Allah’ın kırmızı çizgileri

Son yıllarda küresel anlamda oldukça çok felâketlere şahit oluyoruz. Japonya’daki deprem ve tsunami felâketi, birçok ülkede oluşan sel felâketleri ve Van’daki deprem felâketi gibi felâketler hepimizi oldukça üzdü. Ancak bütün bunların altta yatan sebepleri vardır ve bu felâketler insanlar tarafından ihlâl edilen kırmızı çizgilerin sinyalleriyle tetiklenmiştir.

Peki, nedir bu kırmızı çizgiler?
Allah’ın temelde iki kırmızı çizgisi vardır:
-Şeair-i İslâmiye,
-Desatir-i İmaniye (İmanın Rükünleri).

Bu iki çizgi, İzzet-i İlâhiye’ye dokunacak düzeyde ihlâl edildiğinde, musibetler peş peşe gelmeye başlar.

Bunu biraz açalım.
Meselâ namaz, Şeair-i İslâmiye’nin en önemlilerindendir. Siz kalkıp, namaz ile dalga geçerseniz, bu İzzet-i İlâhiye’ye dokunur. Yani Allah’ın kırmızı çizgisini ihlâl etmiş olursunuz. Bu davranış cezayı tacil ettirir. Çünkü zulmün cezası sadece ahrette değil, aynı zamanda dünyada da verilir. Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, “Küfür devam eder, zulüm devam etmez.” Hatırlayacak olursanız, alternatif Cuma namazı ve bu Cuma namazlarındaki lâkaytlıklar ve hatta arka safta sigara içme gibi küstahlıklar irtikâp edilmiş ve namazın ruhuna aykırı; yani kırmızı çizgiyi ihlâl eden davranışlar sergilenmişti. Bunun gibi davranışlar, peşin cezayı gerektirir. Ahretteki ceza ise ayrı bir konudur. Oradaki tüyler ürpertici cezayı tarife ne kalem yeter ne de söz kâfi gelir.

Eğer bir yerde İslâm’ın Şeairine dokunacak işler yapılıyorsa ve genç beyinler bu yönde yönlendiriliyorsa ve İmanın Rükünlerini tağyir eden sapık inançlar empoze ediliyorsa (Zerdüştlük gibi) ve haksız yere insanlara zulmediliyorsa, kırmızı çizgiler ihlâl edildiği için,  arzî ve semavî tokatlar kaçınılmaz bir hale geliyor.

Şimdi gelelim deprem gibi bazı güncel olaylara…
Acaba Allah’ın hangi kırmızı çizgilerini ihlâl ettik ki, böyle musibetlerle tokat yiyoruz?

Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün. Başımıza bir musibet geldiğinde önce kendimizi sorgulayalım. Acaba ben ne yaptım ki, başıma bu musibet geldi. Allah adil-i mutlak olduğuna göre, asla zulmetmez. O halde biz kendimize zulmediyoruz. Yani kendi elimizle kendi yuvamızı yıkıyoruz.

Gelelim depremin hem bilimsel yanına hem de iman ile bağlantısına…
-Evet, depremler bilimsel olarak fay hatlarıyla bağlantılıdır ve bir kanun dairesinde oluşturulur. Ancak, bu kanunları koyan ve icra eden bir kanun koyucu vardır ki, biz O’na Allah diyoruz.
-Bu depremlerle gelen musibetleri Allah’tan bilirsek, o zaman zalimler cezasını çekmiş olur, mazlumlar ise şehit olur. Mazlumların zayi olmuş malları ise sadaka hükmüne geçer.
-Yok, eğer Allah’tan olduğunu bilmezsek ve tabiatın kuru bir kanunu olduğuna hükmedersek, o zaman mazlumlar da zalimlerle aynı kefeye konmuş olur ve  bu da büyük bir zulüm olur.
-Eğer bu olayları Allah’a bağlarsak, o zaman musibetzedelere merhamet duygumuz depreşir ve insaniyet namına Allah için onlara yardım elimizi uzatırız. Velev ki, bu musibetzedeler Müslüman bile olmasalar, yine de yardım ederiz. Eğer, Allah’tan olmadığına hükmedersek, o zaman işi materyalist açıdan değerlendiririz ve bencillik ederiz. Onlar kıvranırken, biz umursamaz bir tavırla seyirci kalırız.
-Eğer bu olayları Allah’a bağlarsak, bunun gibi felâketler bizi birbirimize kenetler ve bizi bölmeye çalışan dış güçlerin oyununu bozmuş oluruz. Nitekim Van depreminden önce şehit edilen 24 askerimizin acısı yürekleri yakmıştı ve bu olay iki Müslüman kardeş arasında bir husumete sebebiyet verecekti ki, Van depremiyle bu husumet bertaraf oldu. Kürt kardeşlerimiz de gördü ki, biz biriz ve birimize bir şey olunca kenetleniriz. Yüreklerimiz bir atar ve bir birimize muavenet kollarımızı açarız. Kısacası bu olay, kardeşlik duygularımızı pekiştirmiştir ve içteki ve dıştaki düşmanlarımızın niyetlerini akim bırakmıştır.

Sonuç olarak, günahkâr olabiliriz, Allah affeder. Hata işleyebiliriz Allah affeder yeter ki, iyi bir niyetle tövbe edelim. Ama asla Allah’ın kırmızı çizgilerini ihlâl etmeyelim. Bilhassa asla kimseye ve Allah’ın emrettiği rükünlere zulmetmeyelim. Zira zulm ile abad olanın, ahiri berbat olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.