Bediüzzaman: Öyle olmazsa, insandaki mâneviyat ve âmâl kurur, hebaen gider

Bediüzzaman: Öyle olmazsa, insandaki mâneviyat ve âmâl kurur, hebaen gider

Fıtratta, ezcümle insanda fenn-i menâfiu’l-âzâ şehâdetiyle sâbit olan adem-i israf gösterir ki

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Nokta adlı eserinden bölümler.)

Üçüncü Menba: Akıl ve hikmet ve istikrâın şehâdetleriyle sabit olan hilkatteki adem-i abesiyet; hem Sâniin fıtratta, herşeyde en kısa yolu ve en yakın ciheti ve en hafif sûreti ve en güzel keyfiyeti ihtiyar ve intihab etmesiyle sâbit olan adem-i israf, saadet-i ebediyeye işaret eder. Zira adem-i sırf herşeyi abes eder. 

Fıtratta, ezcümle insanda fenn-i menâfiu’l-âzâ şehâdetiyle sâbit olan adem-i israf gösterir ki; insanda olan istidâdât-ı mâneviye ve âmâl ve efkâr ve müyûlât dahi israf edilmeyecektir. O meyl-i tekemmül, bir kemâlin vücudunu ve o meyl-i saadet, bir saadet-i ebediyeye namzed olduğunu kat’î olarak ilân eder. Öyle olmazsa, insanın mâhiyet-i hakikiyesini teşkil eden mâneviyat ve âmâl kurur, hebaen gider. 

Acaba kıymettar bir cevherin kılıfına o derece dikkat ve itina edilse ki, gubarın konulmasına da müsaade etmeyen sahibi, nasıl ve ne sûretle o cevher-i yegâneyi kırıp mahveder. Şu üç menbadaki üç şahidi tezkiye eden her birinin mevzuunun nev’indeki nizamına şâhid-i sâdık olan cemî-i fünunun istikrâ-i tâmmesidir. Ki o intizam-ı kâmili ihtilâlden halâs eden, meyl-i tekemmülü tatmin eden yalnız saadet-i ebediyedir.

Said Nursi