Çölyak mutfağında 'glütensiz un' mücadelesi

Çölyak mutfağında 'glütensiz un' mücadelesi

Kayseri'de Melikgazi Belediyesince oluşturulan "Çölyak Mutfağı" kursuna katılan kadınlar, kimi çölyak hastası çocuğu, kimi eşi kimi de kendisi için glütensiz yiyecekler yapmayı öğreniyor.

Kayseri'de, glütensiz gıdalarla beslenmek zorunda olan çölyak hastaları için açılan "Çölyak Mutfağı" kursuna katılan kadınlar, zor yoğrulan ve kolay şekil almayan glütensiz unla mantı, baklava, su böreği gibi hamur işlerini yapmayı öğrenerek sofralarını zenginleştiriyor.

Kayseri Çölyakla Yaşam Derneğince hazırlanan proje kapsamında Melikgazi Belediyesince Yıldırım Beyazıt Sosyal Tesisleri'nde "Çölyak Mutfağı" kursu açıldı. İki haftadır devam eden kursa katılanlar, glütensiz unla kendileri için uygun lezzetler yapmayı öğreniyor.

Uygulamaları gereken diyet gereği her istediklerini yiyemeyen, beyaz unlu, buğdaylı gıdaları tüketemeyen çölyak hastaları, glütensiz unla glütenli gıdalara benzeyen lezzetler yapmanın ve yemenin mutluluğunu yaşıyor.

Kursiyerlerden çölyak hastalığıyla 4 yıl önce tanışan Nebahat Kelek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doktorunun hastalığın ardından kendisine bir diyet listesi verdiğini, listeyi görünce sadece ekmek yememesinin yeterli olacağı düşüncesine kapıldığını söyledi. Gün geçtikçe hazır salçadan dondurmaya pek çok şeyin içinde glüten olduğunu öğrendiğini, yiyecek bir şey bulmakta sıkıntı çektiğini ifade eden Kelek, şöyle konuştu:

"Biz acıktığımızda markete gidip bir şey alıp yiyemiyoruz. Öyle bir durumdayız ki almamız gereken şeyler sadece bir, iki büyük markette bulunuyor. Ayrıca bulduklarımız da çok pahalı. İlk zamanlar glütensiz unları alıp eve geliyorduk, onlarla bir şey yapamıyorduk. Un bildiğimiz un gibi değil, daha çok nişastaya benziyor. Unla ne yapacağımızı bilmiyorduk, çöp tenekemizi zenginleştiriyorduk. Sonra bu kurs açıldı. Artık hiçbir şeyi ziyan etmiyoruz. Arkadaşlarımızla fikir alışverişi yapıyoruz. Yapacağımız gıdaların püf noktalarını öğreniyoruz."

Devletin çölyak hastalarına ilaç yardımı yerine 108 lira un yardımında bulunduğunu aktaran Kelek, bu paranın artması gerektiğini çünkü unlarına sürekli zam geldiğini dile getirdi.

Hem 6 yaşındaki kızı hem de eşi çölyak hastası olan Raziye Yalçın ise kurs sayesinde glütensiz nasıl yemekler yapacağını öğrendiğini anlattı.

Çölyak hastalarının sosyal hayatlarının kısıtlı olduğuna dikkati çeken Yalçın, "Dışarıda ailece yemek yiyemiyoruz. Evde çorbamızı yapıp içiyoruz ama bir lokantada rahatça çorba içemiyoruz. Çünkü içinde glüten var mı yok mu bilmiyoruz. Bu kursta glütensiz unla su böreği, baklava yapmayı öğrendim. Yemek soframız zenginleşti. En çok kızım mutlu çünkü artık glütenli yiyeceklere benzeyen ama glütensiz yemekler hazırlıyorum ve beslenme çantasına koyabiliyorum." diye konuştu.

"Kurs sayesinde aynı çatı altında aynı şeyi yapmayı ve yemeyi öğrendik"

Kızı çölyak hastası olan İfakat Mantar ise glütensiz gıdalara ulaşmanın zorluğuna işaret etti. Glütensiz yiyecek bulamadıkları için pek çok yerden aç döndüklerini vurgulayan Mantar, şöyle devam etti:

"Hastaneye, okula nereye gidersek aç gidip aç geliyoruz. Uçakta, uzun yol otobüslerinde, yurtlarda glütensiz gıdalara ulaşmak istiyoruz. Kızım yanımızda olunca biz de bir yere gidip rahat yemek yiyemiyoruz, o imrenmesin diye. Marketlerde de her şeyin üstünde 'glütensiz' diye bir uyarı bulunmuyor. Gıda ihtiyaçlarımız için her zaman kent merkezine inmemiz gerekiyor. Sosyal hayatımız olumsuz etkileniyor. Çölyak deyince herkesin aklına mısır ekmeği geliyor ancak insan sadece mısır ekmeği tüketmiyor. Kızım arkadaşlarıyla vakit geçiremiyor, bir aktivite yapamıyor. Şu an 15 yaşında, ya şehir dışında üniversite kazanırsa ne yiyecek diye düşünüyorum. Yurtlarda, okul kantinlerinde ürünlerimizi bulmak istiyoruz. Kızım daha önceleri 120 lira un parası alıyordu, 15 yaşına girince parası 108 liraya düştü. Yaşı büyüyünce masrafı düşmüyor, artıyor aksine. Bu kurs sayesinde aynı çatı altında aynı şeyi yapmayı ve yemeyi öğrendik."

Kayseri Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Zahide Kaya ise 300'e yakın üyeleri bulunduğunu, kendisinin de çölyak hastası olduğunu belirtti. "8 yıl önce çok gözyaşı döktüm." diyen Kaya, şunları söyledi:

"Çölyak teşhisi konulalı 8 yıl oldu. 8 yıl önce çöpleri zengin ettik, gözyaşları döktük. Şimdi kursumuzda kendimizin ve çölyak hastalarımızın yiyebileceği yemekler, hamur işleri yapıyoruz. Türkiye'de her geçen gün çölyak hastası sayısı artıyor. Özellikle unlarımızın fiyatları konusunda yardımcı olunmasını istiyoruz. Bizlere yapılan bir un parası yardımı var, bu paranın da artan fiyatlara göre artmasını istiyoruz."

Kurs öğreticisi Çiğdem Mutier, çölyakla mücadele eden kursiyerlerinin hastalıkları konusunda bilinçli olduklarını ifade etti. Glütenin unun içindeki yapışkan bir madde olduğunu anlatan Mutier, şunları kaydetti:

"Glütensiz unla yapılan hamuru bağlamakta zorlanıyoruz. Glütensiz ürünler kullanıp hamuru bağlamaya çalışıyoruz. Bu undan yapılan hamur zor yoğruluyor ve şekil alması zor. Artık unun püf noktalarını öğrendik. Köy yufkasından baklavaya, su böreğinden mantıya kadar pek çok şeyi yapabiliyoruz. Bunları glütensiz unla yapmak üstün beceri gerektiriyor ve kursiyerlerimiz de azimleriyle bunu başardı."

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.