Risale Haber-Haber Merkezi

Araştırmacı-yazar Müfid Yüksel, Kürtlerin ümmet ile yollarını ayırmaya, İslam'dan kovmaya yönelik çaba ve tutumların günümüzde ciddi boyutlar kazandığını söyledi.

Bir yandan, Kürtler içindeki seküler/din karşıtı ulusalcı çevrelerin, PKK ve uzantılarının, Kürtleri Müslümanlıktan, ümmetten koparmaya yönelik çabaları yoğunluk kazanırken, diğer yandan bir kısım çevrelerin ötekileştirme ameliyesiyle Kürtleri hazmetmeyip, neredeyse İslam dininden, Müslümanlıktan kesinlikle kovmaya yönelik bilinçli/bilinçsiz kahredici tutumların artış kaydettiğine dikkat çeken Yüksel, Yeni Şafak'taki yazısında "Her iki tutumun birbirini beslemesiyle süreç hızlı bir ivme kazanmaktadır" dedi.

İslami kimliğe sahip bir Kürt olduğunu hatırlatan Yüksel, "Kürt sorunu ile ilgilenirken ve bu konuda Kürtleri İslam'dan koparmaya ahdetmiş katı-seküler örgütlenmelerle canhıraş bir mücadele içindeyken, sırf Kürt olduğum için, son yıllardaki kadar bunaltıldığımı söyleyemem. Etnik/seküler ulusalcılığa kaymış, İslam dünyasının sorunlarına duyarsız hale gelmiş bir kısım din karşıtı Kürt gruplarından bu konuda benzeri tutum ve çok ağır hakaretlerle karşılaştığım gibi; Kürtler dışındaki bir kısım sözde İslami görünen bazı muhafazakar çevrelerden gelen, bu konularda “Sen Kürtsün!, Kürtçü, bölücüsün” tarzında, tamamen dışlayıcı bir tutumu kabus gibi üzerimize çöküyor. Bizi adeta arkadan vuruyor. Elbette ki, bu tutum sadece şahsımla sınırlı değil.. Bu anlayış, toplumlar arasında ruhi ve zihinsel kopuşun/kırılmanın, duvar çekmenin göstergesi olarak neredeyse genel bir tutum haline gelmiş durumda" şeklinde yazdı.

Kürtlerin ümmet sınırları dışına atılma çabalarının ümmet içine tahrip kalıbı atmaya eşdeğer bulunduğunu ifade eden Yüksel, bir taraftan, Kürtler içerisinde kök salmaya çalışan din karşıtı, etnik/seküler ulusalcı örgütlenme ve hareketlerden şikayet edilirken; diğer yandan başta İslami kimliğe ve ümmeti gözeten hassasiyetlere sahip Kürtlere yönelik dışlama/ötekileştirilme, linç etme ameliyesinin bir ikiyüzlülük örneği olduğunu söyledi.

Tarihte bir kısım Müslüman kavimlerin küstürülmesinin, itilmesinin İslam alemi ve ümmet için pahalıya mal olduğunu vurgulayan Yüksel, Arnavutları örnek gösterdi.

“Kürdistan“ adının tarihi ve coğrafi bir ad olup, bu adın kullanılmasını hemen ulus-devlet talebi olarak yorumlamanın saptırmak olduğunu açıklayan Yüksel, "Kürdistan” adlandırmasını tarihi ve coğrafi bir bölge için kullandığımızı, kullanacağımızı ulus-devleti kastetmediğimizi bizi tanıyan/okuyan herkes bilir. Üstelik ulus-devlet vakıası, 200 yıllık bir geçmişe sahip olup ötesine gitmez. Kürdistan, Arabistan, Türkistan gibi coğrafi adlandırmalar bin yılı aşkındır var. Bu adlandırma Kaşgar'lı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk adlı ünlü eserindeki ibtidai harita da dahi yer almıştır" dedi.

Yazının tamamı için tıklayınız