Bediüzzaman'ın dediği gibi İslamın taptaze esaslarına dönmeliyiz

Bediüzzaman'ın dediği gibi İslamın taptaze esaslarına dönmeliyiz

Yazar Mustafa Özcan, yeni Hicri yıla dair düşüncelerini paylaştı. "Ferdi olarak ve toplu halde İslami değerlere sarılmadıkça iflah olamayız" diyen Özcan, Bediüzzaman Hazretlerinin sözlerini aktardı.

Risale Haber-Haber Merkezi

Vahdet'teki yazısında yeni bir hicri dönüm noktasıyla birlikte olduğumuzu hatırlatan Özcan, "Zaman, mekan ve coğrafya bize bir misyon yüklüyor. Bugünkü şartlarda ve 1437 hicri yılında bize taayyün eden misyon nedir? Hicret kötülükten iyiye yüz çevirme ve dönme serüvenidir. Dar alandan geniş alana çıkmak ya da muvakkat veya daimi kötülük coğrafyasından iyilik coğrafyasına geçmektir. Bu maddi olabileceği gibi manevi yolculuk da olabilir. Hicretin dikey ve yatay anlamları var. Sorun coğrafyada değilse öyleyse coğrafyayı değiştirmeden bulunan mekanda hicret etmektir. Toplumu iyilikten kötülüğe çekip çevirmek ve fert olarak Allah’ın yasakladıklarından emirlerine dönmek ve iyiliğe hicret etmektir. Bu nedenle önce mikro halkaları ve temeli sağlamlaştıracak ve ardından toplumun tuğlalarını pekiştireceğiz. İşte ancak o zaman hayallerimizi sağlam temeller üzerine inşa edebiliriz" dedi.

DÜNYA VE KURULU DÜZENLER BİZİ ÇÜRÜTÜYOR

"Ferdi olarak ve toplu halde İslami değerlere sarılmadıkça iflah olamayız" şeklinde devam eden Özcan, yazısını şöyle sürdürdü:

"Buna önem vermedik zakkum tarzı bir gençlik yetişti şimdi acı meyvelerini devşiriyoruz. Bu nedenle de birbirimize güvenemiyoruz. Fıtrat bozuldu. İnsanlar konuşmak yerine uzaktan birbirleriyle halleşiyorlar. Hayat indirgendi. Kadın erkek ilişkileri indirgendi insan mekan ilişkileri indirgendi ve manevi zenginliğimiz kayboldu. Bundan dolayı da mutlu değil, bedbahtız. Kendimizi değiştirmemiz de yetmiyor. Hem kendimizi değiştireceğiz hem de dünyayı. Dünya ile birlikte hareket etmek yok. Dünya veya kurulu düzenler bizi çürütüyor. Gittiğimiz yol, yol değil.  

BEDİÜZZAMAN: İSLAM CEMİYETİNİN TER Ü TAZE İMAN ESASLARI

İmam Malik ile başladığımız satırları Bediüzzaman ile noktalayalım:
"Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî/bulaşıcı illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum.

Bunun dışındaki yollar İhsan Fakih’in ifadesiyle sıfırların toplamından ibarettir. Ehl-i gafletin aymazlığı yüzünden kendi kendimizi kandırdık, buhran ve taun içimize kadar sindi. Reçetesi taptaze ve duru imana ve İslam’ın esaslarına dönmektir. İmam Malik’in deyimiyle kaseti başa sarmaktır. İmam Rabbani’nin ifadesiyle yolların sonu başa dönmektir.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.