Bediüzzaman: Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir, aklın nuru, fünun-u medeniyedir

Bediüzzaman: Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir, aklın nuru, fünun-u medeniyedir

Mâneviyatı maddiyata kıyas edip Avrupa sözünü onda dahi hüccet tutmak

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin MÜNAZARAT adlı eserinden bölümler.)

SUAL: Şu mezcde ne hikmet var ki, o kadar taraftarsın, daima söylüyorsun?

CEVAP: Dört kıyas-ı fâsit HAŞİYE ile hâsıl olan safsatanın zulmünden muhakeme-i zihniyeyi halâs etmek, meleke-i feylesofanenin taklid-i tufeylâneye ettiği mugalâtayı izâle etmek...

SUAL: Ne gibi?

CEVAP: Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.

Haşiye: İşte o kıyaslar: Mâneviyatı maddiyata kıyas edip Avrupa sözünü onda dahi hüccet tutmak. Hem de bazıfünun-u cedideyi bilmeyen ulemanın sözünü ulûm-u diniyede dahi kabul etmemek. Hem de fünun-u cedidede mahareti için gurura gelip, dinde de nefsine itimad etmek. Hem de, selefi halefe, maziyi hâle kıyas edip haksız itirazda bulunmak gibi fasit kıyaslardır.(Birader-i Ebu Lâşey)Abdülmecid