Bediüzzaman: Nübüvvet-i Ahmediyeyi içinde merkez gibi temaşa et!

Bediüzzaman: Nübüvvet-i Ahmediyeyi içinde merkez gibi temaşa et!

Yani, hâdis veya bir asıldan munfasıl veya bir maddeden mütevellid ilâh olamaz

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ŞUÂÂT RİSALESİ adlı eserinden bölümler.)

Ey kâri-i müteharri-i hakikat! Geniş bir fikir ile, müteyakkız bir nazar ile yedi şuââtı birden muhît bir daire veya müstedir bir sur gibi nazara al, Nübüvvet-i Ahmediyeyi içinde merkez gibi temaşa et! Ta ki bir taraftan hücum eden evhâmı, mütecâvib olan cevânib-i sâire defedebilsin. İşte şu hâlde Japonların suâli olan:

مَا الدَّلِيلُ الْوَاضِحُ عَلٰى وُجُودِ وَوَحْدَةِ اْلاِلٰهِ الَّذِى تَدْعُونَنَا اِلَيْهِ 1 'ye karşı cevâben derim. İşte:

Birinci Burhan: Muhammed aleyhissalâtü vesselâm.

İkincisi: İşte bütün kâinat zerratıyla:

تَاَمَّلْ سُطُورَ الْكَۤائِنَاتِ فَاِنَّهَا     مِنَ الْمَلاِ اْلاَعْلٰى اِلَيْكَ رَسَۤائِلُ 2

Kitab-ı âlemin evrakıdır eb'âd-ı nâmahdûd

Sutûr-u hâdisât-ı dehrdir âsâr-ı nâma'dûd.

Basılmış destgâh-ı levh-i mahfuz-u hakikatte

Mücessem lâfz-ı mânidârıdır âlemde her mevcûd.

Tahsin

وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰى اَنَّهُ وَاحِدٌ 3

Üçüncüsü:

لَوْ كَانَ فِيهِمَۤا اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتَا 4 tevhide kat'î bir burhan-ı neyyirdir.

İşte Sûre-i İhlâs, bütün envâ'-ı şirki reddeder. Ve yedi merâtib-i tevhidi kâinata ilân ediyor.

قُلْ هُوَ 5 ıtlâk ile taayyün, tevhid-i şuhûda işarettir.

اَىْ: لاَ مَشْهُودَ بِنَظَرِ الْحَقِيقَةِ اِلاَّ هُوَ 6

اَللهُ اَحَدٌ 7 Tevhid-i ulûhiyete tasrihdir.

اَىْ: لاَ مَعْبُودَ اِلاَّ هُوَ 8

اَللهُ الصَّمَدُ 9 Tevhid-i rububiyete remizdir.

اَىْ: لاَ خَالِقَ وَلاَ رَبَّ اِلاَّ هُوَ 10

ve tevhid-i ceberûta telvihdir.

لَمْ يَلِدْ 11 Tevhid-i celâle telmihdir. Şirkin envâını reddeder.

Yani: tağayyür veya tecezzî veya tenasül eden ilâh olamaz. Ukûl-u aşere, veya melâike, veya İsâ, veya Üzeyr'in velediyetini dava eden şirkleri reddeder.

وَلَمْ يُولَدْ 12 İsbat-ı Ezelîyet ile tevhiddir. Esbabperest, nücumperest, sanemperest, tabiatperestin şirkini reddeder. Yani, hâdis veya bir asıldan munfasıl veya bir maddeden mütevellid ilâh olamaz.

وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ 13 câmi bir tevhiddir. Yani, zâtında, sıfâtında ef'âlinde nazîri, şerîki, şebîhi yoktur.

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ 14

Şu sûrede yedi merâtib-i tevhidi tazammun eden altı cümle mütenâticedir. Her biri ötekinin burhanıdır.

Dipnot-1: Bizi, kendisine iman etmeye çağırdığınız "Allah'ın varlığına ve birliği"ne delâlet eden açık delil nedir?
Dipnot-2: Kâinatın satırlarını dikkatle mütalâa et. Zira onlar, Mele-i Âlâdan sana gönderilmiş mektuplardır.
Dipnot-3: Herşeyde Allah'ın birliğini gösteren bir delil vardır.
Dipnot-4: "Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi." Enbiyâ Sûresi, 21:22.
Dipnot-5: "De ki: O…" İhlâs Sûresi, 112:1.
Dipnot-6: Yani: Hakikat nazarıyla bakıldığında âlemde görünen herşey Ondandır ve ancak Ona delâlet eder.
Dipnot-7: "Allah birdir." İhlâs Sûresi: 112:1.
Dipnot-8: Yani: Aslâ Ondan başka mâbud yoktur.
Dipnot-9: 
"Allah Samed'dir; herşey Ona muhtaçtır, O ise hiçbirşeye muhtaç değildir." İhlâs Sûresi: 112:2.
Dipnot-10: Yani: Aslâ Ondan başka Hâlık ve Rab yoktur.
Dipnot-11: "O doğurmamıştır." İhlâs Sûresi, 112:3.
Dipnot-12: "O doğmamıştır." İhlâs Sûresi, 112:3.
Dipnot-13: "Ve hiçbirşey Onun dengi değildir." İhlâs Sûresi, 112:4.
Dipnot-14: "Onun hiçbir benzeri yoktur. O herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir." Şûrâ Sûresi, 42:11.