Barla, iman kalesinin ana savunma karargâhıdır

Barla, iman kalesinin ana savunma karargâhıdır

3 gün sürecek Barla Lahikası sempozyumu başladı...

Risale Haber - Haber Merkezi

Risale Akademi, Isparta Kültür ve Eğitim Vakfı ile Isparta Mekke Eğitim Vakfı tarafından Barla'da düzenlenen Barla Lahikası Sempozyumu bugün itibariyle başladı. 

12-14 Haziran 2015 tarihleri arasında devam edecek olan Barla Lahikası Sempozyumu bugün yapılan açış konferansı ve açış konuşmaları ile başladı.

Programın organizasyonunda bulunan Risale Akademi'nin kurucu üyesi Dr.İsmail Benek'in açış konuşması Risale Akademi resmi sitesinde yayınlandı. Benek'in açış konuşması şöyle:

Isparta'nın asaletini taşıyan mümtaz şahsiyetlerin evlatları olan siz değer katılımcılar,

Kıymetli Saffı Evvel Ağabeylerim,

Sivil toplum kuruluşlarının muhterem mensupları ve yöneticileri,

Kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri,

Basınımızın değerli temsilcileri;

Hanımefendiler,

Beyefendiler…

Barla Lahikası Sempozyumu’na hoş geldiniz…

***

Barla, bir dönemin anatomisidir.

20. yüzyılın ilk çeyreğinde koca bir imparatorluk, 600 yıllık bir mirasın ve dokunun dağılım sürecini yaşıyordu.

İkinci Meşrutiyet’in ilanı, İttihat ve Terakki süreci, ardından Balkan Cephesi, Birinci Dünya Savaşı gibi domino etkisi yüksek dağılmayı hızlandıran ağır ve bunalımlı yıllar; mağlubiyet ve Osmanlı'nın bitimi ile noktalanmıştır.

Bu ülke insanları, işte bu enkazın üzerinde kurulan ve dini hayatın toplumdaki varlığını tecrit ve tahrip eden bir trajediyle karşı karşıya kalmıştır.

Acı ama söylemek zorundayım; neredeyse istiklaline kavuşacak olan bu Anadolu toprakları bir türlü sevinememiştir. Bu coğrafyada manevi bir işgal, toplumun vicdanına inen yeni bir rejim ve icraat başlamıştır.

İşte Risale-i Nur'un iman ve inşa süreci, tefekkür ve moral aşısı, ümit ve şevk muştusu böylesi karınlık gecelerin zifiriliğini delen bir irfan feneri olmuştur.

Barla dönemi, risalelerin tasavvufu ukde, mirası tefekkürle sürdürme cehdinin ve dönüşümünün şaheser pratiğidir. İlk talebeleri, mensubiyet ve tasavvufi aidiyetlerinin aradığı bir ilaç olarak, tahkiki iman ilmine açılan birer kâinat okuma rehberi olan risalelerle tatmin olmuşlardır.

Bediüzzaman'ın, "üstatlarım" dediği selefi salihin ve irfani geleneklerin kurucuları olan mutasavvıflara, âlimleri ve imamlara ait yüksek bağlılığı ve miraslarını yenilinin yüzü olma yönündeki tecdidi, o zatlara bağlı dönemin âlim zatlarını Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a bağlamıştır.

Santral Sabri Ağabey, Hüsrev Ağabey, Mehmet Feyzi Ağabey gibi çok mühim zatlar ve âlimler bunun birer temsilidir.

Barla Medresesi ve kürsüsünün Medresetüzzehra pratiği, yeni dönemin iman taarruzu karşısında stratejik hedef ve önceliğini iman ilmi üzerine tesis etmiştir.

Bediüzzaman’ın Cumhuriyet öncesi ilk dönem eserlerinde içtimai, siyasi, sosyal ve tecdidi inşa ve Osmanlı'yı dönüştürme ve sürdürme çabaları ve ilmi perspektifleri yer alıyordu. Bediüzzaman, Yeni Said dönemi olarak Barla hayatında, yeni dönemin küresel ölçekte kurgulanıp hayata geçirilen seküler ve dini hayatımızdan çıkarmaya dönük, iman ve esaslarına karşı şüphe bulutlarını arttıran ilim kisvesi altındaki materyalist fikirlere karşıydı. Böyle bir devlet kurulurken iman cephesine yapılan bu taarruzlar karşısında iman kalesinden mukabil ve benzer metot ve ilmilikte cevap gerekiyordu.

Barla, iman kalesinin bu tahriplere karşı ana savunma karargâhıdır.

Barla Lahikası, Risale-i Nur’un telif sürecinde talebeler ile olan inşa biçiminin ve risaleleri "ete kemiğe büründürme"nin, hayatın içindeki okuma, algılama, geribildirim ve yaşama zemininin dokuduğu bir laboratuardır.

Bediüzzaman, Barla döneminde bir mürşittir. İmanı ilim kılıfında saldırıya maruz bırakılan mazlum ve mümin milletin kalbi yaralarına merhem olan manen bir hekimdir.

Bediüzzaman bir müelliftir. İman ve hürriyet temelinde çağı okuyarak, İngiliz siyasalının İslam toplumlarını Kur’an’dan soğutma projelerini fark etmiş, onlara karşı "Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu izah ve ispat" vizyonu ile yola çıkmıştır.

Bediüzzaman, çetin işgal, savaş ve esaret yıllarından sonra "öz yurdunda parya" muamelesi görmenin ızdırabı ve derin hicranı ile kâinat ve Kur’an kitabını çift yönlü okuma ile idrak ederek izanımıza sunmuştur.

Bediüzzaman bir müceddittir. Çağın bunalımına ve yeni ihtiyaçlarına yeni metot ve yaklaşımlarla bakmıştır. Değişen öncelikler ve yangın yerine dönen iman tutuşmaları karşısında bir itfaiyeci telaşı ve sorumluluk sükûneti ile "imanım tutuşmuş yanıyor" dediği yerden bakmıştır. Güncelin, kurguların ve hâkim kuvvetlerin önüne koyduğu veya kendisini tahrik ettikleri hiç bir siyasi ve iktidar merkezli oyun ve tezgâha itibar etmemiştir. Bediüzzaman, "müspet iman hizmeti" misyonunu hayatının sonuna kadar koruyacağı bir sistemi inşa etmiştir.

Bediüzzaman bir kardeştir. İman bağını en değerli bağ olarak görmüş, "milli, ırki, yerel veya ulusal dozda şırınga eden" seküler ruhun kutsi kalıplarına mesafe koymuştur. Hitaplarında "aziz sıddık kardeşlerim" şeklinde kardeşliği tanımlayan güçlü ifadeler kurar. Şevk ve talep belirten birer dua demeti gibi sıfatlarla kardeşlerini zihnen mektupların akışına ve yaşanan dramların ifade biçimine, çözümüne tevekkülle hazırlar.

Bediüzzaman, Barla dönemi ve sonrası mektuplarında bir arkadaştır. İman tayfasında bir rehber ve aynı zamanda bir "Kur’an hizmetinde arkadaş"tır. O yüzden "Kur’an hizmetinde arkadaşlarım" der. Bu hitap ve muhatabı tanımlama ve konumlandırmada diyalogu ve beraberliği, dikey bir hiyerarşiden ve "ey oğul" türü bir kutsi otorite dilinden uzak durur. Çünkü çağın özgürlük ihtiyacına ve ilhamına iman merkezli bir izah ve icranın hakkı bunu gerektirir.

Bediüzzaman bir yoldaştır. Uhrevi olan ve ahirete yönelik ihlâslı yolculukta, birlikte sorumluluk üstlenmiş kardeşleri ve arkadaşları içinde "intihap edilmiş âli ruhlarla" ilerler. Ayrıca çetin, meşakkatli, sabır ve şükür isteyen, dünyayı ve hayatı yaşanmaz kılacak kadar baskı ve itibarsızlaştırma hareketleri, menhus ruhun akla ve vicdana husumet eden "ifsat komiteleri" karşısında Kur’an halkasında pervane olacak yoldaşlarla yol alır.

Bediüzzaman çocuklar için bir dede ve şefkat meleğidir. Hanımlar için müşfik bir baba ve koruyucu zırh prensipleri vererek onları teyakkuza sevk eden, ümmetin haremi ismetini ve aile çatısını koruyan bir zaruretin dikkat çekici aile büyüğüdür.

Bediüzzaman bir komutandır. Maddi cihadın kılıçları yerine manevi cihadın delil ve ispat özelliği olan "kılıçlara" ait bir gönül sultanı ve komutanıdır. Kalplerin ittihadı üzerine tesis edilen bir ahengin feragat tablosunu oluşturan bir karargâhı, medrese olarak yeniden Medresetüzzehra ile inşa eder. Barla ve çevresi, Bediüzzaman’ın tabiriyle “Isparta Kahramanları” bu yeni yüzyıl medresesinin mekân, mevzuat ve müderris gerektirmeyin açık eğitimin üniversal sistemini kurmuştur.

Bediüzzaman bir eğitimcidir, nefsini terbiye etme cehdi ile cihada hazırlanmış ve bunu ilim, izah ve ispatla ortaya koymuştur.

Bediüzzaman, Risale-i Nur matematiğinin tevhide dayalı hayat denklemlerini ve hizmet aktivasyonunu yazılı metinlerle algoritmik hale getirmiştir.

 Hassasiyet ile muhakemenin, iman ile hayatın, marifet ile muhabbetin denklemlerini vermiştir…

Bu vesileyle Barla Lahikası Sempozyumu’na tekrar hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyorum…

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.