Batı İslamı Risale-i Nurla anlıyor

Batı İslamı Risale-i Nurla anlıyor

Rotterdam İslâm Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Özcan Hıdır'la yapılan röportaj

Faruk Çakır’ın röportajı:


Müslümanlar arasında işbirliği noktasında sıkıntılar olduğundan bahsettiniz. Aynı zamanda Avrupa’ya göç eden Müslümanların İslâmı doğru şekilde temsil edememe problemi de yaşanıyor her halde. Malûm; Bediüzzaman “Avrupa İslâma hamiledir” diyor. Bir yandan da bu problemlerimiz var. Bu pencereden baktığınızda gelecek günler için neler söylemek istersiniz?


Önemli bir noktaya daha temas ettiniz. Benim bu konuda yayına hazırladığım ve halen baskı aşamasında olan bir kitabım var. Önce Almanca olarak yayımlanacak olan bu kitabın ismi, “Avrupa’daki Müslümanlar İçin İslâm El Kitabı.” Orada bu noktalara işaret etmeye çalıştık.



Tabiatıyla sorunuz hem İslâmın tebliğini hem de temsilini içeriyor. Tebliğ dediğimiz olgu, esasında ilim alt yapısına dayanması gereken bir faaliyettir. Bilmeyen insan tebliğ yapamaz. Burada bir önemli nokta da, bildiğinizi nasıl anlatacağınız konusudur. Gayet tabi burada üslup ve dil çok önemli hale geliyor. Özellikle Batı ülkelerinde bu çok daha önem kazanıyor. Bu bakımdan Müslümanların oralara yönelik tebliğ stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri lâzım. Bunun bir diğer ayağı da “temsil” dediğimiz olgudur ki, bu da “amel” karşılık gelir. Bileceksiniz ki tebliğ edebilesiniz. Ve ayrıca tebliğ ettiğinizi de bütün hücrelerinizle hayatınıza yansıtacaksınız. Zira bu durumda siz, Batı’daki insanlara karşı İslâmı temsil ediyorsunuz. Müslümanlar bunun farkında olmalıdır. Zira Müslümanın attığı her adım, söylediği her söz son tahlilde Müslümanlara ve dolayısıyla İslâma mal edileceği için çok dikkatli olmak lâzım.



 



Bugün Batı’daki Müslümanların, dolayısı ile İslâmın imajı olumsuzdur. Zira Müslümanlarla ilgili herhangi bir haber-yorum medyada yer alsa, hemen arkasından genelde “terör” ile irtibat kurulur. Böylece Batılı zihinlerdeki olumsuz Müslüman imajı pekiştirilmeye çalışılır. Bu sadece Müslümanların kusuru değil, elbette. Oryantalist Batı anlayışının Müslümanları yönlendirme çalışmalarının bunda önemli bir tesiri vardır. Ama bu olumsuz imajı belli derecede azaltmanın yollarını Müslümanlar mutlaka bulmalılar. İslâmın doğru temsil edilmesinin ve İslâmiyete ait doğruların en güzel şekilde tebliğinin, burada önemli bir iyileştirici etkisi olacaktır.



 



Bu noktada Risâle-i Nur’un fonksiyonu nedir?



 



Risâle-i Nur’da “Doğru İslâm ve İslâma layık doğruluk” kavramı var. Başka yerde olmadığı kadar...



Bediüzzaman’ın bu mânâdaki vurgusu önemsenmeli ve Batı’nın anlayacağı şekilde oralarda anlatılması lâzım. Ki, buna yardımcı olacak şekilde çalışmalar son yıllarda artış göstermiştir.



Zaten başlı başına Risâle-i Nur’un Batı dillerine tercümesi yapılarak bu neticeye hizmet ediliyor. Son olarak Risâle-i Nur’ların Hollandacaya tercümesi konusunda önemli mesafeler alındığını biliyorum. Bu çalışmalar etkisini de gösteriyor. Oralarda çeşitli paneller, toplantılar yapılıyor ve bu konular anlatılıyor. Üstad Bediüzzaman’ın bu mânâdaki sözleri ile Hıristiyan dünyasına yönelik sözleri ve İslâmın doğru anlaşılması ve yaşanmasıyla ilgili tesbitleri anlatılıyor ve çok da ilgi görüyor.



 



Şunu özellikle vurgulayayım ki, Avrupa’da yaygın olan şöyle bir önerme vardır: “Hıristiyanlık ‘sevgi’ dinidir.” Bu söz akabinde İslâmın ise ‘terör’ ve ‘şiddet dini olduğu ima edilir. Hatta ima edilmekle kalmaz açıkça da söylenir, çoğu zaman.



Batı’da İslâm ve Müslümanlarla ilgili herhangi bir toplantıda genelde böyle bir imada bulunulur. Bir Hıristiyanla konuştuğunuzda da bu konudaki yakıştırmalara rastlanır. İnsanlar doğrudan “İslâm terör dinidir” demiyor, ama yaklaşımlarından ve tavırlarından bu kolayca anlaşılıyor.



 



Bildiğiniz üzere, Batı’da son dönemde Salman Rüşdie ile başlayan İslâma yönelik saldırılar dizisi vardır. Somali asıllı Hollandalı politikacı Ayaan Hirsi Ali, İslâma ve Müslümanlara bir dizi saldırıda bulundu. Ardından Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) milletvekili Geert Wilders “Fitne” adlı filmi ile Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’e hakaretlerde bulundu. Daha sonra yine Ehsan Jami adlı İran asıllı Hollandalı ateist parlamenter de güya Peygamberimiz ile sözde bir röportaj yayımladı. Bu röportajında güya Batı’nın bazı norm ve değerlerini Peygamber Efendimiz’e doğrulatıyor. Tamamen tahrip ve tahrik için yapılan bir provokasyon.



Daha sonra Amerika’da Shery Stone adında bir bayan yazar çıktı ve Peygamberimizin Hz. Aişe ile evliliğini roman tarzında anlattı ve burada Efendimiz’e “pedofili” suçlamasında bulundu.



Bütün bu olaylarda ortaya çıkan ortak tema, İslâmın, Kur’ân’ın ve Peygamberimizin “şiddet”i onayladığını söylemek istemeleridir.



 



Burada Hollanda’da katıldığım bir toplantıda yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum. Hollandalı ve bazı Müslüman kurumların ortak çalışmalarıyla bir “Bijbel en Koran” isimli bir internet sitesi kurulmuştu. Bu sitenin tanıtım toplantısı için davet edilmiş ve katılmıştım. Bu sitede, 17 tane, her iki kutsal kitapta da yer alan peygamber kıssası sunuluyor. Bir arama motoru da var ve Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’da geçen kıssaları orada bir arada buluyorsunuz. Toplantıyı yöneten bayan salonda bulunanlara, “Siz bir kelime söyleyin ve bu kelimenin Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’da kaç defa geçtiğini beraberce görelim” dedi. Ben de “Hz. İsa”nın aranmasını istedim. Tarama neticesinde “İsa-Jesus” kelimesinin Kur’ân’da, Kitab-ı Mukaddes’den 3 kat daha fazla yer aldığını herkes gördü. Bunun üzerine kendisini bir rahip olarak tanıtan toplantıyı izleyenlerden biri ayağa kalkarak, “Ben, Hz. İsa’nın Kur’ân’da geçtiğini bilmiyordum” dedi.



 



Özcan Hıdır kimdir?



MARMARA Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde doktorasını 2001 yılında tamamlayan Dr. Özcan Hıdır, Rotterdam İslâm Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin dekanlığını yürütüyor. Çalışmalarını Yahudi ve Hıristiyan kültürünün İslâm, Kur’ân ve hadislere etkisi tartışmaları, Protestanlık-Martin Luther ve İslâm, Batı’da Hz. Peygamber imajı, gibi konular üzerinde sürdürüyor. Özcan Hıdır’ın bir çok dergide yayınlanmış makalelerine ilâve olarak ulusal ve uluslar arası sempozyumlarda sunulmuş Türkçe, İngilizce, Arapça ve Hollandaca tebliğleri bulunmaktadır.



 



Yeni Asya