Bediüzzaman'ı ihtiyarlatan savaş

Bediüzzaman'ı ihtiyarlatan savaş

Yaklaşık 9 milyon kişinin hayatını kaybettiği 1. Dünya Savaşı bugün yani 28 Temmuz 1914'te başlamıştı.

Hazırlayan Abdullah Yargı
RİSALE HABER

Harb-ı Umûmî (Genel Savaş) ya da 2. Dünya Savaşı'na kadar Dünya Savaşı olarak adlandırılan 1. Dünya Savaşı, İngiltere, Fransa ve Rusya'dan oluşan savaş bloğu olan İtilaf Devletleri ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya'dan oluşan İttifak Devletleri arasında başladı. Daha sonra ABD, Japonya, Portekiz, Yunanistan'ın İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan Krallığı'nın da İttifak Devletleri saflarına katılmasıyla Dünya Savaşı denmesine sebep olacak ölçekte büyüdü.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tek veliahtı Franz Ferdinand'ın, Saraybosna ziyareti esnasında bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesiyle patlak veren savaş, 1918 yılında İttifak Devletleri'nin yaşanan yenilgiler sonrası yaptığı anlaşmalarla sona ermiştir. Savaş, geriye 8.556.315 ölü, 21.219.452 yaralı ve 7.750.945 kayıp veya esir bırakmıştır.1

Osmanlı Devleti savaşa 1914 yılında girmiş, sekiz farklı cephede çarpışmıştır. 1918 yılında İtilaf Devletleri ile yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması ile savaş, Osmanlı Devleti açısından mağlubiyet olarak son bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu bu savaşın sonunda yıkılmıştır.

"Harb-i Umumîyi gören ihtiyardır"

 

Bediüzzaman Hazretleri de Birinci Dünya Savaşı'nda Şark’ta bir Milis Alayı kurarak birçok cephede, özellikle Pasinler’de çok büyük kahramanlıklar gösterdi. Van taraflarında çok sayıda masum insanın kurtarılmasına hizmet etti.  Bitlis savunmasında ayağı kırılıp Ruslara esir düşünceye kadar bu mücadelesine devam etti.2

Rusya esareti esnasındaki hatıratını Yirmi Altıncı Lem'a, Dokuzuncu Ricada şöyle anlatıyor:

Harb-i Umumîde, esaretle, Rusya’nın şark-ı şimalîsinde, çok uzak olan Kosturma vilâyetinde bulunuyordum. Orada Tatarların küçük bir camii, meşhur Volga Nehrinin kenarında bulunuyordu. Oradaki arkadaşlarım olan esir zabitler içinde sıkılıyordum. Yalnızlık istedim. Dışarıda izinsiz gezemiyordum. Tatar mahallesi, kefaletle beni o Volga Nehrinin kenarındaki küçük camiye aldılar.

Ben yalnız olarak camide yatıyordum. Bahar da yakın. O şimal kıt’asının pek çok uzun gecelerinde çok uyanık kalıyordum. O karanlık gecelerde ve karanlıklı gurbette, Volga Nehrinin hazîn şırıltıları ve yağmurun rikkatli şıpıltıları ve rüzgârın firkatli esmesi, beni derin gaflet uykusundan muvakkaten uyandırdı. Gerçi daha kendimi ihtiyar bilmiyordum; fakat Harb-i Umumîyi gören ihtiyardır.


Dipnot

1: NTV Tarih dergisi - Şubat 2009, Sayı 1, Sayfa 21
2 : http://www.sorularlarisale.com/makale/15470/bediuzzaman_ve_medresetuzzehra.html

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.