Allah’tan pek büyük bir lütuf olduğunu mü’minlere müjdele!

Allah’tan pek büyük bir lütuf olduğunu mü’minlere müjdele!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Ahzâb Sûresi 45-48. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

45-Ey Peygamber! Şübhesiz ki biz seni (insanların hâllerine) bir şâhid, bir müjdeci ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik.

46-Ve Allah’a (yine) O’nun izni ile (çağıran) bir da‘vetçi ve (umum kâinâtı) nûrlandıran bir kandil olarak (gönderdik). (*)

47-Ve Allah’tan kendileri için gerçekten (pek) büyük bir lütuf olduğunu mü’minlere müjdele!

48-Kâfirlere ve münâfıklara ise itâat etme; ve onların eziyetlerini bırak (aldırma)! Allah’a tevekkül et! Çünki Allah, (sana) vekîl olarak yeter!

(*) “O hutbe-i ezeliyeyi (Kur’ân’ı) okuyan zât, kâinâtın kemâlâtını (yüksek kıymetlerini) keşfeden (ortaya çıkaran) canlı bir güneştir.
Bak saâdet-i ebediyeyi ihbâr ve tebşîr ediyor (haber veriyor ve müjdeliyor). Nihâyetsiz rahmeti keşfetmiş, i‘lân ediyor. Saltanat-ı rubûbiyetin (Allah’ın kâinâttaki saltanatının) mehâsininin (güzelliklerinin) dellâlı ve esmâ-i İlâhiyenin (Allah’ın isimlerinin) gizli defînelerinin keşşâfıdır.
Evet! O Zât (asm) vazîfe i‘tibâriyle, hakkın bürhânı (delîli), hakīkatın ziyâsı (ışığı), hidâyetin güneşi, saâdetin vesîlesidir.
Şahsiyeti ve hüviyeti cihetiyle, muhabbet-i Rahmâniyenin (Rahmân olan Allah’ın sevgisinin) misâli, rahmet-i Rabbâniyenin timsâli (Allah’ın rahmetinin nümûnesi), hakīkat-i insâniyenin şerefi, şecere-i hilkatin (yaratılış ağacının) en kıymettar ve en bahâdar (değerli) meyvesidir. Teblîğ ettiği dîni hâriku’l-âde bir sür‘atle şark ve garbı ihâta etmiş (kuşatmış), nev‘-i beşerin (insanlığın) beşte biri dînini kabûl etmiştir.” (Mesnevî-i Nûriye, Reşhalar, 19-20)