Martı, AA muhabirine, Diyanet İşleri Başkanlığınca Aile ve Dini Rehberlik Bürolarında verilen hizmetler ile medyada aile, kadın ve erkeğin temsiline yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Aile bilincini aşılama noktasında ailenin vazgeçilmezliği, değeri, önemi ve korunması gibi konularda toplumu bilgilendirmeyi öncelediklerini belirten Martı, ailelerin karşılaştığı birtakım maddi ve manevi problemlerin çözümü için dini referanslardan beslenen çeşitli destek programları düzenlendiklerini aktardı.

Martı, bu destek programlarının "Aile ve Dini Rehberlik" çalışmaları kapsamında kadın ve erkek din görevlilerinin öncülüğünde her yaştan insana verildiğini belirterek "Aile bürolarımıza 2017'de sistemdeki verilerimize göre, 9 bin 333 yazılı ve sözlü başvuru yapılmışken, bunun 2018'de 14 bin 12 başvuruya kadar yükseldiğini görüyoruz. Aile bürolarımıza yapılan başvuru sayısında her geçen yıl katlanarak bir artış olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.

Aile konusuyla ilgili sorulara ve sorunlara çözüm üretmek isteyen başvuru sahiplerinin genellikle kadınlar olduğuna dikkati çeken Martı, Aile ve Dini Rehberlik Bürolarına aile içi iletişime dair çatışma ve çözüm önerileri, nikah ve boşanmanın yanı sıra sağlık, çocuk eğitimi, eşler arasındaki hak ve sorumluluk dengesine yönelik soruların da yoğunlukla geldiğini söyledi.

Sosyal problemler konusunda bilinçlendirme çalışmaları

Martı, ailelerin sosyal problemler konusunda bilinçlendirilmesinin önemine işaret ederek özellikle anneler ile gençlerin teknoloji ve madde bağımlılığıyla mücadele konusunda farkındalığının artırılmasına yönelik faaliyetler yapıldığını dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığınca "Sıfır Atık Sıfır İsraf" projesinin yürütüldüğünü anımsatan Martı, bu kapsamda yıl içinde Kur'an kurslarına devam eden yaklaşık 1 milyon kadına çevre bilinci eğitimi verileceğini, yaz Kur'an kurslarında ise bütün çocukların faaliyet ve seminerlere katılacağını duyurdu.

"Medyada, aile temsili daha çok olumsuz yönüyle ortaya çıkıyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "7. Aile Şurası"nda medya organlarınca yapılan kadın programlarına yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine kadın, erkek ve ailenin medyadaki temsilini değerlendiren Martı, şu ifadeleri kullandı:

"Medyada, aile temsilinin maalesef daha çok olumsuz yönüyle ortaya çıktığını görüyoruz. Yoğun izlenme rekorları kıran dizi ve kadın programlarında ailenin hep sorunlu yönleriyle öne çıkartıldığına şahit oluyoruz. Aslında aile kurumu insana hayat mücadelesinde destek olan, hayat problemleri karşısında çözüm üreten ve olumsuzu değil olumluyu pekiştiren, insanı hayatta güçlü, mutlu ve huzurlu kılan bir kurum. Fakat maalesef daha sansasyonel bir şekilde insanı yalnızlaştıran, birtakım gayri ahlaki tutum ve davranışlarla aile bireylerini birbirine düşman kılan, birbirine güvenemeyen, birbirine dayanamayan, sevgisi ve merhameti kalmamış aile bireylerinin görüntülerinden oluşan ekranlar, aile bilincimizi zedeliyor."

"Kadın, erkek ve çocuğun kendi saygınlığıyla temsili önemli"

Martı, aileyi besleyen ve ayakta tutan manevi önceliklerin, adalet, merhamet gibi aile bireylerini birbirine bağlayan değerlerin yanı sıra kadın, erkek ve çocuğun kendi saygınlığıyla medyada temsilini çok önemsediklerinin altını çizerek aile bireylerinin kendi yeteneklerini sergileyip özgüven kazanabildiği ve saygılı bir ortamın oluştuğu aile tablolarının özendirilmesi gerektiğini aktardı.

Martı, medya ve aile konusunda ekranların duruşundan bahsederken, medyada evlilik ve boşanma konularına verilen ağırlığın ve oranların da konuşulması gerektiğine dikkati çekerek "Evlilik, sağlıklı bir birliktelik olduğu zaman insanları hayata bağlar. Evlilik, erkek olsun kadın olsun her birey için bu hayatta huzurun, güvenin ve sevginin adıdır. Dolayısıyla evliliğin sağlıklı örneklerle teşvik edilerek ekranlarda yer alması son derece önemli." vurgusunu yaptı.

Diyanet TV ekranları ve dini kitap yayınlarında evlilik ve aile konularına her geçen gün daha fazla yer verildiğini anlatan Martı, şunları kaydetti:

"Ekranlarda boşanma konusunda daima olumsuz örneklerin, sürekli nafakanın temini gibi birtakım hukuki problemlerin önde tutulması, aslında boşanma konusunda doğru bilinçlendirmeyi de geride bırakıyor. Biz, Aile ve Dini Rehberlik Bürolarında boşanmayla ilgili çok fazla soruya muhatap oluyoruz. Bu, maalesef dünyanın doğal gidişatı. Fakat bunun tasvip edilebilir ve onaylanabilir olmadığını, 'Bu gidişatı kabul ediyoruz.' deyip de kenara çekilemeyeceğimizi, aksine evliliği teşvik edip boşanmanın da eğer mukadderse ahlaki ve doğru adımlarla ilerlemesi gerektiğini anlatıyoruz."

aa