Bediüzzaman, Ahmed Hânî Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur

Bediüzzaman, Ahmed Hânî Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

O zamanki hayatına kısa bir bakış

Evvelâ: Hükema-yı İşrâkıyyunun mesleklerine sülûk ederek, zühd ve riyazete başladı. Hükema-yı İşrakıyyun, tedric kanunu mucibince vücudlarını riyazete alıştırmışlardı. O ise, tedrice riayet etmeyerek, birden bire riyazete daldı. Gün geçtikçe, vücudu tahammül etmeyerek zaif düşmeye başladı. Üç günde bir parça ekmekle idare ediyordu. Ulema-yı İşrâkıyyunun "riyazetin küşâyiş-i fikre hizmet ettiği" nazariyesi üzerine, onlar gibi yapacağım diye çalışıyordu.

Saniyen: İmam-ı Gazâlî Hazretlerinin İhyau'l-Ulûm'unda tasavvuf nokta-i nazarında دَعْ مَا يُرِيبُكَ اِلٰى مَا لاَ يُرِيبُكَ 1 kaidesine ittibaen, ekmeği bile bir zaman terk edip, ot ile idareye koyuldu.

Salisen: Nadir konuşuyordu. Kürtlerin edip dâhilerinden Molla Ahmed Hânî Hazretlerinin, gündüzleyin bile havf ile girilen kubbe-i saadetine kapanır, bazan geceleyin de orada kalırdı. Bundan dolayı ahali, Bediüzzaman'a "Ahmed Hânî Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur" diyordu. Bu hali, müşarün ileyhin kerametine hamlederlerdi.

O vakitlerde kendisi on üç, on dört yaşlarında idi. Sonra, ulemadan mümtaz simalarla mülâkat etmeye karar verdi ve Bağdat'a ziyaret kastıyla hocasından izin istedi. Derviş kıyafetine girdi. Yolları takip etmeden dağlarda, ormanlarda gece dolaşarak Bağdat'a gitmek niyetinde iken Bitlis'e geldi. Bitlis'te Şeyh Mehmed Emin Efendi Hazretlerinin yanına giderek, iki gün kadar dersinde bulundu. Şeyh Mehmet Emin Efendi, kendisine kisve-i ilmiyeye girmesini teklif etti. Molla Said cevaben,

"Ben henüz sinn-i bülûğa vâsıl olmadığımdan, muhterem bir müderris kıyafetini kendime yakıştıramıyorum. Ve ben bir çocuk iken nasıl hoca olabilirim?" diyerek teklifini kabul etmemiştir.

Bundan sonra, Şirvan'daki biraderinin yanına gitti. Orada büyük kardeşiyle ilk görüşmede aralarında şöylece kısa bir muhavere cereyan etti.

Molla Abdullah: "Sizden sonra ben Şerh-i Şemsî kitabını bitirdim, siz ne okuyorsunuz?"

Bediüzzaman: "Ben seksen kitap okudum."

Molla Abdullah: "Ne demek?"

Bediüzzaman: "İkmâl-i nüsah ettim ve sıranıza dahil olmayan birçok kitapları da okudum."

Molla Abdullah: "Öyleyse seni imtihan edeyim."

Bediüzzaman: "Hazırım, ne sorarsanız sorunuz."

Molla Abdullah, biraderini imtihan eder. Kifayet-i ilmiyesini takdir ile, sekiz ay evvel talebesi bulunan Molla Said'i kendisine üstad kabul etti ve talebelerinden gizli olarak küçük biraderinden ders almaya başladı. Ve bittabi, daha evvel okuttuğu kardeşini kendisine üstad yaptığını sezdirmiyordu. Nihayet talebeler, Molla Abdullah'ın Molla Said nezdinde ders okuduğunu kapıdan, anahtar deliğinden gizlice görünce taaccüp ederek sormuşlarsa da, Molla Abdullah cevaben,

"Nazar değmemek için, ben ona ders veriyorum" demiş ve talebelerini aldatmıştı.

Dipnot-1: "Sana şüphe veren şeyleri, sana şüphe vermeyinceye kadar terket."Buharî, Büyû': 3; Tirmizî, Kıyâme: 60; Müsned, 3:152; el-Münâvî, Fezü'l-Kadîr, 3:528-529, Hadis no: 4211-4214.