Bediüzzaman: Kâinatın bütün eczaları, elli beş lisânla Zât-ı Ehad ve Samede şehadet eder

Bediüzzaman: Kâinatın bütün eczaları, elli beş lisânla Zât-ı Ehad ve Samede şehadet eder

Belki bütün san’atlar, bütün esmâsı kudsiyye ve cemile olan Cemîl-i Mutlak Zât-ı Zülcelâlin müteceddid san’atları

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Nur'un İlk Kapısı adlı eserinden bölümler.)

On Dördüncü Ders

ON İKİNCİ LEM’A

Cemâlli olan hayat nasıl bir burhan-ı ehadiyettir, celâlli olan memat dahi bir burhan-ı vâhidiyettir.

Evet, nasıl ki güneşe karşı parlayan büyük bir nehr-i cârinin kataratı ve yeryüzünün müteceddid şeffafatı güneşin misâlî ışığını göstermekle güneşe şehadet ediyorlar. Esbab-ı zahirîleriyle birlikte zevale gitmeleriyle ve gurub ve uful ve fena ve mevtleriyle beraber, arkalarında gelenlerin üstünde yine cilvelerinin devamı, tecellî-i ziyanın istimrarına kat’iyen şehadet ederler ki, o misâlî güneşcikler bir bâkî, âlî, dâimî müstemirrü’t-tecellî, tek bir güneşin cilveleridir. Zuhurlarıyla güneşin vücudunu, guruplarıyla güneşin beka ve devamını gösteriyorlar. Öyle de, şu mevcudat-ı seyyâle, vücutlarıyla, Vâcibü’l-Vücudun vücub-u vücuduna şehadet ettikleri gibi; zevalleriyle ezeliyetine, sermediyetine ve ehadiyetine şehadet ederler.

Zira, gece ve gündüzün, kış ve yazın, asırlar ve devirlerin değişmesiyle gurub ve uful ile teceddüd eden masnuat-ı cemile ve mevcudat-ı lâtife âlî, sermedî, daimü’t-tecellî bir cemâl-i mücerredin vücudunu ve bekásını ve vahdetini gösteriyorlar. Hem, müsebbabatıyla beraber zeval bulan esbab-ı süfliyenin hiçliğini gösteriyorlar. Belki bütün san’atlar, bütün esmâsı kudsiyye ve cemile olan Cemîl-i Mutlak Zât-ı Zülcelâlin müteceddid san’atları, mütehavvil nakışları, müteharrik aynaları, müteakip sikkeleri, mütebeddil hâtemleri olduklarını gösteriyorlar.

ON ÜÇÜNCÜ LEM’A

Evet, herşey, zerrattan ta seyyarata, ta şumusa kadar, acz-i zâtîsiyle, Hâlıkın vücub-u vücuduna şehadet ettiği gibi; o acz-i mutlakla beraber nizam-ı umumîde hayret verici vezaifi deruhte etmeleri, o Vacibü’l-Vücudun vahdetine şehadet eder.

Hem bununla beraber, kâinatın bütün eczaları, her bir cüz elli beş lisânla Zât-ı Ehad ve Samede şehadet eder. Kur’ân-ı Hakîmden fehmettiğim o elsineleri icmalen Katre namında bir Risale-i Arabîde beyan etmişim. İstersen ona müracaat et.

Meselâ, nasıl ki kusursuz bir kasrın mükemmel nukuş ve tezyinatı, arkalarındaki ef’âlin mükemmeliyetini gösterir. O ef’âlin mükemmeliyeti, fâilin esmâsının mükemmeliyetini gösterir. Esmânın mükemmeliyeti, sıfâtın mükemmeliyetini gösterir. Sıfâtın mükemmeliyeti, müsemmânın şuûn-u zâtiyesinin mükemmeliyetini gösterir. Şuûnun mükemmeliyeti, o nakkaşın zâtının mükemmeliyetini gösterir.

Aynen öyle de, şu kusursuz, fütursuz âsâr-ı meşhudedeki kemâl, bilmüşahede Müessirin kemâl-i ef’âline delâlet eder. Kemâl-i ef’âl ise, bilbedahe fâilin kemâl-i esmâsına; kemâl-i esmâ ise, bizzarure müsemmânın, kemâl-i sıfâtına; kemâl-i sıfât ise, bilyakîn Mevsufun kemâl-i şuûnuna; kemâl-i şuûn ise, bihakkılyakîn Zîşuûnun kemâl-i zâtına delâlet eder. Âmenna ve saddaknâ.

Said Nursi