Bediüzzaman: Mürşid-i umumî olan vâiz ve hatipler muvazene-i Şeriatı bozmasınlar

Bediüzzaman: Mürşid-i umumî olan vâiz ve hatipler muvazene-i Şeriatı bozmasınlar

Terakkinin en müthiş düşmanı olan cehâlet ve zarûret ve ihtilâfa; seyf-ül mârifet ve sa'y-i insanî ve ittihad ile din namına ittihad edeceğiz

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 12

Dördüncü Madde:

Talebelik sanat-ı mütenevviasında taksîm-ül mesaî kaidesini medresede tatbik etmekle beraber, içtimaât ile münazara ve müdavele-i efkârdan feveran eden bir nevi efkâr-ı umumiyeyi üstad-ı mânevî ittihaz etmektir. Tâ ki talebelikte ukdet-ül hayatiye tenebbüh ve meylût-terakki faaliyete ve meylütteceddüd zuhûra başlasın.

Elhâsıl:

Nasıl ki, devlette efkâr-ı amme hâkimdir. Müftüsü de efkâr-ı umumiye-i ulemâ olmalı. Ve üstad ve muallimi de efkâr-ı âmme-i talebe olmalıdır. Tâ ki, meşrutiyet mütesaviyen ve mütenasiben cereyan etsin. Şeriatta icma-ı ümmet hüccet-i katî' olduğundan efkâr-ı âmmenin kıymet ve mevkiini gösterir.

Beşinci Madde:

Mürşid-i umumî olan vâiz ve hatipler hem âlim-i muhakkik olmalıdır, tâ bürhan ile ikna' eylesin. Zîra tasvir ve tezyin-i müddea, müteharri-i hakikata karşı faidesizdir. Ve hem de hakîm-i müdakkik olmalıdırlar, tâ ki bir şeyi terğib veya terhib ile, ondan daha mühim şeyi tenzil ve tahfîf edip muvazene-i Şeriatı bozmasınlar. Ve hem de belîğ-i hakîm olmalıdırlar. Tâ ki, mukteza-yı hâle mutabık ve ilcaât-ı zamana muvafık ve teşhis-i illete münasib söz söylesinler.

Altıncı Madde:

Osmanlılığın meyl-üt terakkisini faal etmektir. Şöyle ki: Bu devletin mâbihil-hayatı ve dini, Din-i İslâm olduğundan; her bir Osmanlı İ'lâ-yı şevket-i İslâmiyeye mükellef ve her bir mü'min İ'lâ-yı Kelimetullaha muvazzaftır. Ve bu zamanda i'lâ'nın en büyük sebebi maddeten terakki olduğundan; ve terakkinin en müthiş düşmanı olan cehâlet ve zarûret ve ihtilâfa; seyf-ül mârifet ve sa'y-i insanî ve ittihad ile din namına ittihad edeceğiz. Amma a'da-yı haricî, medenî olduklarından fikren galebe çalmak lâzımdır. O cihadı da berâhin-i Şeriata havale edeceğiz.