Cumhurbaşkanı Kur'an'a el basıp 'Vallahi' diyerek yemin etmeli

Cumhurbaşkanı Kur'an'a el basıp 'Vallahi' diyerek yemin etmeli

Murat Bardakçı: “Washington’da adam İncil’e el basıyor; Kur’an bizim törenlerde de bulunsa, üstelik yasalar buna engel değil” diyeceğim ama...

Risale Haber-Haber Merkezi

Tarihçi-yazar Murat Bardakçı, yemin törenlerinin eskiden olduğu gibi festival havası içinde olması gerektiğini söyledi. 

"Bizde, asırlar öncesinden Cumhuriyet’in ilk senelerine kadar devam etmiş bir kural vardı: Bütün resmî muamelelerde ve mahkemelerde yemin gerektiği zaman “Vallahi” ifadesinin kullanılması… “Vallahi” diyenler sadece sıradan vatandaşlar değildi, seçimi kazanmış milletvekilleri Meclis’in açılışında ettikleri yeminde “Vallahi” derlerdi ve “Allah’a yemin ederim ki…” mânâsına gelen bu sözü cumhurbaşkanı, yahut o zamanki ismi ile “reisicumhur” da göreve başladığı sırada kullanmak zorunda idi" diyen Bardakçı, HaberTürk'teki yazısında Kur'an'a el basılması gerektiğini de hatırlattı.

Bu nasıl bir Türkçe’dir?

1928’de o zamanki ismi “Teşkilât-ı Esasiye Kanunu” olan Anayasa’da değişiklikler yapıldığını,  bu değişiklikler arasında eski yemin metninde yer alan “Vallahi” sözünün yerini “namusum üzerine söz veririm” ifadesinin aldığını belirten Bardakçı, bugün yapılan yemin metnini eleştirdi.

Bugünkü yemin metnini "tuhaf bir satırlar yığını" olarak niteleyen Bardakçı, "Devletin varlığı ve bağımsızlığını…” yahut “…insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsü” ne demektir, bu ifadeler nasıl bir Türkçe’dir, buyurun, siz karar verin!" dedi.

Padişahlar tahta geçtiklerinde yemin ederler miydi?

Padişahların tahta geçtiklerinde yapılan törenlere dikkat çeken Bardakçı, yazısını şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanları göreve başlarken yemin ediyorlar, peki, devletin daha önceleri başında bulunan padişahlar da tahta geçtiklerinde yemin ederler miydi” diye merak edebilirsiniz…

Hayır, etmezlerdi, daha doğrusu son iki padişahtan, Sultan Reşad ile Sultan Vahideddin’den önceki padişahlar yemin etmezler, aksine devletin önde gelenlerinden “biat” alırlar, yani padişah değil teb’ası bağlılık yemini eder ve Eyüpsultan Camii’nde düzenlenen “kılıç kuşanma” merasiminin ardından hükümdar meşruiyet kazanmış olurdu…

Bu törenlerin diğer şartları Eyüpsultan’daki merasimde zamanın en yüksek rütbeli din adamı olan Şeyhülislâm’ın Fetih Suresi ile bir başka sureyi okuyup ardından dua etmesi, devletin başkanı olan padişahın da iki rekât namaz kılması idi.

Hükümdarların, özellikle de Avrupalı hükümdarların meşruiyetlerinin başlangıcı olan taç giyme törenleri” vardır ya… Bizim “kılıç kuşanma” merasimimiz de işte o taç giyme törenlerinin Şark dünyasındaki karşılığı idi.

Bana bütün bunları, unuttuğumuz diğer âdetleri ve meselâ top atılması geleneğini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için önümüzdeki pazartesi günü düzenlenecek yemin merasimi hatırlattı…

Kralın, kraliçenin yahut imparatorun işbaşına gelmesi münasebeti ile yapılan merasimlerde top atılması eski bir âdettir ve Osmanlı Devleti’nin selâm toplarının yaygınlaştığı son devirlerinde de bu âdete riayet edilmiş, cülûs törenlerinde 101 pâre top atılmıştır.

Bizde bu âdet son defa 23 Mayıs 1950 akşamı Celâl Bayar’ın Meclis’te Cumhurbaşkanlığı yeminini etmesinin ardından yerine getirildi, Ankara’da 101 pâre top atıldı ve gelenek bildiğim kadarı ile sonradan rafa kaldırıldı…

Türkiye’de senelerden bu yana törenler sönük, kuru ve ruhsuz!

Cumhurbaşkanlığı yahut başkanlık yemini törenleri Birleşik Amerika’da ve Avrupa’da protokol dâhilinde fakat festival havası içerisinde icra edilirler ama aynı törenler Türkiye’de senelerden bu yana sönük, kuru ve ruhsuzdurlar!

“Vallahi” ifadesi ile Kur’an’a el basılmalı

Sistemin değişip “Cumhurbaşkanlığı”nın yerini henüz açıkça telâffuz edilmese bile “Başkanlık”ın almış olmasının ardından yemin törenlerini canlandırmak da artık şart gibidir ve dolayısı ile diğer eski geleneklerimizi hatırlamakta da fayda vardır…

“Vallahi” ifadesi ile Kur’an’a el basılması âdeti gibi…

“Washington’da adam İncil’e el basıyor; Kur’an bizim törenlerde de bulunsa, üstelik yasalar buna engel değil” diyeceğim ama etraftan “Bak, gerginliği nasıl da arttırıyor!” nidâlarının yükseleceğini tahmin ettiğim için sükût edeceğim ve sönük merasimleri coşturacak bir başka vasıtayı hatırlatacağım: “Mehter”i…

Mehter yeri-göğü inletirken...

Yeminin hemen ardından mehter yeri-göğü inletirken 101 pâre top atıldığını hayâl edin… Atışların tamamlanmasından ve mehterin de susmasından sonra tiz sesli hânendenin bir çeşit dua olan “fetih gülbangı”nı okuduğunu, mehterin karşılık verdiğini, Türk bayrağınn yanında açılmış tarihî sancakları, geçmişteki 16 Türk Devleti’ni temsil eden askerleri ve merasimin böyle rengârenk atmosfer içerisinde nihayet bulduğunu düşünün… 

Önümüzdeki pazartesi günkü törenden bir sonraki merasim bundan ancak beş sene sonra yapılabilecektir ve bu törene ruh vermek için çaba göstermenin şimdi tam zamanıdır!

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum