Aydınlar, Ramazan'da panayır görmek istemiyor
Ramazan ayı İstanbul'da daha çok yeme içme faaliyetinin yürütüldüğü panayır havasında geçti.
Peki bu böyle mi devam etmeli? Ramazan ayı etkinlikleri nasıl kutlanmalı, belediyeler neye önem ve öncelik vermeli? Belediyeler bu seneki Ramazan'da ne gibi değişiklikler yapıyor? Ahmet Turan Alkan, Ahmet Emre Bilgili, Beşir Ayvazoğlu, İskender Pala ve Hilmi Yavuz bu konuda neler düşünüyor, ne öneri getiriyorlar?
Ramazan ayına bir hafta kaldı. Evlerde bu kutlu ay için yapılan hazırlıklar büyük bir heyecanla sürerken belediyeler de iftar ve iftar sonrası için yapacakları faaliyetlerin son demine geldiler. Yıllardır iftarını yapmak isteyen vatandaşlar için açılan iftar çadırları ve İstanbul'da Sultanahmet, Eyüp ve Feshane'de yapılan şenliklerle bir gelenek haline dönüştü. Ancak bu etkinlikler halktan büyük talep gördükçe hem yer darlığı hem de ticari kaygılar nedeniyle deyim yerindeyse ipin ucu kaçırıldı. Tarihî ve dinî mekanların etrafı adı Osmanlı olan kokoreççi, sucukçu, dönerci, mısırcı, köfteci, çiğköfteciler tarafından sarıldı. Ramazan eğlenceleri adıyla gelenekselleşen etkinlikler bir çeşit yeme içme panayırına dönüştü. İşin kültür, kitap, sohbet, eğlence boyutu bu ticari iştah karşısında bir köşede gölge oyunu gibi kaldı.
Aradan neredeyse 15 yıla yakın bir zaman geçti. Ramazan etkinlikleri adı altında yapılan ve büyük bir kargaşaya ve tartışmaya neden olan bu etkinliklerin Ramazan'ın ve İstanbul'un ruhuna uygun bir atmosfere bürünmesi elzem görünüyor. Bu açıdan 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu'nun, Sultanahmet Meydanı'nda yapılan uygulamanın bundan sonra yapılmaması, bunun yerine Beyazıt Meydanı'nda yapılması yönünde karar alması bu yönde atılan önemli bir adım.
Artık eğlence değil estetik zamanı!
Direklerarası muhabbetiyle şekillenen İstanbul'un Ramazan etkinliklerinde hep bir referans olarak gösterilen Osmanlı dönemi ile bugün arasında bir paralellik kurmak mümkün mü? Şair ve yazar Hilmi Yavuz bu karşılaştırmanın mümkün olamayacağını, çünkü Direklerarası şenliklerinin geleneksel bir şehir kültürünün düzenliliğini, terbiyesini ve elbette estetiğini okumamıza imkan verdiğini kaydediyor. "Sultanahmet, Tanpınar'ın tabiriyle, zevkin hezimete uğradığı bir panayır görünümündedir." diyen Yavuz'a karşılık yazar Beşir Ayvazoğlu bu konuda bugüne kadar iyi imtihan verilmediğini, Ramazan etkinliği veya şenliği adı altında yapılanların estetik yoksulu olduğunu söylemeyi bir vazife biliyor. Ayvazoğlu, "Bu meydanın güya eski İstanbul evlerinin havasını vermek için yapılmış tiyatro dekoru bile olamayacak komik kulübeler, sucuk dumanları, birbirine karışarak kakofoniye dönüşen müzik yayınları, çimenlere yayılmış kalabalıklar, oraya buraya atılmış çöplerle tam bir görgüsüzlük meydanı haline getirildi." diyor. Artık İstanbul'da yaşamaya başlayan yazar Ahmet Turan Alkan ise belediyelerin kültür ve dinî hayat sahasından tamamen çekilmesi gerektiği düşüncesinde: "Geçen sene Sultanahmet'i gördüm; ben haz almadım fakat çocuklar için herhalde çok eğlenceli bir mekan olsa gerektir. Keza Feshane de öyle."
Peki ne yapılmalı, Ramazan etkinliklerinin çerçevesi ne olmalı? Yazar İskender Pala günümüz Ramazanlarının ibadet, ziyaret, ziyafet gibi yararları olduğunu ancak edebiyat, sanat, estetik, musikî yanının çok eksik olduğunu belirtiyor: "Hayatın sanata da yansıması gerekir. Yeni Ramazanlar yeni bestelerle, yeni şiirlerle, edebiyat eserleriyle, resimle, tiyatro ile, sinema ile örtüştürülebilmelidir. Bir de şu Ramazan sohbetleri meselesi var. Peki huzur derslerine ne oldu? Neden yetkili makamlar bu geleneği yaşatmazlar?"
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü sosyolog Ahmet Emre Bilgili ise, "Müslümanları Ramazan'ın en azından bir haftasını İstanbul'da yaşamaya davet etmeliyiz. Bu durum başarılabilinirse İstanbul'un küresel ölçekte İslam'ın merkezi olma fikrine de katkı yapılmış olunacaktır." diyerek, meseleyi bir medeniyet ve kültürel yaklaşım içerisinde ele alıyor. Yazar Beşir Ayvazoğlu da Ramazan eğlencesinin daha nezih ve incelikli yapılmasını, eğlenceler için seçilecek özel alanlarda Osmanlı şehir estetiğini ve eğlence anlayışını yansıtacak uygulamaların yapılması gerektiğini belirterek seviyeli sanat faaliyetlerine yer verilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Zaman
