Dr. Bilal TANRIVERDİ

Dr. Bilal TANRIVERDİ

Şöhretin Psikolojisi ve Bediüzzaman’ın Değerlendirmeleri

-"Ey şan ve şerefi, nam ve şöhreti isteyen adam! Gel, o dersi benden al. Şöhret ayn-ı riyâdır ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. Ve insanı insanlara abd ve köle yapar. O bela ve musibete düşersen اِنَّا لِلّهِ وَاِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ de, o belâdan kurtul..."-

Şöhret, bir kişi (grup, nesne) hakkında, onu - kendisi hakkındaki bilgilerin yaygınlığıyla ilgili olarak veya başka bir anlamda - benzer mesleki ve/veya özelliklere sahip genel sayıdaki kişilerden (gruplar, nesneler) ayıran bilgi olarak anlaşılmaktadır.

Şöhret arzusu temel olarak onaylanma ve ilgi görme ihtiyacından kaynaklanır.

Ait olma veya başkalarına olumlu ve tutarlı bir şekilde bağlı hissetme ihtiyacı, dinden evliliğe kadar çeşitli kültürel kurumların altında yatan temel bir insani ihtiyaç olarak kavramsallaştırılmıştır ve duygusal refahla ilişkilidir (Baumeister ve Leary, 1995).

Görülmek ve değer verilmek, insanın hayatta kalması için (fiziksel ve duygusal) çok büyük bir öneme sahipse, şöhretin ve onun sağladığı görünürlük ve değerin, bu hedeflere ulaşmanın nihai aracı olarak kabul edilebileceğini hayal etmek sezgiseldir.

Şöhret toplum yaşamında her zaman önemli bir rol oynamış ve günümüzde şöhret arzusu insanların davranışlarının temel motivasyonlarından biri haline gelmiştir.

Bu kadar güçlü herhangi bir motivasyon kolaylıkla yanlış yönlendirilebilir, yanlış odaklanılabilir veya suiistimal edilebilir.

Birçok toplu katliamcı, kötü şöhret nedeniyle motive olduklarını veya öyle olduklarının düşünüldüğünü ifade etti.

İsimlerinden bahsetmeyeceğim, ancak neredeyse herkes tarihteki en kötü insanlardan birkaçını listeleyebilir ve isimlerinden alıntı yapabilir, bu da onların kötü şöhret arzularının gerçekleştiğini gösterir.

Geniş endüstriler, insanları ve ürünleri ünlü kılma iddiasıyla büyük miktarlarda para kazanıyor. Pazarlama, reklam, halkla ilişkiler (spin doktorları), metin yazarları, fotoğraf editörleri ve diğer birçok rol insanları, kuruluşları, ürünleri ve hizmetleri ünlü kılmak için mevcuttur.

Şöhret içeriden de zehirli olabilir.

İnsanlar kendi abartılarına ya da etraflarında yaratılan abartılara inanmaya fazlasıyla eğilimlidirler ve buna uygun yaşayamadıklarında, daha önce ektikleri zihinsel hastalık tohumları zehirli sarmaşık olarak filizlenir.

Şöhret kararsız bir canavardır.

Bir insanı aynı gün hem yapabilir hem de yıkabilir. Bazı insanlar onun dalgası üzerinde yükselir, bazıları ise onun altında boğulur.

Psikoloji alanı, varoluşunun büyük bir bölümünde, insan davranışının birincil motivasyon kaynağı olarak şöhreti göz ardı etti: Çok yüzeysel, kültürel olarak çok değişken ve ciddiye alınamayacak kadar sıklıkla diğer motivasyonlarla karışmış olarak değerlendirildi. Ancak son yıllarda az sayıda sosyal bilimci şöhret hakkında farklı bir şekilde çalışmaya ve düşünmeye başladı; şöhreti başka hedeflerle sıraladı, psikolojik etkilerini ölçtü ve kendisini arayanları karakterize etti.

-Şöhret ve şöhretin psikolojik ve sosyolojik yönleri

Şöhret belirli bir kişiyle ilişkili olduğundan, bu fenomenin şüphesiz, ayrılması çok zor olan sosyolojik ve psikolojik yönlerin bir simbiyozu vardır.

Gerçek şu ki, arkaik toplumlarda kural olarak temel sosyal özellikler asalet, sınıf statüsü, şirket üyeliği, toprak zenginliği ve güce yakınlıktı. Kişisel şöhret, sosyal açıdan az çok eşit insanlar arasında ek farklılaşmanın bir göstergesi olarak hizmet ediyordu.

Medyanın (başlangıçta gazete ve dergiler şeklinde) ortaya çıkışıyla birlikte, şöhretlerine bağımlı olan insanların sayısı arttı ve maddi olanakları arttı.

Şöhretli insanlar tabakasının yükselişinin nedenleri, öncelikle bilgi teknolojisinin yeteneklerinin ve öneminin artmasının yanı sıra gösteri, reklam, modelleme, haber vb. iş türlerinin büyümesiyle de ilişkilidir.

Şöhret her zaman, her toplumda ve hatta her durumda özel olabilen ahlaki ve maddi teşviklerin bir sembiyozudur.

Manevi ve maddi teşvikler birbirini destekler.

İkincisi olmadan ahlaki teşviklerin önemi zayıflar. Ancak para veya diğer maddi mallar tek başına açıkça yeterli değildir.

Aslında Nobel Ödülü'nde hangisi daha önemli: ona sahip olmak mı, yoksa miktarı mı?

Açıkçası her ikisi de.

Ancak kombinasyonun oranı çok önemlidir.

Görünüşe göre şöhretin onuru, maddi tarafın ahlaki tarafa bir şekilde tabi olması gerçeğinde yatıyor.

Şöhretin ticarileşmesi bağlamında -ki bu süreç son 200-300 yıldır giderek artıyor- maddi faktörler ise tam tersine giderek daha baskın hale geliyor.

Bu nedenle şöhret artık büyük bir ödül olmadan algılanmıyor. Aksine şöhret, sadece şöhrete ve şerefe değil, lüks (görkemli) bir hayata giden yoldur.

Açıkçası, maddi yem kaldırılırsa bunun için çabalayanların sayısı keskin bir şekilde azalacaktır.

Çoğu insanlar mizaç olarak ünlü olmaya uygun değiller.

Yetenekleri şöhreti hak ediyor ama kişilikleri buna dayanamıyor.

Bunalımlar, intiharlar, kafayı yemeler ve dipsiz kuyular.

Şöhretle İlişkili Riskler

Şöhretin riskleri ve zorlukları vardır:

  1. Mahremiyet İstilası: Ünlü bireylerin kişisel hayatları sıklıkla medya ve halk tarafından inceleniyor ve bu da mahremiyet eksikliğine yol açıyor.
  2. Ruh Sağlığı Sorunları : Şöhretin getirdiği baskı ve beklentiler kaygı, depresyon ve madde bağımlılığı gibi zihinsel sağlık sorunlarına yol açar.
  3. Tükenmişlik: Kamusal yaşamın sürekli talepleri, fiziksel ve duygusal yorgunluğa yol açabilir.
  4. İzolasyon: Paradoksal olarak şöhret, bireyler etraflarındakilerin niyetlerine güvenme konusunda mücadele ederken, yalnızlık ve tecrit duygularına yol açabilir.

Öneriler ve Başa Çıkma Stratejileri

Şöhret arayanlar veya bunun sonuçlarıyla uğraşanlar için bazı tavsiyeler ve başa çıkma stratejileri şunları içerir:

  1. Bir Destek Sistemini Koruyun: Kendinizi duygusal destek sağlayabilecek güvenilir arkadaşlarınız ve ailenizle çevreleyin.
  2. Sınırları Belirleyin: Zihinsel ve duygusal sağlığınızı korumak için kamusal ve özel yaşamınız arasında net sınırlar oluşturun.
  3. Profesyonel Yardım Alın: Şöhret zihinsel sağlığınızı olumsuz etkiliyorsa, herhangi bir sorunu çözmek için terapi veya danışmanlığı düşünün.

Tedavi ve İyileşme

Şöhret başlı başına tedavi gerektiren bir durum olmasa da ruh sağlığı üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerin ele alınması gerekiyor.

Terapi, destek grupları ve kişisel bakım uygulamaları, bireylerin şöhretin kaygı, depresyon veya bağımlılık gibi psikolojik etkilerini yönetmelerine yardımcı olabilir.

Özetle, psikoloji bağlamında şöhret, tanınma arzusunu ve bireyin başarılarının veya eylemlerinin yaygın olarak kabul edilmesini kapsar.

Olumlu ve olumsuz sonuçları olan çeşitli psikolojik yönleri, uygulamaları ve riskleri vardır.

Şöhretin ruh sağlığı üzerindeki etkisini yönetmek çok önemlidir ve gerektiğinde destek ve profesyonel yardım istemek tavsiye edilir.

-Bediüzzaman Said Nursi’nin Değerlendirmeleri

Hubb-u câh, makam arzusu ve şöhret düşkünlüğü demektir ve kalbin üzerine zift çekip, ruhu felç eden kötü hasletlerdendir.

Bediüzzaman Hazretleri, gönlüne böyle bir virüs bulaştırmış talihsizlere şöyle seslenir: “Şöhret, zehirli bala benzer. Eğer o belâya düşersen ‘Biz, Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz‘ (Bakara sûresi, 2/156) de ve kurtul.”

Hubb-u cah; şöhret düşkünlüğü, makam sevgisi ve rütbe hırsı gibi manalara geliyor.

Şöhretin en büyük afeti ve hastalığı; riya, yani gösteriştir. İnsanlara kendini göstermek ve beğendirmek için suni ve yapmacık davranışlar sergiler. Hakk'ın değil halkın takdiri için çabalar, işlerinde Allah’ın rızasını gözetmekten ibaret olan ihlas ile hareket edemez.

Riya ise; insanın bütün amellerini iptal edip, insanı ahirette perişan eden manevi bir illettir.

Bu yüzden şöhret hem afet hem de ayn-ı riyadır, ya da ona yatkın bir zemindir.

İnsanın rütbe ve makam hırsı da şöhrete hizmet eden vesilelerdir. Zira insanın makam sahibi olmak istemesi, insanlar arasında takdir ve hürmet görmek istemesinden dolayıdır. Bu yüzden şöhret insanı kötü ahlaka iten çok tehlikeli bir silahtır.

İnsanın gaye ve hedefinde şöhret olmak varsa her yolu dener, ahlaki değerleri bir kenara bırakıp insanlıktan çıkar. Günümüzdeki şarkıcı türkücülerin şöhret için ya da unutulmamak adına ne durumlara ve kılıklara girdiği malum...

Şöhretin ille de dünya ve ülke çapında olması gerekmiyor; kendi cemaatimiz ya da şehrimiz içinde de insan takdir edilmek duygusu ile şöhret belasına düşebilir. İnsan bu şöhret damarına iki kişi arasında bile yakalanabilir.

Mesela birisine kemalatımızı göstermek için şov yapabiliriz; bu da şöhretin en küçük ve dar bir şeklidir. Bu yüzden şöhreti sadece kesrete hamletmek yanlıştır.

Kısacası Allah için yapılmayan her türlü amel ya da davranış, riya ve şöhret kapsamında değerlendirilebilir. Böyle her tarafımızı kuşatan bir afete karşı çok dikkatli olmamız icap eder.

Üstad'ın ifadesiyle, "İhtar: Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlası kaybeder, riyaya girer. Şan ü şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise; ücret ve mükâfat değil, belki ihlassızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır..."

“Şöhretperestlerin ve şan ü şeref peşinde koşanların kulakları çınlasın."(1)

Şöhret ve riyanın ilacı tahkiki iman ve ihlastır. Risale-i Nurlar bu zamanda tahkiki iman ve ihlas derslerini mükemmelen veriyor.

Bir talebesi Üstad'a "Aziz Üstad! Hizmetin göklerde gezsin ve siz destanlarda geziniz..." diye yazar. Barla Lahikası'nda neşredilen bu mektuba Üstad şu dipnotu düşer:

"Bu kardeşimin bu hissine iştirak etmiyorum. Rıza-yı İlahî kâfidir. Eğer o yâr ise, herşey yârdır. Eğer o yâr değilse, bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işde, böyle amel-i uhrevîde illet ise, o ameli ibtal eder. Eğer müreccih ise, o ameldeki ihlası kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek Cenab-ı Hak ihsan etse, o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesiri namına kabul etmek güzeldir…"(2)

Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a, Birinci Nokta (Haşiye).
(2) bk. Barla Lahikası, (83. Mektup, Haşiye-2)
Kaynak: Sorularlarisale.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum