Askerler Tugay Camii’nin temeline Said Nursi'nin imzasını koydu

Askerler Tugay Camii’nin temeline Said Nursi'nin imzasını koydu

Bediüzzaman’ın Isparta’da kapı komşusu olan Son Şahitlerden Orhan Kara vefat etti

Risale Haber-Haber Merkezi

Orhan Kara ağabey, 10 Mart 2019 tarihinde vefat etti ve İzmir’de defnedildi. 

Ömer Özcan, Orhan Kara’nın hizmet hatıralarını kaydetmiş ve Ağabeyler Anlatıyor-3 kitabında yayınlamıştı. Hatıralarının bir kısmı şöyle: 

Oturduğumuz ev ile Üstad’ın evi arasında bir bahçe vardır

Denizli’nin Çal İlçesinin Bekilli Nahiyesi’nde 20 Temmuz 1942 yılında doğmuşum. İlkokulu kendi kasabamda bitirdikten sonra, ağabeyim Osman Kara’nın yol göstericiliğinde 1955 yılında Isparta İmam Hatip Okulu’na kaydoldum. O sırada ağabeyim aynı okulun 4. sınıfında okuyordu. 

Isparta İmam Hatip Okulunu bitirdikten sonra, Konya Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdim. Muhtelif yerlerde öğretmenlik ve 30 yıl okul müdürlüğü yaptım.  

Evimizden Üstad’ın evi çok rahat bir şekilde görülürdü. Oturduğumuz ev ile Üstad’ın evi arasında bir bahçe vardır. Ama çok fazla ağacı olmayan bir bahçe… Gece geç vakte kadar Üstad’ın ışığı yanardı. Karyolasının bulunduğu odanın ışığını biz geceleri hep görüyorduk.

Tugay Camii’nin temel atma merasiminde Üstad’a dua yaptırdılar

12 Nisan 1957 Isparta Tugay Camiinin temel atma merasiminde Üstad’ı bir kere daha gördüm. Tugay Camii’nin temel atma merasiminde en öndeydim.

Orada Üstad Bediüzzaman'a dua yaptırdılar. Üstad hafi olarak dua etti, ne dediğini duyamadık. Arkasından sesli olarak Müftü dua yaptı. 

Harcı koymadan evvel beyaz bir kâğıt getirdiler. Önce Üstad’a bir imza attırdılar; bir mühür veya parmak bastırmış da olabilirler, tam anlayamadım. Sonra aynı kâğıda, Isparta Müftüsüne ve subaylardan bazılarına da imza attırdılar. 

Daha sonra kâğıdı rulo yapıp, bir şişenin içerisine koydular ve şişenin ağzını kapatarak caminin temeline attılar. Ben bunu; bu mübarek iş, büyük insanların imzasıyla, duasıyla oldu manasında düşündüm. Kâğıtta bir şey yazılı mıydı onu göremedim. Şişeyi temele attıktan sonra, ilk harcı Üstad’a koydurdular.

(NOT: Orhan Kara Bey’e, ısrarla bu hadiseyi iyi hatırlamasını ve eksiksiz anlatmasını rica ettim... Yeni bir bid’a icat etmeyelim diye hatırlattım... Kendisi de ilim ehl-i olan hocamız, defalarca ve ısrarla olayı çok iyi gördüğünü ve çok iyi hatırladığı beyan etmiştir. Ömer Özcan)

Rahmetlik ağabeyim Osman Kara da oradaymış. O Üstad’ın Tugay’a girişini görmüş. Orada merasim kıtasının komutanı olan yüzbaşı, askerlere selam durdurmuş. “Dikkat, hazır ol, selam dur!” diye komut vermiş. Bunu bana ağabeyim anlatmıştı.

Üstad elindeki kitaptan cemaate de dağıtarak dersi topluca takip ettirdi

1959 senesinde rahmetli ağabeyim Osman Kara lise sonda, ben orta sondayım. Her halde kasım ayıydı. Bir gün ağabeyim acele eve geldi; “Orhan hemen, çabuk ol, Üstad’a gideceğiz. Ben bayram ağabeyle görüştüm, yanında polis yokmuş, hemen hazırlan” dedi. Yanımıza Suat Alkan’ı da alarak üçümüz beraber gittik Üstad’a. Yanında Zübeyir, Sungur ve Tâhirî ağabeyler vardı.

Üstad karyolasında oturmuş, arkasını yastıklara dayamış vaziyetteydi... Selam verip içeriye girdik… Elini öptük... 

Ben iyice yakından göreyim diye karyolanın ta dibine oturdum. Bizi talebeliğe kabul ettiğini ve dua ettiğini söyledi. Yalnız konuşması çok sessiz ve şive farkı olduğundan anlaşılamıyordu. 20 dakika kadar kaldık yanında. 

Ağabeyim daha büyük olduğu için o muhatap oluyordu. Odası çok çok mütevazıydi… Sadece birkaç tane yer minderi vardı. 

Üstad’ın ve ağabeylerin elinde kitaplar vardı. Bayram ağabey okudu ondan; diğer ağabeylerde de aynı kitap olduğundan, Üstad da, onlar da takip ettiler. 

Üstad’ın saçı kınalıydı

Ben kitap okunurken hem üstadı hem de etrafı iyice inceledim. Üstad yüzüne bakıldığında rahatsız olurmuş, ama bana bir şey demedi. Belki de küçük olduğumdan rahatsız olmadı. Üstad’ın saçı kınalıydı, sarığının altından çıkıyordu… Teni çok beyazdı… Zayıftı… Gözleri yeşilimsi maviydi, iriydi... Bakışları yaşlı olmasına rağmen çok keskin ve canlıydı... Parmağında gümüş yüzük vardı. Gözünde yuvarlak tel gözlük vardı. Duvarda bir salkım üzüm ve iki tane nar asılıydı. Ağabeyim müsaade aldı, ayrıldık.

Risale-i Nur'un okullarda okutulması lazım

Risale-i Nur en çok iman üzerinde duruyor… Risale-i Nur çok büyük hizmetler görüyor… Bu kitapların okullarda okutulması lazım... Bu günkü gençlerin bu hakikatlere çok ama çok ihtiyaçları var… Risale okuyan bir gençle okumayan arasındaki fark hemen görülüyor zaten… Bu kitapların kıymetinin, değerinin bilinmesi lazım… Şimdi Türkiye ve Dünyada gittikçe yayılması çok memnuniyet verici… Vatanını, milletini seven herkes, Risale-i Nur okumalı ve okutmalı...
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum