Bediüzzaman ile Mevlana’dan özür ve helallik dilemeli

Bediüzzaman ile Mevlana’dan özür ve helallik dilemeli

Karabaşoğlu, Bediüzzaman ve Mevlana Hazretlerine hakaret eden Mustafa İslamoğlu için, “ilmin namusu çiğnenmiştir" ifadesini kullandı

Risale Haber-Haber Merkezi
 
Yazar Metin Karabaşoğlu, Bediüzzaman ve Mevlana Hazretlerine hakaret eden Mustafa İslamoğlu için, “ilmin namusu çiğnenmiştir. Bediüzzaman, Mevlana ve Nur Talebelerinden özür ve helallik dilemelidir” ifadelerini kullandı.
 
Moral FM’de Fethi Çağıl’ın hazırlayıp sunduğu özel yayına katılan Karabaşoğlu, İslamoğlu’nun sözlerinin ‘İftira ve hakaret’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
 
En başta şunu ifade etmeliyim ki İslamoğlu’nun açıklamaları akıl ile izah edilecek bir boyutta değil. 
1- Bediüzzaman ve Nur Talebeleri hakkında söylenen söyler akıl alır gibi değil.
2- Gerekçelendirme biçimi akıl alır gibi değil.
 
Bu açıklamaları hem İslami çerçevede hem mantık ölçüleri içerisinde bir yere koymak mümkün değil. Bir insan ancak kendisine bu kadar zarar verebilir. İslamoğlu, burada Bediüzzaman’a mı, Mevlana’ya mı, Nur Talebelerine mi zarar veriyor? Yoksa kendisine mi zarar veriyor? Bu açıklamalar, İslami çerçevede izahının mümkün olması, hem akla ve mantığa uygun olmaması, kullanılan üslup ve seviye olarak vasat olması… 
 
Bediüzzaman ve Mevlana için bu üslupta bir konuşmayı herhangi bir insan bir mahalle kahvesinde yapmaz! 
 
Bediüzzaman, lakabıyla haşa Allah’ın Bedi ismine kendine ortak ettiği, Mevlana ismiyle haşa kendini Mevla ismine ortak ettiği anlamı çıkıyor. Şimdi mecaz denilen bir şey var. Anlam mertebeleri denilen bir şey var. Bu isimlerden böyle bir şey çıkarmak şöyle ifade edeyim: Mecazdan anlamayan, anlam mertebelerinden anlamayan, ilimden nasibi olmayan kaba bir bedevi bile Allah’ın dinine hizmetle, tevhid noktasında hassasiyetle temayüz etmiş isimler hakkında bu yorumları yapmaz!
 
Mustafa İslamoğlu bu ifadelerle kendine kötülük etmiştir. Risale-i Nur kendisine dokunulmaz, eleştirilmez bir noktada değil. Bediüzzzaman ‘Kendisini hatasız zannetmek hatadır’ diyen bir şahsiyet.  Bediüzzaman eserlerinde ve mektuplarında ifade ettiği gibi kendisini beğenmeyen ve övülmesini istemeyen bir şahsiyet. 
 
Hatta Münazarat eserinde, “Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima sûret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz” diyor. 
 
Burada sorgusuz sualsiz alın ve eleştirmeyin noktasında değiliz. Böyle bir bakış açısı varsa doğru bulmadığımı ifade edeyim.
 
Lakin Mustafa İslamoğlu Çay TV’deki konuşmalarıyla eleştirel konuşmuş değildir. Bediüzzaman ve Nur Talebelerine iftara ve hakaret etmiştir. Burada ilmin namusu çiğnenmiştir ve Bediüzzaman, Mevlana ve Nur Talebelerinden özür ve helallik dilemelidir.
 
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
17 Yorum