Bediüzzaman Yeşilay’ın kurucularından…

Bediüzzaman Yeşilay’ın kurucularından…

Yeşilay Genel Başkanı Muharrem Balcı, RisaleHaber’e konuştu…

Röportaj: Dursun Sivri

 

Giriş

Av. Muharrem Balcı Yeşilay’ın yeni genel başkanı. Bu röportajı yapmaya vesile olan olay ise, Mazlum-Der’in 2010 İnsan Hakları ödüllerinin veriliş töreninde Muharrem Bey de yılın “Hukuk Adamı” ödülünü almasıydı. Bu vesile ile yaptığı kısa konuşmada, çok duyulmayan –belki biz duymamışız- “İddia makamı kutsal değildir! Yargı makamı da kutsal değildir!… Ama savunma makamı kutsaldır!..” diye başlayan sözünü izah etmeye çalıştı. Ödül töreni sonrası kendileri ile RisaleHaber olarak röportaj yapma isteğimizi ilettik. Sağ olsunlar ilk fırsatta aşağıdaki sohbetimiz gerçekleşmiş oldu.

  

Bu aradan Sayın Muharrem Balcı’nın aynı zamanda Yeşilay’a yeni genel başkan seçildiğini öğrendik. Dolayısıyla bu röportaj iki bölümden oluşuyor.

Biri Yeşilay Genel Başkanı olarak. Bilindiği gibi gençlerin alkol ve zararlı alışkanlıklardan koruma amaçlı düşünülen yeni yasal düzenleme ile bu konu gündemin ilk sıralarında yer alıyor.

Yeşilay Derneği Osmanlı’nın son dönemlerinde, Cumhuriyetin kuruluş öncesi İstanbulu’un İngiliz işgali altında iken kuruluyor.

Zamanın Padişahı ve Şeyhü İslamı’nın, âlim ve fazıl kişilerin, Bediüzzaman Said Nursi, Fahretttin Kerim Gökay, Eşref edip gibi, resmiyette 17 kişi ama daha birçok ünlü sima kuruluşta yer alıyorlar.

 

Bilindiği gibi İngilizler hâkimiyetini kurabilmek için “İngiliz Muhipler Cemiyeti” ni kurduruyorlar. Dahilde gönüllüleri var. İşgale karşı direnci kırmak için bir takım dedikodular yayıyorlar. Bu dedikoduların asılsız uydurma olduğu konusunda kamuoyunu aydınlatmak için Bediüzzaman hazretleri “Hutuvat- Sitte” adlı eseri neşrediyor. İngilizlerin uydurma fitnelerini deşifre ediyor.

İngilizler aynı zamanda gemilerle getirttikleri içkileri bedava dağıtıyorlar.

Yiğitlerin bedenlerini de akıllarını da ruhlarını da etkisiz hale getirmeyi planlıyorlar.

İşte Yeşilay böyle bir iklimde kuruluyor.

 

Röportajın ikinci bölümü ise Türkiye’de hukukun nasıl işlediğine dair sayın Av. Muharrem Balcı’nın ilginç değerlendirmeleri yer alıyor.

Ayrıca Sivil toplum Kuruluşu kavramına yeni bir tanımlama getiriyorlar.

Her sivil toplum kuruluşu gerçekten o kavramı karşılayıp karşılamadığına yeni bir tanımlama yapıyor.

Muharrem Beyin şahsından fazla bahsetmiyor. Gayretli enerjik, fedakâr bir insan.

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

 

Ben İstanbul’da 32 yıldır avukatlık yapıyorum.  Birçok sivil toplum kuruluşunda da yönetici, fahri, mütevelli, üye gibi değişik yerlerde de görev yapıyorum.

Mazlumder’de de kuruculardanım ama resmi bir görevim yok.

Orada da hukuk dalında yılın hukukçusu ödülünü layık görmüşler.

Gittik, ödülümüzü aldık, geldik.

 

İSTANBUL’UN İŞGÂLİNDE İNGİLİZLERİN ETKİLİ SİLAHI BEDAVA ALKOL

 

Sayın Başkan, Yeşilay’a yeni genel başkan oldunuz. Hayırlı olsun. Yeşil ayın kuruluş gerekçeleri ile gündem konuları örtüşüyor. Bildiğimiz kadarıyla Yeşilay 5 Mart 1920 de kurulmuş. O zamanın meşihat diğer adı “Darül Hikmetül İslâmiye” azalarından Bediüzzaman Said Nursi’nin de aralarında bulunduğu, Fahrettin Kerim Gökay, Mazhar Osman, Eşref edip gibi birçok ünlü isim yer alıyor. Kuruluş gerekçeleri ve o yılların gündemiyle ilgili düşünceleriniz neler?

 

Biliyorsunuz o tarihte İstanbul İngilizlerin işgali altında. İngilizler direnişi kırmak için gemiler dolusu içkiyi getirip, halka bedava dağıtıyorlar. Bunun üzerine padişahtan da izin alarak Mazhar Osman ve İbrahim Haydarizade Şeyhülislam, Bediüzzaman, Eşref Edip gibi isimleri yanına alarak bu derneği kuruyorlar. Tabi o dönemin vatansever aydınlarının hepsi neredeyse bunun içerisinde var. Ama resmi kurucuda sanıyorum on yedi kişi falan.

 

TV VE İNTERNETİN KÖTÜYE KULLANIMI ALKOL KADAR ZARARLI

 

O zamandan bugüne faaliyet amacında neler yer alıyor?

 

Orada içkiye karşı bir savaş veriliyor ve başarılı oluyor. Tabi zaman içerisinde sigaradır, alkoldür, uyuşturucudur, kumardır, fuhuştur vs. bunlar Yeşilay’ın tüzüğüne giriyor.

Son dönemde de internet ve TV bağımlılığı yine tüzüğümüze giriyor. Burada herkesin hakkını aramak. Şimdi aslında Yeşilay bir hak arama merkezi olarak değil de bir kötü gün önleme merkezi olarak görülüyor.

Ben bu retoreyi değiştirmeye çalışıyorum şu an. Yeni bir konsept belirliyorum.

Diyorum ki; ‘Biz, mağdurların ve maznunların korunması için çalışacağız.

muharrem_balci_haberici.20110117123317.jpg

 

BAĞIMLI OLUP KURTULAMAYANLAR DA MAĞDUR VE MAZLUM SAYILIR

 

Hangi mağdur ve maznunların?

 

Madde bağımlısı olanların. Buna biz, emperyalistler de diyebiliriz, zalimler de diyebiliriz. Ne derseniz deyin, bunların kölesi haline getirilmiş bu bağımlıların haklarını aramak için uğraşmak.

 

Ayrıca henüz daha başlamamış ama potansiyel olarak böyle bir bağımlılığa, böyle bir köleliğe, böyle bir esarete ve tabi ki onurları elinden alınmış insanların haklarını aramak üzere Yeşilay faaliyete geçmeli.

Çünkü Yeşilay, önleyici bir kurum.

 

Biz diyoruz ki, felaket gelmeden önce uyarı görevimizi yapıyoruz. Felakate düçar olduktan sonra ise, yani bağımlı olunca da hastaneye gönderiyoruz onu.

Hâlbuki Yeşilay’ın ana işi bu değil. Bu felaketi biz görüyoruz. İstatistikleri görüyoruz. On bir yaşındaki kız çocuğu çakmak gazı soluyarak ölebildiğini, öldürülebildiğini görüyoruz. Bu, ölmek değil; öldürülmektir. O çocuk kendi iradesi ile ölmüyor. Çocuk bu zaten.

 

Kim öldürüyor?

Zehir tacirleri öldürüyor.

Peki, nasıl oluyor bu?

İnsanımız kendi cellâdına âşık. Mağdurluk budur. Cellâdına âşık olmaktır, cellâdını sevmektir. İnsanları bu onursuzluktan kurtarabilirsek veya böyle bir onursuzluğa gitmesini engelleyebilirsek Yeşilay, Yeşilay olacak, görevini yapacak.

 

Bugünkü şartlarda kamu bütçesinden yardım alma gibi bir imkân oluyor mu?

 

Hayır. Sadece harçlardan muafiyet vardır. Bir kısım harçlardan muaftır. Bir de bağışların %5’ini bağış yapan hayırseverler vergilerinden düşebilirler. Bütün avantaj bu.

Onun dışında bizim kamu kuruluşlarına girişimiz daha rahattır diğer derneklere göre.

 

Neden?

Kamuya yararlı diye bir tanınmışlığımız var.

Ben, Yeşilay başkanı olarak bütün kurumlara, herhangi bir yere ziyarete gittiğimde veya bir talepte bulunduğumda bana doğrudan ‘yok’ denmez. İmkânları nispetinde ellerinden gelen yardımı yapmaya çalışırlar. Para alabilme konusundan bahsetmiyorum.

 

Destek alabilme durumunuz nasıl?

 

Bugüne kadar sponsorluk yardımlarıyla Yeşilay ayakta kalabilmiş. Yoksa herhangi bir geliri falan yok. Kızılay gibi değil. Çünkü hayır kurumu değil, bir hizmet kurumu. İmkânları son derece az. Ama biz bu imkânları biraz daha Yeşilay’ı aktif hale getirerek geliştirmeye çalışıyoruz. Daha büyük bir merkez, daha büyük bir teşkilat, daha çok tanınırlık bunları sağlamak için projeler geliştiriyoruz.

muharrem_balci.jpg

 

Alışkanlıkları önce önleme veya başlamadan önleme noktasında gençlik üzerinde etkili olabilecek araç, mekanizma ve projelerinizdeki amaçlar nelerdir?

 

Değişik okullarda tiyatrolarımız var bizim. Gönüllü öğretmenlerimiz var. Onlar da okullarda seminer programları yaparlar. Bunun dışında halka dönük seminerlerimiz var, yayınlarımız var. Dergimiz var. Bu dergi 80 yıldır çıkıyor. Onun dışında broşürlerimiz var, afişlerimiz var. İhtiyaç hissedilen yerlere bunları götürüyoruz. TV’lerde yayınlanan ‘sigaranı yakma, beni de yakma’

 

Aileye yönelik çalışmalarınız var mı, aile içi iletişimin bu alışkanlıkları önleme bağlamında?

 

İyi bir noktaya değindiniz. Aile içi iletişim ile alakalı çalışmalar şu an merkezde yapılıyor. Bunlar TV programları içerisinde yer alacak. Ayrıca kamu kurumlarında, değişik yerlerde yani yetişkinlerin bulunduğu yerlerde bunlar revizyona girecek.

 

Alışkanlığın manevi boyutu olan bir boşluk ve inanç noktasındaki zafiyetlerin de sonucu olduğu bir reailte. Şimdi genelde manevi yönden desteklenme bağlamında diğer kurumlarla işbirliği mümkün mü?

Meselâ,  diyanet teşkilatı ile ortak yürütülmesi gibi. Gerçi rejim mülahazaları ön plana getiriliyor ama?

 

Biz Yeşilay olarak, herhangi bir yere bağlanmış, bir yerin ordusuna girmiş değiliz.

Biz, Milli Eğitim ile İç İşleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışmalar yapıyoruz. Valiliklerle, kaymakamlıklarla, bütün resmi kurumların hepsiyle ortak çalışma yapıyoruz. STK’larla da yapıyoruz. Diyanet teşkilatıyla da yapıyoruz. Yeşilay yıldönümlerinde vaazların konusu olur. Ben, bizzat camilerde vaaz vermeye gidiyorum.

 

muharrem_balci_haberici1.jpg

 

 

Asıl önleyici boyutu orada. İnsanın kendi dünyasında, inanç dünyasında değil mi?

 

Evet. Bunun yanında biz, cezaevlerinde de çalışma yapıyoruz. Bağımlılar üzerinde de çalışma yapıyoruz. Onlara bir takım projeler oluşturmaya çalışıyoruz.

Çocuklara dönük, hiç başlamamış olanlara dönük, asıl ağırlıklı çalışmalarımız bunlar. Yani nerede talep var, nerede eksiklik var, biz oradayız.

 

YEŞİLAY’I GERÇEK BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞU YAPACAĞIZ

 

Bu söyleşimiz, sivil toplum kuruluşu tanımında da önemli bir tespit oldu. Hem bu konudaki birçok kuruluşlarda yer almanız da... Sivil Toplum Kuruluşu bağlamında Yeşilay’ın konumunda bir değişiklik söz konusu olacak mı?

 

Şimdi biz Yeşilay’ı STK yapacağız, sivil toplum kuruluşuna dönüştüreceğiz. Biraz yarı resmi kurum gibi bir algı var Yeşilay’ın nezdinde. Biz şimdi diğer STK’larla ortak projeler yapacağız. Yeşilay, yeri geldiğinde sokakta yürüyüş yapacak. Bir yerde siyah çelenk koyacak. Bir yerde açık hava basın toplantısı yapacak. Bir yerde gece, meşaleli yürüyüş yapacak. Yani sivil toplum ne yapıyorsa Yeşilay onu yapacak.

 

Üye sayısını arttırma babında?

 

Türkiye çapında gönüllü sayısını, üye sayısını arttıracağız, etkili olmaya çalışacağız.

 

Çok önemli. Son zamanlarda bağımlılık ilkokul seviyesine kadar düştü gibi haberler okuyoruz. Haber oluyor ama bu haberin arkasından ne gibi girişimler oluyor, pek haber yapılmıyor?

 

İşte onları medya, yani sizler yapacaksınız. Basın açıklaması yapıyoruz sürekli. Web sayfamızı takip ederseniz oradan yayınlıyoruz.

 

O aile içi iletişimi de web sitenizden okudum, dikkatimi çekti.

 

O, benim başkanlığa ilk geldiğim gün yaptığım açıklamadır. Başkanın mesajı kategorisinin içerisindedir o. Ona çok önem veriyoruz. Aile içi şiddeti ortadan kaldıracak. Çocuğa müspet yaklaşım götürecek. Ama özellikle velilerin eğitilmesi gerekiyor. Anne şimdi televizyonun başında, baba da internetin başında, oğlan da bir başka internetin başında. Bu aileden herhalde çok sağlam bir çocuk beklemek, saflık olur.

 (Devam edecek) 

www.RisaleHaber.com