Ayasofya Câmii’ni ibadete açmaya kimin gücü yeter?

Ayasofya Câmii’ni ibadete açmaya kimin gücü yeter?

Ekinci, DP ve sonraki dönemlerde belirli teşebbüslerin yapıldığını ancak akim kaldığını söyledi

Risale Haber-Haber Merkezi

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, "Ayasofya Câmii’ni ibadete açmaya kimin gücü yeter?" diye sordu. Türkiye Gazetesi'ndeki yazısında Ekinci, DP ve sonraki dönemlerde belirli teşebbüslerin yapıldığını ancak akim kaldığını söyledi.

Ayasofya Câmiinin 11 asır kilise, 5 asır câmi olarak hizmet verdikten sonra tartışmalı bir bakanlar kurulu kararnâmesi ile müzeye dönüştürüldüğünü belirten Ekinci, "Ayasofya, ibâdete kapatılan tek câmi değildir. Yeni devirde yüzlercesi kapatılmış; başka maksatla kullanılmış; yıktırılmış; arsası satılmıştır. Konya Mevlânâ Câmii bile hâlâ müzedir" dedi.

Demokrat Parti hükümetinin iktidara gedikten sonra Ayasofya’yı ibadete açmayı düşündüğünü, Milliyetçiler Cemiyetinin bunu desteklediğini, Avukat Bekir Berk'in hükümete açık mektubunda, Ayasofya’nın bu hâline yalnızca Yunanlıların sevineceğini söylediği için laikliğe aykırı davranmaktan hakkında dava açılıp dergisinin de kapatıldığını hatırlatan Ekinci, "Tam o sırada “Ayasofya’nın câmi olmasını isteyenlerin kafası ezilmelidir” diyen bir gazetenin yazarı Ahmet Emin Yalman, Malatya’da Hüseyin Üzmez adlı bir genç tarafından vuruldu (1952). NATO sebebiyle Yunanistan’ı gücendirmekten çekinen hükümet, bu hâdise üzerine iyice geri adım atmak zorunda kaldı" şeklinde yazdı.

YIKILSA DA KURTULSAK!

Prof. Ekinci yazısını şöyle sürdürdü:

1967’deki ziyaretinde Papa VI. Paul, Ayasofya’da diz çöküp dua etmek istediğinde, Dışişleri Bakanı Çağlayangil, “Burası câmi ya da kilise değil, müzedir. Burada dini tören yapılamaz” diyerek inkılâbın onurunu korumuştu. 8 Ağustos 1980’de Sultan Mecid’in yaptırdığı Hünkâr Mahfili, Süleyman Demirel tarafından ibadete açıldı ve Ayasofya’dan tekrar ezanlar okunmaya başladı ise de, 12 Eylül’den sonra eskiye dönüldü. 1992’de Yıldırım Akbulut, Hünkâr Mahfili’ni tekrar ibadete açtı; tamamını açmayı da va’dedince, tepe taklak oldu. Tapusu, bugün bile Sultan Fatih Vakfı üzerine kayıtlı Ayasofya’yı, açmaya, MSP dâhil hiçbir hükümetin gücü yetmedi. Yıllarca Ayasofya kürsüsünde ders veren Abdülhakîm Arvâsî’nin, “Yıkılsa da Müslümanlar bu zilletten kurtulsa!” dediği rivayet edilir.

MOZAİK BAHANESİ

Müze yapılmadan evvel günlerce polis kordonu altında tutulması, içindeki mozaiklerin, müzeye bahane olsun diye sonradan yapıldığı kanaatini hâsıl etti. Bizans’ta resimleri haram kabul eden ikonoklazma (ikona kırıcılık) cereyanı devrinde (726-842), mozaiklerin tamamı kazınmıştı. Sonra yapılanların üstü, fetihten sonra alçı ile kapatıldı. Bir kısmı zaman içinde kazındı. Sağlam kalanların çoğu da 1894 zelzelesinde döküldü. Mozaiklerle zemin arasına ahşap bir asma kat yapılarak câmi muhafaza edilebilirdi. Sultan Ahmed Câmii gibi turistlerce ziyaret edilirdi. Kaldı ki canlı resmi bulunan yerde namaz kılıp kılmamak Müslümanların şahsî meselesidir.