Daha az radyasyon artık mümkün

Daha az radyasyon artık mümkün

Tıpta özellikle teşhis sürecinde kullanılan "x" ışını veren bilgisayarlı tomografi ya da röntgen gibi cihazlardan dolayı hastalar az ya da çok radyasyona maruz kalıyorlar.

Fakat artık kamuda kurulan doz kontrol sistemiyle hızlı ve doğru teşhise, eskisine oranla daha az radyasyona maruz kalarak ulaşmak mümkün olabiliyor.

Modern insan 20. yy'da röntgen cihazının bulunmasıya tıpta radyasyonla tanıştı. Daha sonra bilgisayarlı tomografinin de icadı ve kullanım alanının yaygınlaşmasıyla da süreç ilerledi. İnsan vücudunda en hızlı gelişen dokular radyasyona daha duyarlı yapılar. Bu nedenle anne karnında gelişen fetüs, büyüme çağındaki çocuklar, yetişkin ve yaşlılar kadar radyasyona duyarlı değiller.

Yarısı tıbbi görüntülemeden

Ama her ne olursa olsun daha az radyasyon alarak teşhis ve tedavi sürecini ilerletilmesi hem hasta hem de hekimler açısından en ideal olanı. Anadolu Kuzey Kamu Hastaneler Birliği Görüntüleme Merkezleri Koordinatörü Prof. Dr. Muammer Karakaş "radyasyonun yarısının günlük hayatta tıbbi görüntülemeden dolayı alındığını” söylüyor ve bunun da bütün nükleer santral kazalarının yetmiş beş katı olduğunu" ifade ediyor. Prof. Dr. Karakaş, "artık tıbbi çekimlerden dolayı alınan doz miktarı da kontrollü olarak azaltılabiliyor" diyor.

Hastaneler en büyük radyasyon kaynağı

Hastanelerin en büyük radyasyon kaynağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş, "Türkiye'de her dokuz insandan biri bilgisayarlı tomografi çektiriyor. Her vatandaş yılda 8 kere hastane ya da diğer sağlık merkezlerine başvuruyor” diyor ve “en yüksek radyasyon kaynağı da bilgisayarlı tomografi” diyor. Tıbbın en büyük 5 buluşundan biri olarak kabul edilen bilgisayarlı tomografinin insan ömrünü 50 yıldan 80-90 yıllara çıkmasının en büyük nedenleri arasında geldiğini söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş şunları belirtiyor:

“'Her çekimde buradan alınan radyasyon dozu aldığımız riske değer mi ?' diye düşünüyoruz. Fakat günümüzde kullanılan bazı cihazlarda dozları yüzde onlardan yüzde birlere indiren teknolojiler gelişti." Prof. Dr. Karakaş doz kontrol sisteminiyse şöyle açıklıyor: "Sistemlerde bütün merkezleri kontrol eden alarmlar var. Normalde hastaya kaç doz radyasyon verildiği bilinmezken artık biz bunu tesbit edebiliyoruz. Hastaya verilecek dozun da hasta için ne kadar güvenilir olup olmadığını da kontrol edebiliyoruz. Yani insanların radyasyona maruziyetleri kontrol edilebiliyor. Tüm bunlar da e-nabız sisteminden görülebiliyor. Bu da şu anda İstanbul için baktığımızda 3,5 milyonluk bir bölgenin bu hizmetten faydalanması anlamına geliyor."

Yapay zeka karar veriyor

Ayrıca destek tanı sistemiyle hastaya hangi tetkiğin isteneceğine de özel bir yapay zeka karar veriyor. Hekim bu yapay zekanın istediğini uygulamadığındaysa açıklamaya neden uygulamadığını yazıyor. Bu da hastalar için geleceğe yönelik daha doğru kararların alınmasını sağlıyor. Bu sistemler tıbbın geliştiği Amerika Birleşik Devletleri'nde de uygulanıyor.”

1 milyona 14 tomografi

Türkiye'de 1 milyon kişiye 14 bilgisayarlı tomografi düşüyor. Her dokuz kişiden biri bilgisayarlı tomografi çektiriyor. Türkiye'de şu anda 1080 bilgisayarlı tomografi cihazı bulunuyor. OECD raporlarına göre de 1 milyon kişiye 24 bilgisayarlı tomografi düşüyor. Şu anda ekonomik kriz yaşayan Yunanistan'da bile milyon kişiye 34 bilgisayarlı tomografi düşüyor.

BT cihaz sayısı arttı

Sağlık Bakanlığı'nın teknolojiye yaptığı yatırımın arttığına da dikkati çeken Prof. Dr. Muammer Karakaş, ”Türkiye'de birçok cihaza gereksiz yatırım yapıldığı söylenir. Ama belirttiğimiz OECD ortalamalarına göre cihaz eksiğimiz var ve bu da tamamlanılmaya çalışılıyor” diyor. Prof. Dr. Muammer Karakaş çekim sayılarının fazla olduğuna dair eleştirilere de şöyle yanıt veriyor:

“Aslında cihaz az olduğu için çok çekim yapılıyormuş gibi görülüyor. Gene OECD rakamlarına bakıldığında bu şartlarda çekim sayılarının çok olduğu söylenemez."

Maliyetleri de azaltıyor

Avrupa'nın en büyük ve güvenilir görüntüleme birimini kurduklarını söyleyen Prof. Dr. Muammer Karakaş maliyet noktasında ise şunlara dikkat çekiyor: “Doz yönetimim sisteminin kurulmasıyla aslında maliyetler minumuma indi. Biz şu anda dünyanın en iyi tıp fakültesi olarak kabul edilen Harvard'da kullanılan doz yönetim sistemini kullanıyoruz. Bu sistemde hastanın kilosu, boyu ve hastanın hastalığı ve diğer durumlara göre doz ayarlaması yapılıyor. Bu durum aslında maliyetleri azaltıyor.”

Yeni Şafak / Ayşenur Asuman Uğur

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.