Bütün canlılar büyüklük taslamadan sâdece Allah’a secde eder

Bütün canlılar büyüklük taslamadan sâdece Allah’a secde eder

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Nahl Sûresi 48-50. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

48 . (Onlar) Allah’ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi ki, onun gölgeleri (dahi) Allah’a secde ediciler ve zilletle boyun eğenler oldukları hâlde sağ ve sol (taraflar)a dönerler!

49 . Hâlbuki göklerde olan ve yerde bulunan hareket eden bütün canlılar ve melekler, büyüklük taslamadan sâdece Allah’a secde eder.(*)

50 . (İnsanların ve cinlerin bir kısmı hâriç, herşey) üzerlerinde (hâkim) olan Rablerinden korkarlar ve ne emrolunurlarsa yaparlar.(**)

(*) Bu âyet-i kerîme, Kur’ân-ı Kerîm’deki on dört secde âyetinin üçüncüsüdür. 

(**) “Ey hakāreti (küçüklüğü) içinde mağrur ve mütemerrid (inadcı) ve ey za‘f ve fakrı içinde serkeş ve muannid (inadcı) olan cin ve ins! Nasıl cesâret edersiniz ki, isyânınızla öyle bir Sultân-ı Zîşân’ın evâmirine (emirlerine) karşı geliyorsunuz ki; yıldızlar, aylar, güneşler emirber neferleri (emir dinleyen askerleri) gibi emirlerine itâat ederler! Hem tuğyânınızla (taşkınlığınızla) öyle bir Hâkim-i zü’l-Celâl’e karşı mübâreze ediyorsunuz (karşı geliyorsunuz) ki, öyle azametli mutî‘ (çok büyük itâatkâr) askerleri var; farazâ (meselâ) şeytanlarınız dayanabilseler, onları dağ gibi güllelerle recmedebilirler (taşlayabilirler)!

Hem küfrânınızla (nankörlüğünüzle) öyle bir Mâlik-i zü’l-Celâl’in memleketinde isyân ediyorsunuz ki, ibâdından ve cünûdundan (kullarından ve askerlerinden) öyleleri var ki, değil sizingibi küçücük âciz mahlûkları, belki farz-ı muhâl olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-i kâfir (düşman) olsa idiniz, arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri, şüvazlı nühasları (kızgın ma‘denleri) size atabilirler, sizi dağıtırlar!” (Sözler, 15. Söz, 49)