Bediüzzaman, İslamsız bir milliyete karşı
Üstad, menfi milliyetçiliği zararlı, uğursuz, kötü, başkasını yutmakla beslenen, düşmanlıkla devam eden, kavgaya, keşmeşkeşe sebep olan bir milliyetçilik türü olarak görüyor
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından Diyarbakır'da tertip edilen, 10. Alimler Buluşması'nda konuşan Araştırmacı-Yazar Muhammed Şakir, "Müsbet ve Menfi Milliyetçilikten Hareketle Menfi Milliyetçiliğin Kürt Halkı Üzerindeki Olumsuz Etkileri ve Yapmış Olduğu Tahribatlar" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Bediüzzaman Said Nursi'nin milliyetçiliğe bakışına dikkat çeken Şakir, şöyle konuştu:
"Üstad Bediüzzaman, kendi döneminde milliyetçiliğin ne olduğu ile ilgili bir tasnife gitmiştir. Birincisi müsbet diyor. Diğeri de menfi diyor. Şimdi müsbet milliyetçiliğe gelince, Bediüzzaman'ın ifadesi şudur: 'Müsbet milliyet, menfi milliyete inkılap etmezse, yani ırkçılığa kaymazsa, İslamiyet'le mezc olsa, İslamiyet'in ruhuyla içli dışlı olsa, rengini, kokusunu, tadını alsa, İslami olsa ve şeair-i İslamiye'ye, İslami değerlere hizmetkar olsa, eğer müsbet milliyet dediğimiz hadise bu üç meseleyi yerine getiriyorsa, burada bir manevi rabıta-i uhuvvet olur. Dolayısıyla uhuvveti teyit eder.'
Bu böyle ama asıl tanım şudur Üstad Bediüzzaman'ın: 'Müsbet milliyet başkasına saldırmamak, yani başkasını yok saymamak, başkasının dilini yasaklamamak, başkasını yeri ve yurdundan etmemek, bu uğurda başkalarını katliamlara, kıyımlara uğratmamak. Dolayısıyla başkasına saldırmamak, yalnız kendi milletini sevmek ki bu fitri bir durumdur ve menfaatini temin etmek. Yani milletinin hizmetinde olmak, milletinin meşru medeniyet seviyesine gelmesi için mücadele etmek, hizmet etmek, İslam'a, Allah'a yakınlaştırması için çabalar içerisinde olmak. Bunun meşru olduğunu söylüyor ve bir tür şefkat olduğunu vurguluyor.
"Ama bununla beraber Üstad bir istisna koyuyor ve diyor ki 'İslam rabıtası daha kuvvetli, daha ulvidir.' İslam rabıtasını bu ikisinin önüne alıyor Bediüzzaman. Dolayısıyla müsbet milliyetçilik, içtimai hayattan doğan, karşılıklı yardımlaşmaya, dayanışmaya ve faydalı kuvvete sebep olan İslam kardeşliğini, uhuvvet-i İslamiye'yi kuvvetlendiren bir vasıta ve bir değerdir. Aynı zamanda fıtridir.
Menfi milliyetçilik konusuna gelince, Üstad net olarak şunu söylüyor: 'Ben menfi milliyetçiliğe karşıyım. Çünkü o asabiyet-i cahiliye kokuyor. Ve İslamiyet rabıtasını zayıflatıyor.' diyor. O rabıta zayıfladığı zaman ne olur? O rabıta zayıfladığı vakit 300 milyon İslam uhuvveti yerine o gün 300 milyon, bugün 2 milyara yakın Müslümandan bahsediyoruz. İşte bu 2 milyar İslam uhuvveti yerine yalnız 1 milyon, yine o günkü nüfusa göre söylüyor. Bilemediniz 50, 60, 70, 80 milyon olsun. Kavmiyet rabıtası bunun yerine geçiyor ki, bu da adavete ve çatışmalara sebebiyet veriyor.
"Bediüzzaman, Lem'alar isimli eserinde de şunu söylüyor: 'Ey mümin kardeş diyor. Bil ki senin en kıymettar malın imanındır. En muhterem ünvanın müminliğindir. Öyleyse birinci vazife imanını muhafaza etmektir. Ve en büyük namın olan mümin ismini bozmamaktır. Mümin özelliğine sadık kalmaktır.'
'Evet, iman bağıyla bağlanan kardeşlik bütün dünyevi bağlardan üstündür. Unsuriyet yani ırkçılık, kabile, vatan, milliyet gibi rabıtalar, bu bağlar, bu rabıtanın yanında yani iman bağının yanında pek zayıf kalır. Çünkü iman rabıtası ebedidir. Kabile ve milliyet rabıtası ise fanidir.' Böyle diyor Bediüzzaman.
Dolayısıyla Üstad, menfi milliyetçiliği zararlı, uğursuz, kötü, başkasını yutmakla beslenen, düşmanlıkla devam eden, kavgaya, keşmeşkeşe sebep olan bir milliyetçilik türü olarak görüyor. Bu da üstün ırk fikrine dayanıyor. Ben daha üstünüm, diğerleri hizmetkarım olacaklardır. Bugün yahudilik fikri neyse, üstün ırk durumu neyse maalesef milliyetçiliğin merkezine bu oturmuş oluyor ve öne çıkmıştır şu an. Maalesef bu var ve biz de bunu yaşıyoruz."
İlkha

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.