Bediüzzaman: Kur'an'ın harfinde de mucize var işte örümcek ve Firavun cesedi
Sûre-i Ankebût Mekke'de nazil olduğu için, Kureyş'in imana gelmeyen reisleri Peygambere (a.s.m.) suikast edeceklerini
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin EMİRDAĞ LAHİKASI-II adlı eserinden bölümler.)
Bismillahirrahmanirrahim
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 2
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَۤائِمًا 3
وَبِهِ نَسْتَعِينُ 4
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ bu günlerde Sûre-i Ankebût'ta,
مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللهِ اَوْلِيَۤاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتًا وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 5
âyetini okurken birden şiddetli bir vehim geldi ki: "En zaif hane örümceğin hanesidir. Allah'a şerik yapanlar faraza bilseler, yani imana gelmeyen Kureyş rüesâları eğer bilseler..." mânâsında olan bu âyetin belâğatine münasip bir vaziyet görülmedi.
Birden, aynı zamanda Zülfikar-ı Mu'cizât-ı Ahmediye'yi tashih için açtım. Birden şu satırlar nazarıma ilişti:
"Birinci hadise: Mânevî tevatür derecesinde bir şöhretle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekir-i Sıddîk ile küffarın tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gar-ı Hira'nın kapısında iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedâr gibi harika bir tarzda kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir.
"Hattâ rüesâ-yı Kureyş'ten, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın eliyle Gazve-i Bedir'de öldürülen Übeyy ibni Halef, mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: 'Mağaraya girelim.'
"O demiş: 'Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki, Muhammed (a.s.m.) tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir.' "
Birden, bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani لَوْ harflerinde bir mu'cize gördüm ki, benim vehmim yerine yüksek bir lem'a-i i'câz bildim. Şöyle ki:
Sûre-i Ankebût Mekke'de nazil olduğu için, Kureyş'in imana gelmeyen reisleri Peygambere (a.s.m.) suikast edeceklerini ve o suikastın içinde en zaif ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o şiddetli hücumlarına karşı mukabele edip galebe edecek. Yani örümceğin hanesi olan ağ en zaif bir perde iken, o kuvvetli reisleri mağlûp edeceğini göstermekle âyet diyor ki:
"En zaif bir hayvana mağlûp olacaklarını faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu suikasta teşebbüs etmeyeceklerdi."
İşte اَلْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ 6 âyetinde bir kelime ile bir mu'cize-i tarihiye gösterildiği gibi HAŞİYE Mekke'de nazil olan bu sûrenin de, bu لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 7 âyetinde görülen remzle Gar-ı Hira hadisesinde harika bir hıfz-ı İlâhî ve ihbar-ı gaybî neviden bir mu'cize-i Nebeviyeye işaretle bir lem'a-yı i'câz gösterip o sûreye "Ankebût" namı vermek ve onun ehemmiyetsiz ağına ehemmiyet vermek tam yerinde olup, bu âyete gelen şüphe ve evhamları esasıyla reddettiğini gördüm. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükrettim ki, Kur'ân'ın sûrelerinde ve âyetlerinde, hattâ cümlelerinde ve kelimelerinde de i'câz lem'aları olduğu gibi, harflerinde de vardır bildim.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Hasta kardeşiniz Said Nursî
Dipnot-1: Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
Dipnot-2: "Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin." İsrâ Sûresi, 17:44.
Dipnot-3: Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.
Dipnot-4: Ancak Onun yardımını isteriz.
Dipnot-5: "Allah'tan başka dostlar edinenlerin hali, kendisine ağ ören örümceğe benzer. Halbuki evlerin en çürüğü örümcek yuvasıdır—eğer bilmiş olsalardı." Ankebut Sûresi, 29:41.
Dipnot-6: "Bugün gark olan cesedine necat vereceğim." Yûnus Sûresi, 10:92.
Dipnot-7: "Eğer bilmiş olsalardı." Ankebut Sûresi, 29:41.
HAŞİYE: Mu'cizat-ı Kur'âniyede اَلْيَوْمَ نُنَجّ۪يكَ بِبَدَنِكَ âyetiyle, gark olan Firavuna der: "Bugün gark olan cesedine necat vereceğim" demesiyle, umum Firavunların tenasuh fikrine binaen cenazelerini mumyalamakla maziden alıp müstakbeldeki ensâl-i âtinin temâşâgâhına göndermek olan mevt-âlûd, ibretnüma bir düstur-u hayatiyelerini ifade etmekle beraber, şu asr-ı âhirde, o gark olan Firavunun aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi zamanın denizinden asırların mevcelerinin üstünde şu asır sahiline atılacağı mu'cizane bir işaret-i gaybiye ifade eder. HAŞİYENİN HAŞİYESİ Bu asırda ecnebîler aynı Firavunun cesedini bulmuşlar; müzehanelerine götürdükleri ceridelerle neşredilmiştir.)
