Çanakkale ve Seyyit Onbaşı

Dünya hayatı zıtlıklarla dolu. Zıtlıklar; Cenab-ı Hakk’ın bir sistemi ve kanunuyla iç içe geçmiş, birbirine karışmadan hikmet, mizan, nizam, intizam ve düzenle çalışır. Zıtlıklar insan-ı asgar dairesinden tut ta insan-ı ekber dairesine kadar bu sistemi müşahede ederiz. İnsan; hayatında önem arz eden duygu hallerini unutamaz, geçmişte yaşadıklarını hatırladıkça tekrar yaşar, ondan ders, tecrübe edinerek geleceğe ümitle bakar. İnsan gibi toplum hayatında da bu sahneler yaşanır. İnsanın kendi dünyasındaki hallerden ders alındığı gibi tarihte, geçmişte yaşananlardan ders alınmalıdır. İslam medeniyetine, köklerimize bağlanır ve tutarsak geleceğe harika meyveler veririz. Çanakkale savaşı da bunlardan birisidir. Toplum olarak, rahat yaşadığımız vatanımızda şehitlerimize şükran borcunu yerine getirebilmeliyiz.

Çocukluğumdan itibaren çok merak ederdim. Nasıl küçük şeyler büyük parçaları içine alır. Zerreler, kendilerinden büyükleri nasıl yüklenir, nasıl taşır. Bir sinek nasıl firavunu öldürür. Ebabil kuşları büyük filleri nasıl yere serer. Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) bir avuç insanla İslam dinini nasıl yaydı ve genişletti. Çanakkale şehitlerimiz, yokluk ve sayı azlılığıyla savaşı nasıl kazandılar. Seyit onbaşı hangi güçle ve nasıl 215 kg top mermisini kaldırdı vb.

“İnsan, mahlûkat-ı acibe ve harekât-ı garîbeden aklının tartamadığı ve zihninin içine alamadığı şeyleri gördüğü zaman, “Allahu Ekber” demekle rahat bulur. Yani, Hâlıkı daha azîm ve daha büyüktür. Onların halk ve tedbirleri kendisine ağır değildir” ifadeleri bizleri rahatlatır.

Sorulan soruların cevabını bir gün mutlaka alıyoruz. Ya bir zaman aralığında ya bir saat, gün, hafta, yıl, senelerde ve yahut cevaplar ebedilerde karşımıza çıkacaktır. Seyyit onbaşı misalinde olduğu gibi Hacc’da tavaf ederken aciz ve fakirliğimi hissettim. İnsan seli içinde küçük bir damlasınız ve selin içinde kendinizi rabbinizin kucağına bırakıyorsunuz. O demlerde bayan hacıların Hacer’ül Esved taşına değmek için görevlilere yalvarmaları, bir beyefendinin onları düşünerek Hacer’ül Esved ve hanımlar arasında koridor açma fedakarlığı o kadar çok etkiledi ki. Neden, kim, nasıl soruları içeren sorular zihnime akıyor. Şefkat ve muhabbetimden “Rabbim, Hacer’ül Esved’i çok arzu eden kardeşlerime ne olur nasip et” derken birden yaşanan hal meraklı soruların cevabınu veriyordu.

Risale- i Nur 23. Söz’ün 3. Noktasında Üstadım, “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir” sözleri yankılanıyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.