yardım edeyim. Madem kalemim yok, beni hizmetçi ve postacı olarak tayin ediniz” diye müteessirâne söyledim.

O gece rüyamda, kendimi ölmüş ve yıkanmış olarak kabre bıraktılar. Haşir zamanı gelip kabirden kefenle başım açık, ayaklarım yalın olarak kalktım. Korkarak memleketimize gelirken, büyük bir köprüye yolum uğradı. Köprünün iki tarafında iki nöbetçi vardı. Birinden geçip, diğeri hemen beni yakaladı. Acaba nereye götürecek diye, bütün vücudum titriyordu. Biraz gittikten sonra köprü bitmeden Üstadıma beni teslim etti. Üstadım beni yıkayıp bıraktı.

Sonra asker olarak bir camie bütün ahali toplandı. Bir asker geldi, bana dedi: “Seni büyük bir kumandana hizmetçi tâyin ettiler, gideceksin.” Ben dedim: “Benim gibi süflî bir nefer, nasıl o müşirin yanında hizmetçilik eder?” İtiraz ettim. Yine tekrar etti, “Gideceksin.” Ben korkarak gittim. Baktım ki, orada Üstadımı görünce mesrûrâne sevindim. Bana dedi: “Arkamdan gel.” Yüksek bir saraya çıktı, bana dedi: “Bu ufak hizmetleri gör.” Ben düşünmekte iken, Barlalı Süleyman Efendi geldi. Beraber bulunurken, Üstadım güzel bir gül bahçesine gitti. Ve orada bir küçük genç oturur; bana dedi: “Sen bu gence hizmet edeceksin” dedi. Hemen uyandım.

Ey kardeşlerim, madem Üstadım “Bende birşey yok; ben yalnız tayin olduğum cevahir dükkânından herkesin ihtiyacı var olduğunu ve Kur’ân’ın dellâlı olduğunu” sekiz-dokuz senedir ilân ediyor. Biz Risale-i Nur’ları yazmak, okumak ve dinlemek için herkesin ihtiyacı var. Onun için, ey Müslümanlar, mânevî yaralarınıza ilâç ararsanız, Risale-i Nur’da vardır. Yazın, okuyun, imanınız o kadar teâli edecektir. Hiç şüphe etmeyiniz. Mübarek iki ellerinizden öperim ve bayramınızı tebrik ederim.

el-Hubbu fi’llah câhil ve âciz talebeniz Hacı Osman

Devam edecek