Bediüzzaman: Kim dememiş ki, 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu'

Bediüzzaman: Kim dememiş ki, 'Filân adam fenalık etti, belâsını buldu'

Madem ki dünyada filcümle bu lâzım, sırf tabiat-ı mâsiyet için terettüp ediyor

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin SÜNUHAT RİSALESİ adlı eserinden bölümler.)

وَاِنَّ الْفُجَّارَ لَفِى جَحِيمٍ 1 Âkıbet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor. Mâsiyetin ekseriya dünyada olan âkıbeti bir emâre-i hadsiyedir ki, cezasında bir ikab vardır. Çünkü herkes hususî bir tecrübeyle hadsen görüyor ki, hiçbir münasebet-i tabiiye olmadığı halde, mâsiyet bir netice-i seyyieye müncer olur.

Bu kadar kesret ve vüs'atle tesadüf olamaz.

Eğer şu umum muhtelif hususî tecrübeler nazara alınırsa, görünür ki, nokta-i iştirak yalnız tabiat-ı mâsiyettir ki, cezayı istilzam ediyor. Demek ceza, mâsiyetin lâzım-ı zâtîsidir.

Madem ki dünyada filcümle bu lâzım, sırf tabiat-ı mâsiyet için terettüp ediyor. Elbette, bu dârda terettüp etmeyen, başka dârda terettüp edecektir. Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki, "Filân adam fenalık etti, belâsını buldu."

Dipnot-1: "Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir." İnfitar Sûresi, 82:14.