Evvel 'Haydar Ağalık' vardı, siz 'Haydo' yaptınız, halbuki bize lâzım 'Haydar'dır

Evvel 'Haydar Ağalık' vardı, siz 'Haydo' yaptınız, halbuki bize lâzım 'Haydar'dır

O elmas kılınca benzeyen lisan-ı matbuata i'tidal ile saykal vurun

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

HERKES VAZİFESİNİ BİLMELİ, SU-İ İSTİMAL ETMEMELİ!

Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü iki rütbeye mazhar olmuş...

Birincisi:

Dellal-ül mehasin velmeayib...

İkincisi:

Hatîb-i umumî ve yahud mürebbi-i efkâr...

Evvelki unvan iktiza ediyorki: Hâkimiyet-i millet ve hakk, tefettüşün seyf-i katı'ı olan lisan-ı matbuattaki te'siratı muhafaza etsin.

İkinci unvan iktiza ediyor ki: Efkârı terbiye ve talim etsin, sathi etmesin. Halbuki; şimdi aksülamel yapıyor. Zîrâ bu kadar kesret ve karma karışıklık bu te'siratı inkısama vermekle kuvvetini kaybetmiş ve efkârı âdeta sathî etmiş; ve ehl-i sa'yin vaktini de imâte ediyor. Hem de gazete sahibi zemin bulmak için fikr-i intikamın maden-i habisi olan şahsiyyatı karıştırıyor.. Veyahud on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istihzaât ve terzilât ve müstehcenât ile ezhan-ı şûrede ahlâk-ı rezîlenin tohumunu ekiyorlar.. Veyahud devletin en mühim, en nazik ve en hafî noktaları avâmın ezhanına arz ediyorlar ki, bizi bu hale düşüren mâlâyanilik ve mafevkinin vazîfesine karışmak gibi seyyiata meydan veriyorlar. Bu gazetelere ya tensîkât veya taksîm-i a'mal kaidesinin icrası lâzımdır.

Ciddi gazetelerin ayinelerinde; iki aylık çocuğun ağzına ekmek doldurmakla çarçabuk büyük olmak için öldüren seksen yaşındaki acûzenin suret-i kabihi içinde görünüyor.

Ve mizah gazetelerin paslı mir'atlarında, üçüncü arkadaşın müşairâne vaktinde kafiye-i

ث yi bulmak için..!

اِمْرَ أَت۪ى طَالِقٌ ثَلَاثًا

Arkadaşları demişler:

مَا ذَنْبُ الْفَق۪يرَةِ ، قَالَ ض۪يقُ الْقَافِيَةِ

Bu paslı müzahref ayîne içinde bunun suretini görüyoruz.

Ey gazeteciler!.. Hedef-i maksadımız olan ittihadı, sizin cerbeze ile yaptığınız muğalatalar ile inhilâl-i anasırı netice vermekte olduğundan; bizim delil-i hayatımız olan mukeddemat-ı ittihadı akîm bırakıyorsunuz.

Hâsıl-ı kelâm:

Evvel "Haydar Ağalık" vardı. Şimdi siz de "Haydo" yaptınız. Halbuki; bize lâzım "Haydar"dır. O elmas kılınca benzeyen lisan-ı matbuata i'tidal ile saykal vurun. Tâ ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın.