Yazar Mehmet Cafer Varol, Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur'un "sorgulanamaz" olmadığını ancak yapılan eleştirilerin uygun bir yöntemle yapılması gerektiğini söyledi.

Bir nur talebesinin "Risale-i Nur hakkındaki görüşleri"ni sorduğu Halis Bayuncak'ın verdiği cevaba itiraz ettiğini belirten Varol, "Risâle-i Nurlar iman hakikatlerini en güzel şekilde anlatan eserlerdir. Üstad Bediüzzaman, sorgulanamaz bir şahsiyet değildir. Ama sorgulayacak adamda bir sıklet ararım" dedi.

MEALDE VERİLEN MANANIN SAHİH OLUP OLMADIĞINI NEREDEN BİLECEĞİZ?

Bayuncak'ın sözlerine temel anlamda iki itirazı olduğunu belirten Varol, şunları yazdı:

1. Kur'an Meali, beşer ürünüdür. Yani Allah Teala'nın kelamından bir beşerin anladığından öte bir değeri yoktur. Mealde verilen mananın sahih olup olmadığını nereden bileceğiz? Bu ister istemez bizleri farklı bir ameliyye ve araştırmaya Arapçayı öğrenmeye ya da teselsüle sevk edecektir. Yani bir alimin dediklerinin doğru olup olmadığını anlamak için meale, baş vurduğumuz mealin doğru olup olmadığını anlamak için başka bir meale sevk edecek ki bu sonsuza kadar böyle devam eder. Bu teselsülsüldür ve teselsül batıldır. Sonra muhtemelen vereceği meal de kendi yazdığı mealdir. Dolayısıyla onun yazdığı meali okuyan kimse onun Kur'an'dan anlayıp aktardığından kendi çapının yettiği kadarını anlayacaktır. Suyunun suyunun suyu diye anlayın. Kadının biri hocaya bir fetva sormuş. Hoca, "İmam Malik'in fetvasını mı Allah'ın dediğini mi söyleyeyim" diye sormuş. Kadın, "İmam Malik'in fetvasını bana söyle" demiş. Hoca, "ama bu nasıl olur diye" sorunca, kadın, "İmam Malik, Allah’ın hükmünü senden iyi bilir ve fetvasını ona göre verir" diye cevaplamış. Bu anlamda haddini bilen acuze bir kadın haddini bilmeyen hocaya en güzel dersi vermiş. Senin anladığındansa İmam Malik'in anladığını tercih ederim.

2. Risâle-i Nurlara eleştirel bakan bir kitap okumasını tavsiye ediyor. Bu da problemdir. Zira hasmından objektif olmasını bekleyemezsin. Kur'an meali okuduktan sonra Risale-i Nurları ona arz et dese daha tutarlı olurdu. Zira o eleştirileri yapanların eleştirilerine yapılan eleştiriler ve verilen cevaplar var. Bunları hiç zikretme gereği duymuyor. Çünkü yöneltilen her eleştiriye cevap verilmiş. Şayet sahip olduğu seviye ile reddiyelere verilen cevapları da okumasını tavsiye etse istediği çizgiye yüksek ihtimalle adamı getiremeyecek.

BEDİÜZZAMAN'I TANIMAK, RİSALELERİNİ ANLAMAK VE YARGIYA VARMAK İÇİN BAŞ VURULMASI GEREKEN YÖNTEM

Üstad Bediüzzaman'ı tanımak, Risalelerini anlamak ve hakkında bir yargıya varmak için baş vurulması gereken yöntemi da açıklayan Varol, açıklamasını şöyle sürdürdü:

1. Önce Üstadın Tarihçe-i Hayatı okunur. Yaşamı ve mücadelesi bir insan hakkında insanı aşağı yukarı bir yargıya ulaştırır.

2. Tavsiye edildiği sıralamaya bağlı kalınarak Sözler isimli eserinden başlayarak bütün külliyat bütüncül bir okumaya tabi tutulur. Parçacı okumalar, bağlamından koparılmış paragraflarla hüküm verilmez.

3. Bu okuma derinlemesine bir surette ikmal ettikten sonra üstada yöneltilen tenkitler okunur. Sonra bu tenkitlerden kendince haklı bulduklarına Risâle-i Nurlar üzerinde çalışmış şahsiyetlerin cevapları okunur. Bu cevaplar tatmin etmezse o halde şu hususta Üstad hata etmiştir denilebilir ya da teeddüben "üstad şöyle bir ifade kullanıyor. Bu ifadenin zahiri anladığım kadarıyla problemli. Tatmin edici bir cevapta bulamadım. Belki de ben anlamadım" denilebilir. Sadece Üstad'ın eserleri özelinde söylemiyorum. Ümmete mal olmuş tüm alimlerin eserleri incelenirken metod bu olmalıdır. Yoksa haddi aşmış oluruz. Bu metodu uygulamak için de belli bir dini mültesebatın gerektiği muhakkaktır. En iyisini Allah bilir.

Halis Bayancuk, Risale-i Nur okuyana 'tuzaklı' bir yol tavsiye ediyor