En faziletli sadaka

En faziletli sadaka

Ebû Hüreyre (r.a) “Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi sadaka daha faziletlidir?” suâlini sorunca, Rasûl-i Ekrem şu cevabı vermiştir:

“Dar gelirlinin gücünün yettiğidir. Sen bakmakla yükümlü olduğun kimseden başla!”[1].

AÇIKLAMA

Mecelle’de (md. 835), “Sevap için hibe olunan maldır” şeklinde tarif edilen sadaka, insanın ruh dünyasını karartan ve onun temiz fıtratını kirleten dünyevî-seküler yönelişe karşı bir faaliyet demektir.

Dinî, ictimâî ve iktisâdî hayatın canlanması babında, şer’an-vicdânen gerekli görülen ve sorumlu olunan yerlere infakta bulunmayan cimri karakterler, Kur’an’ın tabiriyle “Allah yolunda harcayacağını angarya sayan bedevî tipleri”[2] akla getirir. Görgüsüzlüğün, sonradan görmüşlüğün ve yobazlığın tepesinde bulunan o günkü bazı bedevîler, “Kâfirlik ve münâfıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah’ın, Elçisine indirdiklerinin sınırlarını tanımamaya daha müsaittirler”[3] şeklinde nitelenir.

Bu itibarla, helâl-haram hududu tanımayan o günkü bedevîlerden “farklı olmak” isteyen müslüman, sahip olduğu maddî-manevî imkanları “aç bî ilaç” durumda olan gerçek muhtaçlar için seferber etmek suretiyle samimiyetini göstermelidir.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla ulaşamazsınız”[4] âyeti nazil olduğunda, Ebû Talha el-Ensârî’nin (v. 34/654) gösterdiği tasadduk ve infak duyarlılığı dikkatleri çekmiştir. O, en çok hurma bahçesi olan Medineli bir sahâbîdir. Rasûl-i Ekrem’in, onun, Mescid-i Nebevî karşısında ve içinde tatlı suyu bulunan Beyruhâ (Biyruhâ’ veya Bi’rihâ’) adlı bahçesini çok sevdiği bilinir. Ebû Talha, Rasûl-i Ekrem’e giderek o çok sevilen ve beğenilen bahçesini Allah rızâsı için dilediği şekilde kullanmasını ister (İnnehâ sadakatün lillâh ercû birrahâ ve zührahâ ındallâh fe da’hâ yâ Rasûlallâh haysü şi’te). Rasûl-i Ekrem ona, bahçesini akrabalarına vermesinin daha uygun olacağını söyler. Bunun üzerine onun, Übeyy b. Ka’b ve Hassân b. Sâbit gibi amcazâdelerine ve ihtiyaç sahibi yakınlarına bağışladığı görülür[5].

Rasûl-i Ekrem’in, Abdullah b. Amr’dan rivâyet edilen şu beyanı, bahse konu olan hadisi perçinleyerek açıklar:

“Geçimini sağlaması gerekenleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter”[6].

“Veren el alan elden hayırlıdır. Sen bakmakla yükümlü olduğun kimseden yardıma başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim (afif kalmayı arzuladığından) insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü ve müstağni olursa, Allah onu zengin kılar”[7].

[1] Ebû Dâvud, Zekât, 40; Nesâî, Zekât, 49; Dârimî, Salât, 135; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 357.

[2] Tevbe 9/98

[3] Tevbe 9/97

[4] Âl-i İmrân 3/92

[5] Buhârî, Vekâlet, 15, Vesâyâ, 10. Ebû Talha’nın üvey oğlu Enes, Hassân ile Übeyy b. Ka’b’in Ebû Talha’ya kendisinden daha yakın akraba olduğunu söyler.

[6] Ebû Dâvud, Zekât, 45; Hâkim, Müstedrek, I, 415. Zehebî, hadisin sahih olduğunu söyler.

[7] Buhârî, Zekât, 18; Müslim, Zekât, 94.

Haber7