En kolay, en ucuz, en rahat, en etkili iletişim aracı

En kolay, en ucuz, en rahat, en etkili iletişim aracı

Günümüz insanı iletişimini geliştirmek için kitaplar okumakta, kurslara gitmekte, bunun için emek, kaynak ve zaman harcamakta...

Fatih Reşit Civelekoğlu'nun yazısı:

Dua, manevi bir iletişim aracıdır

Günümüzde kişisel gelişim süreçlerinin en önemli başlıklarından birisi iletişimdir. Günümüz insanı gerek iç dünyası gerekse de dış dünya ile iletişimini geliştirmek için kitaplar okumakta, kurslara gitmekte, bunun için emek, kaynak ve zaman harcamakta... İnsanın hem bu dünya hem de ahret saadeti için belirleyici olacak olan Rabb’i ile iletişim kurması ise ancak dua aracılığı ile olmaktadır.

İnsan sosyal bir varlık olması hasebiyle diğer insanlarla iletişim içerisinde olma ihtiyacı hisseder. Diğer insanlar tarafından dinlenilmek, onaylanmak,  gerek mutluluklarını gerekse de olumsuzluklarını paylaşmak olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır onun için. Sağlıklı bir insan diğer insanlarla iletişim kurmadan en fazla bir ay dayanabilir, sonrasında kişide duygu ve davranış bozuklukları baş göstermeye başlar. Bu iletişim ve etkileşim ihtiyacı doğuştan gelmektedir ve evrenseldir.

Nasıl ki insan varlığını sürdürebilmeye yönelik fiziksel, duygusal ve düşünsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için diğer insanlara ihtiyaç duyuyor ise aynı şekilde Yaratıcısı ile de iletişim ve etkileşim içerisinde olmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç da doğuştan gelen evrensel bir durumdur ve bütün insanlarda görülür.

Her toplumda olan evrensel yönelim

Tarihsel süreç içerisinde ve günümüzde en ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumlara kadar olan geniş yelpazede, Yaratıcısı ile iletişim kurma sürecinde gerek bireyin gerekse de toplumun en sık kullandığı araç çoğunlukla “dua” olmuştur. İster bir dine mensup olsun isterse olmasın, insan iç dünyasından gelen bir yönelim ile Yaratıcısı ile dua aracılığıyla iletişim kurmaya çalışmıştır.

İnsan, yaratılışı itibariyle iletişim ihtiyacının yanı sıra kendinden daha güçlü birisine dayanma ihtiyacı hisseder. Bu durum onu statü olarak daha üst seviyede olan insanlara yönlendirdiği gibi, herkesten ve her şeyden daha üstün olan Allah’a yönelmesinde de önemli bir etken olarak karşımıza çıkar. İnsan, hayatının ilk evrelerinden itibaren anne ve babasının kendini koruyucu ve kollayıcı varlığına ihtiyaç duyar. Zaman içinde bireyin büyümesi, ihtiyaçlarının çoğalması, hayatın zorlukları ile teması onun daha üst düzey yapılara dayanma gereksinimi duymasına sebep olur. Kişi nihayetinde öyle bir aşamaya gelir ki o belirsizlikler, o zorluklar içerisinde dayanabileceği, güvenebileceği tek bir merci olarak her şeye kadir Yaratıcısını görür ve ona yönelir. İşte bu yönelim çoğunlukla dua aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Kişilik oluşumunun vazgeçilmez unsuru

Bireyin hayatının daha sonraki evrelerinde şiddetle ihtiyaç duyacağı özgüven duygusunun gelişiminde çocukluktan itibaren Allah ile etkileşim içerisinde olması çok önemli bir rol oynamaktadır. Kişiliğini geliştirebilmek için ihtiyaç duyduğu takdir ve onay duygularının oluşumunda da yine çocukluktan itibaren Allah ile geliştireceği ilişki önemlidir. Her iki durumda da henüz ibadet ile mükellef olmayan çocuğun Allah ile iletişimi tabi ki dua aracılığıyla gerçekleşecektir. Dua aracılığıyla Rabb’ine yönelen, diğer bir deyişle onunla konuşmaya başlamış çocuk, zaman içerisinde dualarının hayatındaki tezahürlerini gördükçe kendine güvenecek, takdir edildiğini, onaylandığını düşünecek, bu da onun kişilik gelişimine çok güçlü katkılar yapacaktır.

Dua, pozitif etki üretiyor

Bireyin duasına Allah’ın icabetinin ve duanın aynı zamanda bir ibadet olmasının getirdiği olumlu manevi etkilerin ötesinde dua, kendisine yüklenen anlam itibariyle de kişinin psikolojisi üzerinde olumlu etkiler meydana getirmektedir.

Bir davranış biçiminin kişinin üzerinde nasıl bir etki meydana getireceğini belirleyen şey o davranışla ilgili bilinçaltında yerleşik inanışlar, diğer bir deyişle “ön kabuller”dir. Bu ön kabuller olumlu ise o etkinliği gerçekleştirmenin kişi üzerinde oluşturacağı etki de olumlu olacaktır. İşte burada kişinin duasının anında Allah tarafından işitildiği, her durumda bir şekilde duaya icabet edileceği ve duadan Allah’ın hoşnut olacağı gibi buna benzer ön kabuller, “dua”nın kişi üzerindeki etkisine psikolojik açıdan olumlu bir etki sağlamaktadır. Bu etki, bilimsel araştırmaların sonuçlarının ortaya çıkışında önemli bir rol oynamaktadır.

Araştırmalarda duanın etkisi görülüyor

İnsanlık ilk var olduğu günden beri Yaratıcısı ile olan ilişkisinin ve dua aracılığıyla ona olan yöneliminin hayatı üzerindeki olumlu etkilerinin farkında olmuş ve bu etkiyi anlamaya çalışmıştır. Günümüzde de bilim bu konu üzerinde ağırlıklı olarak durmaktadır. Özellikle ABD ve İngiltere’de duanın insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkileri ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda hastalar için dua etmenin hastaların rahatsızlık belirtilerini azalttığı ve iyileşme sürecini hızlandırdığı gözlemlenmiştir. Michigan Üniversitesi’nin araştırmasına göre dindarlarda depresyon ve stres daha az görülürken, Chicago’daki Rush Üniversitesi’nin araştırmasına göre düzenli olarak ibadet ve dua edenlerin erken ölüm oranı, herhangi bir dine bağlı olmayanlara kıyasla yüzde 25 oranında daha az tespit edilmiştir. Yine Duke Üniversitesi’nde anjiyo geçiren 750 hasta üzerinde yapılan bir araştırmada ise dua eden hastaların etmeyenlere kıyasla ölüm oranlarının takip eden birkaç yıl içerisinde yüzde 30 daha az olduğu gözlemlenmiştir.

“Dua” stresi azaltır, psikolojik açıdan rahatlatır

Bütün bu araştırmalar dua etme davranışının insanda stresin psikolojik ve fizyolojik etkisini azaltan etkisini ortaya koymaktadır. Yapılan görüntüleme çalışmaları dua esnasında insan beyninin işleyişinin olumlu yönde değiştiği ve vücut fonksiyonlarının yavaşladığını ortaya koymaktadır.

ABD’de faaliyet gösteren Maneviyat ve Sağlık Araştırmaları Merkezi (Center for the Study of Religion/Spirituality and Health) koordinatörü Profesör Harold G. Koenig, şunları söylüyor: “Dua eden hastalar hastalığın getirdiği stresle daha kolay başa çıkıyor, hastalık esnasında depresif belirtilerin ortaya çıkma oranı daha düşük oluyor ve bu tür belirtiler ortaya çıksa da bunlar daha kısa sürede yok oluyor.” Koenig devamla, “Stres bedenin doğal tedavi mekanizmasını olumsuz yönde baskılamakta ve bedenin hastalıklarla baş etme kabiliyetini azaltmaktadır. Duanın stresi azaltıcı etkisi direkt olarak bedenin hastalıkla baş edebilme verimliliğini artırmaktadır” demektedir.

Kur’an, bilimsel araştırmaları teyit ediyor

Allah, Kur’an-ı Kerim’deki pek çok ayette iman edenlerin üzerine “güven duygusu ve huzur” indirdiğini bildirmektedir (Bakara suresi/248, Fetih suresi/4). Bu ayet-i kerimeler yukarıdaki araştırmalarda ortaya çıkan duanın insan fizyolojisi ve psikolojisi üzerindeki etkilerini teyit etmektedir.

İletişim yeteneklerimizi geliştirirken Rabb’imiz ile dua aracılığıyla iletişimi unutmamalıyız

Günümüzde kişisel gelişim süreçlerinin en önemli başlıklarından birisi iletişimdir. Günümüz insanı gerek iç dünyası gerekse de dış dünya ile iletişimini geliştirmek için kitaplar okumakta, kurslara gitmekte, bunun için emek, kaynak ve zaman harcamaktadır. Bununla birlikte, yaşamın bu hay-huyu içinde gerek bu dünya gerekse de ahret saadeti için belirleyici olacak Rabb’i ile iletişim kurmayı ihmal etmektedir.

Bizlere düşen, dua aracılığı ile Allah ile olan iletişimimizi geliştirmeye çalışmaktır. İşte bu aşamada kendi kaynaklarımızı kullanmak suretiyle Allah ile hoş bir iletişim dili geliştirmeye çalışmanın yanı sıra, Allah’ın peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) bizzat bildirdiği ve Kur’an-ı Hâkim’inde ifade edilen dualardan istifade etmeliyiz. Bu duaların derlendiği Cevşenü’l Kebir, Evrad-ı Şerif gibi eserler kendi kaynaklarımızın ötesinde başkalarının kaynaklarından faydalanabilme açısından fırsatlar sunmaktadır. Ne demişler; kendi kaynaklarını kullananlar sıradan insanlardır, başkalarının kaynaklarından faydalananlar ise akıllı olanlardır, her ikisini de kullanamayanlar ise kaybedenlerdir.

Moral Dergisi