Bediüzzaman: Dinin cahil dostlarının dine hıyanet etmesi

Bediüzzaman: Dinin cahil dostlarının dine hıyanet etmesi

Ey vükelâ-i ümmet, şeriat namıyla meydana çıksanız, icma-ı ümmetin bir küçük dili olacaksınız.

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 6

Kürd Teavün ve terakki Gazetesi, 13 Kânun-ı evvel 1324 / 06 Aralık 1908 Sayı: 4. Nüshası Sayfa 29-30

BEDİÜZZAMAN MOLLA SAİD-İ KÜRDÎ'NİN MEBUSANA HİTABI

Birincisi: Şeriat-ı garranın adem-i müraat-ı ahkâmından ve bazı hakaik-ı şer'iyeyi başka ünvanla gösterdiğinden, avamı tenfir ile itaat-ı vicdaniyelerini sarsmaktır. Devr-i inhitatımızdan beri güya fevka'ş-şeriat bazı nizamatı neşr etmek (şeriattan izin almadan) tedennimizin en büyük sebebidir.

İkincisi: Bazı müdahinlerin keyfemayeşa sû-i tefsir etmek, hâşâ, İslâmiyeti istibdada müsait ve medeniyete mani gibi göstermektir.

Üçüncüsü: Zahirperest dinin cahil dostları, taassubat-ı nâbemahal ile bazı teşbihatı hakikat olarak telâkki ve telkin ederek ve bunu iyilik belleyip dine hıyanet etmesidir.

Dördüncüsü: Müşkilü't-tahsil mehasin-i medeniyeti terk ile çocuk gibi heva ve hevese muvafık zünub-u mesavi-i medeniyeti tutî gibi taklit etmeleridir.

Ey vükelâ-i ümmet, şeriat namıyla meydana çıksanız, icma-ı ümmetin bir küçük dili olacaksınız. Hem de şeriat-ı garranın nidasıyla bütün ezhanı manyetizmalandıracak ruhen ve vicdanen evamiriniz telâkki olunacaktır. Siz ehl-i teşrih değilsiniz; ehl-i tercih ü tatbik-i ahkâm-ı ilcaat-ı zamane olacaksınız. Ve böyle esaslarda az bir ihmal ve inhiraf, kesr-i adedî gibi füruatta bir yekûn-u azim-i seyyiat teşkil edecektir. Şimdi tam görünmese, müstakbel tarlasında ebucehilkarpuzu gibi mazarrat ile sünbüllenecektir. Ehven-i şerri ihtiyar, adalet-i izafiyedir. Ücaletü'r-rakib gibi yapılmasın, ta adalet-i hakikiyeye istidat peyda olsun.

Ey mebuslar, iyi muvazene ediniz, tâ ki حَفَظْتُمْ شَيْئًا وَ غَابَتْ عَنْكُمْ اَشْيَٓاءُ beyti size handezen-i istihfaf olmasın. Elhasıl, adalet ne ünvanla olsa, adalettir. Lâkin ihtilâf-ı ünvanın büyük bir tesiri var. Hatta mantıkta: "Bir şey-i vahid bir ünvanla zaruri olduğu halde, başka ünvanda nazarîdir." Ve salât, ibadet ünvanıyla -kıbleye müteveccih olduğu halde- sahih ve karindir; ve lu'b ünvanıyla veyahut kıbleye teveccüh olunmasa bâtıl ve haramdır; namaz, sureten o namazdır.

Binaenaleyh, meşrutiyet ve kanun-u esasî denilen adalet ve meşveret, bu ünvan ile beraber o ünvan-ı muhteşem ve müessir ve adalet-i mahzayı mutazammın ve nokta-i istidadımızı temin eden ve meşrutiyeti bir esas-ı metine isnad ettiren ve evham ve şükûk sahibini varta-i hayretten kurtaran ve istikbal ve ahiretimizi tekeffül eden ve menafi-i umumî olan hukukullahı izinsiz tasarrufundan sizi tahlis eden ve hayat-ı milliyemizi muhafaza eden ve umum ezhanı manyetizmalandıran ve ecanibe karşı kemalimizi ve metanetimizi ve mevcudiyetimizi gösteren ve sizi muaheze-i dünyevî ve uhrevîden kurtaran ve maksad ve neticede ittihad-ı umumiyi tesis eden ve o ittihadın ruhu olan efkâr-ı umumiyeyi tevlid eden ve çürük mesavi-i medeniyeti hudud-u hürriyet ve medeniyetimize girmekten yasak eden ve bizi Avrupa dilenciliğinden kurtaran ve geri kaldığımız uzun mesafe-i terakkiden sırr-ı i'caza binaen zaman-ı kasirde tayyettiren ve Turan ve Ariyanı ve Sami tevhid ederek, zamanıyla bize bir büyük kıymet veren ve şahs-ı manevî-i hükûmeti müslüman gösteren ve kanun-u esasinin ruhu ve On Birinci Madde'yi muhafaza eden ve Avrupa'nın eski zann-ı fasidlerini tekzib eden ve Muhammed-i hatem-i enbiya ve Şeriatın ebedi olduğunu tasdik ettiren ve muharrib-i medeniyet olan dinsizliğe karşı sed çeken, tebayün-ü efkâr ve zalâm-ı teşettüt-ü ârâyı, safa-i nuranisiyle ortadan kaldıran ve umum ulema ve vaizleri ittihad-ı saadet-i millete ve icraat-ı hükûmet-i meşrutaya hâdim eden ve adalet-i mahz ve merhametli olduğundan, anâsır-ı gayr-ı müslimeyi daha ziyade telif ve rabteden -evet, evet daha ziyade rabteden; zira onların itminanı nokta-i diyanete istinad ettirmekledir.- ve en cebin ve âmî bir adamı en cesur ve has adam gibi hiss-i hakiki-i terakki ve fedakârlık ve hubb-u vatanla mütehassis eden ve hadim-i medeniyet olan sefahet ve israfat ve havaic-i gayr-i zaruriyeden bizi halâs eyleyen ve muhafaza-i ahiretle beraber imar-ı dünya etmekle sa'ye neşat veren ve hayat-ı medeniyet olan ahlâk-ı hasene ve hissiyat-ı ulviyenin düsturlarını ders veren ve her birinizi elli bin kişinin takaza-i hakkından tebrie eden ve sizi icma-ı ümmete küçük bir misal-i meşru gösteren ve sırr-ı niyete binaen âmâlinizi ibadet gibi telakki ettiren ve üç yüz milyonun hayat-ı maneviyesine kasd-ı cinayetten sizi tahlis eden ol şeriat-ı garra ünvanıyla gösterseniz, bu kadar fevaidi tahsil ile beraber acaba ne gibi şeyi kaybedeceksiniz.