Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder

Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Şûrâ Suresi 1-4. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

1 . Hâ, Mîm.

2 . Ayn, Sîn, Kāf. (*)

3 . Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder! (**)

4 . Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Ve O, Aliyy (çok yüce)dir, Azîm (çok büyük)tür.

(*) “Sûrelerin başlarındaki hurûf-ı mukatta‘a (Elif, Lâm, Mîm gibi tek tek yazılan harfler) İlâhî bir şifredir. Hâs abdine (husûsî kulu Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a) onlarla bazı işâret-i gaybiye (gizli işâretler) veriyor. O şifrenin miftâhı (anahtarı) o abd-i hâs’dadır (ASM). Hem onun veresesindedir (vârisi olan âlimlerdedir). Kur’ân-ı Hakîm, mâdem her zaman ve her tâifeye (topluluğa) hitâb ediyor. Her asrın her tabakasının hissesini câmi‘ (içine alan) çok mütenevvi‘ vücuhları (çeşitli yönleri), ma‘nâları olabilir. Selef-i Sâlihîn (Sahâbe, Tâbiîn ve Tebe‘-i Tâbiîn) ise, en hâlis parça onlarındır ki, beyân etmişler.” (Mektûbât, 29. Mektûb, 241)

“الٓمٓ: Üç harfiyle üç hükme işârettir. Şöyle ki: Elif, هٰذَا كلَامُ اللّٰهِ اْلاَزَلِيُّ[Bu, Allah’ın ezelî kelâmıdır] hükmüne ve kazıyesine; Lâm, نَزَلَ بِه۪ جِبْر۪يلُ [Onu Cibrîl indirdi] hükmüne ve kazıyesine; Mîm, عَلٰي مُحَمَّدٍ عَلَيْهِ الصَّلَاةِ وَالسَّلاَمُ [Muhammed (ASM)’a] hükmüne ve kazıyesine remzen ve îmâen (remiz ve îmâ ile) işârettir.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 29)

(**) “Hiç mümkün müdür ki, bir Sâni‘-i Hakîm (hikmetle yaratan san‘atkâr), bütün zîhayat (canlı) ve zîşuûr (şuûr sâhibi) masnu‘larını (san‘atlı mahlûklarını) birbiriyle konuştursun ve dillerinin binler çeşitleriyle birbiriyle söyleştirsin ve onların sözlerini ve seslerini bilsin ve işitsin ve ef‘âliyle (fiilleriyle) ve in‘âmıyla (ni‘met vermesiyle) zâhir bir sûrette (açıkça) cevab versin. Hem hiçbir ihtimâl var mı ki; mâdem bilbedâhe (açıkça) konuşur ve mâdem konuşmasına karşı tam anlayışlı muhâtab en başta insandır. Elbette, başta Kur’ân olarak meşhur kütüb-i mukaddese (mukaddes kitablar) O’nun konuşmalarıdır.” (Şuâ‘lar, 2. Şuâ‘, 33)