Cumhuriyet Gazetesi'nin Said Nursi provokasyonunu Emniyet ortaya çıkardı
Yazar Mehmed Mazlum Çelik, Adnan Menderes'in idamına giden süreçte medyanın da en az cuntacılar kadar ellerinin kirli olduğunu söyledi
Independent Türkçe'deki yazısında 27 Mayıs 1960 Darbesine zemin hazırlayan gazete manşetlerinin etkisine dikkat çeken Çelik, Menderes'in Emirdağ'a yaptığı ziyarette Said Nursi'ye dair yalan haberlerin yapıldığını hatırlattı.
PROVOKASYON, SAİD NURSİ İSTİSMARI ÜZERİNDEN SAHNEYE KONULDU
Çelik'in yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
"Aynı yıl benzer bir provokasyon Bediüzzaman Said Nursi istismarı üzerinden sahneye konuldu. Tek parti rejiminde türlü eziyet ve sürgünlere maruz kalmış, hissiyatı incitilmiş bu İslam âliminin Menderes'e iltifat etmesinden daha doğal bir durum olamazdı.
Menderes'in Afyon'a yaptığı ziyaret sırasında bazı muhabirler Said Nursi'nin talimatıyla "Menderes dün yeşil bayrakla karşılandı" gibi manşetlerle halkı yeniden provoke edecekti.
Dönemin önemli gazetecilerinden Güngör Yerdeş, bu manipülasyonu şu sözlerle aktaracaktı:
"İçimizden yine bir ağabeyimiz 'Ben hepinizin adına takip eder, sizlere de yazarım' deyince sanki dünyalar genç meslektaşların oldu. Ankara-Afyon arasını bir toz yumağı halinde tamamlayan gazetecileri, tali köy ve kasaba yollarında kim bilir neler bekliyordu! Cumhuriyet'in kıdemli Ankara muhabirinin bu teklifi hepimizi memnun ve mesut kılmıştı…
Evet, Emirdağ ve diğer yerlerdeki karşılamalarda neler olmuştu… Neler mi olmuştu? Kıdemli ağabeyimize göre neler olmamıştı ki… Laik bir memleketin gazetecilerine Başbakanın tekbirli, tespihli, Arapça yazılı bayraklar açılarak, develer, mandalar kurban edilip, sureler okunarak karşılama yapıldığını söylerseniz, üstelik o gazeteciler muhalefetin borazancılığını da yapıyorlarsa, o habere dört elle nasıl sarılmazlar…
CUMHURİYET MUHABİRİNİN YALANI
Cumhuriyet muhabiri ağabeyimizin elindeki çoğaltılmışları âdeta kapıştık ve sırası gelen geçti İstanbul'a… Ankara dönüşü masamda bir not buldum. Emniyet Genel Müdürü Kemal Aygün beni aramıştı ve hemen makamına gelmemi istiyordu…
Beni makama aldıklarında rahmetli Kemal Aygün'ün arkası dönüktü. 'Gel Güngör evladım, otur şöyle' dedi… Heyecan ve korkudan titrediğimi itiraf edeyim…'Ne imiş bu yeşil bayraklar, nerede kimler tekbir getirmiş?' diye pek sakin, pek babacan bir şekilde sordu…
Ben susmaya devam ettim, o hep konuştu: "Böyle bir şeyin katresi olmamıştır. Biliyorum, sizler Afyon'da kaldınız, sizin adınıza malûm arkadaşınız takip etti ve hepinizi kandırıp maalesef âlet etti…

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.