Bediüzzaman: Dahili asayişe ilişmek, yüzde on cani yüzünden doksan masuma zulüm ve zarar vermektir
Herkesten evvel misafir bulunduğu Isparta vilayetinin hükümetine ve Demokratına düşmektedir
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin EMİRDAĞ LAHİKASI-II adlı eserinden bölümler.)
Bismillahirrahmanirrahim
Acip Bir Hadise
Üstadımız Said Nursi’de bilhassa son zamanarda bir hal vaki olmuş ki. Katiyen kimse ile konuşmuyor. Hatta Biz hizmetçileri ile dahi iki dakikadan fazla konuşsa bir hararet başlıyor. Bu acip haletin sukunet bulması için, ara sıra bazı günler tebdil-i hava niyetiyle kırlara çıkıyor. Hiçbir kalabalık yere gidemiyor. Hatta camiye de gidemiyor. Odasından çıktığı vakit, hemen hususi otomobiline bir veya iki hizmetçisiyle biniyor. Bazan da haftada bir veya iki defa kira ile tuttuğu Eğridir’deki evine gidiyor. Birkaç saat kaldıktan sonra yine Isparta'daki ikametgahına dönüyor.
Bugün de yine Eğridir'e gitmişti. Tam evinin önünde birisi rast geldi ve bize hitaben "Derhal Isparta'ya dönmenizi emrediyorum" dedi. Biz önce kim olduğunu bilemedik. Sonra anladık ki, Eğridir’e birkaç gün evvel Van vilayetinin bir kazasından gelen yeni kaymakam imiş. Biz, "Hangi kanun veya hangi talimat nizamnameye istinaden arabamızın önüne geçip şehre girmeyi men ediyorsunuz?" diye bu keyfi ve kanunsuz harekete mukavemet edeceğimiz anda, Üstadımız Said Nursi bizi bundan men etti. Hem de Said Nursi’ye sarsılmaz bağlılık ve büyük bir hürmetleri olan şehirli ve köylü ahalinin hususan pazar münasebetiyle bugün kalabalık olmasıyla, kanun hilafına hareket ettirilen bir kimsenin yüzünden çıkacak herhangi bir hadiseyi önlemek için geriye dönülmüştür.
Şöyle kanaatimiz geldi ki: Üstadımız Said Nursi siyasete katiyen karışmadığı ve insanlarla görüşmediği halde, Risale- Nur’un Anadolu ve Şark vilayetlerinde ve hatta alem-i İslamda fevkalade hüsn-ü kabul görmesi ve Ankara’da hükümetin müsaade teyidiyle büyük mecmuaların resmen tab’ edilmesi ve bütün mahkemelerinden beraat kazanması sebebiyle, Risale-i Nur’la alakadar olan çok büyük bir kütle Demokrat lehinde olarak hareket ettiklerinden ve bilhassa bu vaziyet şark vilayetlerinde pek zahir müşahede edildiğinden, Nur Talebeleriyle hükümetin mabeynini bozmak için bazı zındıklar ve eski parti taraftarlarının planıyla bu yeni kaymakamı, asayiş ve din aleyhinde olan, böyle muameleye vesile yapmışlar.
Üstadımız en cebbar firavunlara karşı izzet-i İslamiyeyi muhafaza edip baş eğmediği ve hatta esareti vaktinde Rus’un başkumandanına kıyam etmeyerek ve idamı kabul edecek derecede bir izzet-i diniyeyi taşıdığı halde, bu mübarek vatanda asayişe zarar gelmemek için, en küçük bir jandarmanın dahi hürmetsiz ve ismetsiz muamelesine ses çıkarmıyor, sabırla karşılıyor. Sebebi de Kur’an’ın bir kanun-u esasisi olan sırrıyla, "Bir adamın cinayetiyle başkası mesul olamaz-kardeşi de olsa."
Said Nursi Risale-i Nur'u okuyanlara, hususan bütün vilayat-ı şarkiyedekilere Nur dersleriyle demiş ki: "Dahili asayişe ilişmek, yüzde on cani yüzünden doksan masuma zulüm ve zarar vermektir. Onun için, Risale-i Nur okuyanlara ilişmek değil, muhafaza etsinler." İşte bu sır için siyasete ilişmiyor. Asayişi bütün kuvvetiyle muhafazaya çalışıyor. Yine bugün de, bu müessif hadiseden dolayı kaymakama hiddet etmemiş, bilakis selam göndererek hakkını helal ettiğini bildirmiştir. Asayiş lehinde izzetini ve milletin ahireti için dünyasını ve hatta lüzum olsa ahiretini feda eden böyle bir İslam kahramanı muhterem bir ihtiyar misafirin hukukunu müdafaa kadirşinaslığı, herkesten evvel misafir bulunduğu Isparta vilayetinin hükümetine ve Demokratına düşmektedir.
15.4.1957
Demokrat Nur Talebeleri namına
Rüştü Çakın, Mehmet Süzer, Mehmet Babacan,
Tahiri Mutlu, Ziver Gündüzalp
Düşüncelerinin halisane olduğunu ben de bilmekteyim.
Demokrat Milletvekili
Kemal Demiralay
