Bediüzzaman: İcrâ-yı adalet, din namına olmalı, ta akıl ve kalb ve ruh müteessir olsunlar

Bediüzzaman: İcrâ-yı adalet, din namına olmalı, ta akıl ve kalb ve ruh müteessir olsunlar

Arzu-yu mâsiyet, vicdandaki imanın sadasını susturmakla inkişaf edebilir

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin HUTBE-İ ŞÂMİYE adlı eserinden bölümler.)

Bismillahirrahmanirrahim

Bizde biri fasık olsa, galiben ahlâksız ve vicdansız olur. Zira arzu-yu mâsiyet, vicdandaki imanın sadasını susturmakla inkişaf edebilir. Demek vicdanını ve mâneviyatını sarsmadan, istihfaf etmeden tam ihtiyar ile şerri işlemez.

Onun için, İslâmiyet, fâsıkı hain bilir, şehadetini reddeder. Mürtedi zehir bilir, idam eder. Hıristiyan bir zimmîyi ve kâfir muahidi ibka eder. Hanefî mezhebi zimmînin şehadetini kabul eder.

İcrâ-yı adalet, din namına olmalı, ta akıl ve kalb ve ruh müteessir olsunlar, imtisal etsinler. Yoksa yalnız vehim müteessir olur. Yalnız hükûmetin cezasından korkar—eğer tahakkuk etse. Nâsın itabından çekinir—eğer tebeyyün etse.