Allah, insanlar topluca günah işlediklerinde onlara salgın bir bela gönderir

Allah, insanlar topluca günah işlediklerinde onlara salgın bir bela gönderir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Akılları ve kalpleri inşa etmeye, ikna etmeye ihtiyacımız var. Önceliği bu yöne vermemiz gerekir” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 4. Uluslararası ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi)  İslam Birliği Kongresi, “ASRİKA Konfederasyon Savunma Sistemi” başlığı altında gerçekleştirildi. Kongre bu yıl pandemi tedbirleri kapsamında çevrimiçi olarak düzenlendi. Kongrede; aralarında ABD, Irak, Mısır, Nijer, Katar, Malezya gibi ülkelerden bilim insanı 27 bildiri sunumu gerçekleştirdi. 

“Pandemiden çıkaracağımız dersler var”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kongrenin açılış konuşmasında özellikle pandemi sürecinin etkilerine değinerek İslam dünyasında pandemiden ne gibi mesajlar çıkarabileceğine ilişkin mesajlar verdi.

Tarhan, “Biliyorsunuz Cenab-ı Hak insanlarla devamlı konuşuyor… Olay diliyle, hadiselerin diliyle konuşuyor. Bu pandeminin tesadüfi bir şey olmadığını zaten biliyoruz. Eğer biz hadiseleri doğru okursak doğru dersler çıkarırız, hatalarımızı düzeltiriz, yolumuza devam ederiz. Pandemi, insanlarda korku duygusu oluşturdu. Bedeni ve psikolojik rahatlık yok, insanların özgürlüğü kısıtlandı. Şimdi çocuğuna sarılamıyor, elini ağzına, yüzüne dokunduramıyor. Eskisi gibi hızlı yaşantı yok. Haz peşinde olan modern insan bütün bunları kaybetti. Bir taraftan bakıyoruz İslam dünyası da şu an Kabe-i Muazzama mahzun. Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, Süleymaniye mahzun. İnsanlar buraları ziyaret edemiyor. Ayasofya açıldı, büyük bir hizmettir fakat orası da aynı şekilde. İstediğimiz gibi gidemiyoruz. İnsanlar yalnızlaştı” dedi.

“Musibetlerin sebepleri vardır”

Tarhan, şöyle devam etti: “Kader bize bir şeyler söylemek istiyor. Virüsün özelliklerinden, bulaşma hızından, aşının bulunacağından bahsediliyor. Herhangi bir hastalığın, musibetin maddi sebepleri ve manevi sebepleri vardır. Pandeminin görünmeyen manevi sebepleri ilgili hangi dersleri çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Bunları söylerken bir hadis-i şerif okumak istiyorum. Bu kaynağı El Kafi cilt 4 sayfa 145’ten okuyorum. Hadis-i şerif şu: Peygamber efendimiz (SAV), yüce Allah insanları topluca günah işlediklerinde öğüt alıp tövbe etsinler diye onlara salgın bir bela gönderir. Emr-i bi’l – Ma’ruf ile Nehyi ani’l Münker iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ilkesini terk ettiklerinde onları evlerinden çıkamayacakları duruma düşürür. Allah’ı anmayı unuttuklarında ise dünyadan lezzet almasınlar diye ölüm korkusunu onların arasında yaygınlaştırır. Şu andaki durum için 1400 yıl önce verilmiş bir mesaj gibi değerlendirmek gerekiyor.”

“Kalplerde ve zihinlerde dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmuyor”

Kader-i ilahinin insanlara önce kendinizi değiştirin dediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünyayı değiştirmeye kendi nefsinizden başlayın. Biz teorik hedefleri konuşuyoruz, belgeler haline getiriyoruz. Hayallerimizi, ideallerimizi yazalım fakat metodolojisi konusunda görüşlerim olacak. Pandeminin buradan çıkardığı söz Hz. Peygamberin hayatındaki bazı örnekleri de çağrıştırdı. Hz. Peygambere biliyorsunuz nübüvvetin ilk başlangıcında ‘Sen Mekke emiri ol, davandan vazgeç, istediğinle evlen, istediğin gibi yaşa ama dininden vazgeç’ diye teklif ediliyor. Peygamber efendimiz bu teklifi kabul etmiyor. Eğer stratejik ve dünyevi düşünseydi Mekke emirliğini kabul ederdi, gücünü oturttuktan sonra ‘Herkes Müslüman olacak’ derdi. Büyük ihtimal de olurdu. Ancak kalplerin ve zihinlerin üzerine inşa edilmediği için bir müddet sonra vefatı ile birlikte biterdi. Kalplerde ve zihinlerde dönüşüm olmadan sosyal dönüşüm olmuyor. Sosyal dönüşüm olmadan politik dönüşüm olmuyor. O yüzden bizim birinci önceliğimiz insanların akıllarındaki ve kalplerindeki şüpheleri gidermek, onları düzeltmek olmalı” diye konuştu.

“Akılları ve kalpleri inşa etmeye, ikna etmeye ihtiyacımız var”

Demokrasi ve İslamiyet arasında bir doku uyuşmazlığı olmadığını belirten Tarhan, “Peygamber efendimizin (asm) hayatındaki diğer örnekten de bahsetmek istiyorum. Vefat ederken yerine hiç halife işaret etmemiş. Hasta yatağında savaşa hangi komutanın gideceğini söylemiş ama vefat ederken söylememiş. Bu bize aslında bir ders. Bu durumdan çıkardığım mesaj şu; ‘Ben son peygamberim. Benden sonra siz artık kendi kendinizi yönetebilecek seviyeye geldiniz. O yüzden içinizden birinize işaret etmiyorum.’ Peygamber efendimizden sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer seçimle gelmiş. Hz. Osman seçilirken 6 kişi aday çıkmış. Kendi kendini yönetmeye bir talep var ama daha sonra Emeviler’le birlikte uzun zaman hep saltanatla yürümüş. İslam dünyası kendisini yönetebilecek mi yönetemeyecek mi sorusu önemli. Oryantalistler şöyle söylüyorlar; ‘Doğu insanları zordan anlar. Onlar kendi kendilerini yönetemez. Başlarına bir diktatör getirilmeli ve öyle yönetilmeliler. Demokrasi onlar için fazla ve gereksizdir.’ Biz Peygamber efendimizin hayatını referans yaparak kendi kendimizi toplum olarak yönetebildiğimizi söyleyeceğiz. Demokrasi ve İslamiyet arasında doku uyuşmazlığı yok. Hedeflerimize ulaşabilmemiz için önce devrime değil, evrime ihtiyacımız var. O yüzden akılları ve kalpleri inşa etmeye, ikna etmeye ihtiyacımız var. Önceliği bu yöne vermemiz gerekir” diye konuştu.

“Pandemi döneminde vicdanları eğitmemiz gerekiyor”

Kuran-ı Kerim’in 4 esası olduğunu belirten Tarhan, bunları tevhid, nübüvvet, ahiret ve adalet olarak sıraladı. Tarhan, “Kuran-ı Kerim adalet söylüyor. Amacımız adaletse yöntemimiz bu zamanda demokrasi olmalı. Demokrasi halkın ikna edilmesi, kabullenmesi demek” dedi. Pandemi döneminde vicdanları eğitmemiz gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Oturduğumuz yerde kurtarıcı beklememeliyiz. Kurtarıcı, mesiyanik yaklaşım İslam dünyasının en büyük düşmanıdır. Kurtarıcı beklentisi, masum imam anlayışı İslam dünyasının en büyük zaafıdır. Bir masum imam gelecek, bizi kurtaracak yaklaşımı yerine herkesin kendi alanında bir şeyler yapması gerekiyor. Bunları yaparsak küçük adacıklar gibi birleşir. Deltalarda küçük adacıklar vardır, yıllar içinde o adacıklar birleşir koca bir kara parçası olur” dedi.

“Bu dönemde hakikati daha fazla anlatmamız lazım”

Pandeminin sekülarizme ciddi darbe vurduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanlarda küresel olarak ölümü, maneviyatı düşünmek ile ilgili sonuçlar ortaya çıkardı. Pandeminin başlangıcında bir çalışma yapmıştık. Bu çalışmada küresel olarak ciddi bir şekilde manevi sorgulama olduğu sonucu çıktı. 6 bin 300 kişi ile salgın sürecinde olgunlaşma anketi yaptık. Salgınla ilgili algılar, kaygılar, korkular ve salgın sürecindeki olgunlaşma düzeyinin tespiti için sorular soruldu. ‘Yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti’ sorusuna yüzde 59 oranında evet yanıtı aldık. ‘Manevi konulara ilgim arttı’ sorusuna yüzde 49, ‘zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım’ sorusuna yüzde 56, ‘olayları olduğu gibi kabullenebiliyorum’ sorusuna yüzde 56, ‘ilişkilerime daha çok emek sarf etmeye başladım’ sorusuna yüzde 48, ‘elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım’ sorusuna ise yüzde 74 oranında evet yanıtı verilmiş. Allah’ın semavi öğretilerinin bizlerden istediği değişiklikler bunlar ve insanların içindeki iyicil duyguların harekete geçmesine sebep oluyor. Bu dönemde daha fazla hakikati anlatmamız gerekir. Bir kenarda oturarak hayal kurmak değil, hedefimiz etrafımızdaki birkaç kişiye ‘yaşam dünya hayatından ibaret değil, dünyada yaşamıyoruz dünyadan geçiyoruz’ demek olmalı. Ölümden sonrası ile ilgili hedefimizin, beklentimizin, planımızı ve bir açıklamamızın olması lazım. Sekülarizmin popüler olduğu dünya sevgisini azaltan ölümü, Allah’a ve ahirete yaklaştıran düşünceleri, hayalleri harekete geçirmemiz lazım. Önce bunu kendi nefsime söylüyorum ve herkese tavsiye etmeye çalışıyorum.”

“İslamiyet kalpler ve ruhlar üzerine inşa edilir”

Dünyada şu an salgından dolayı ciddi bir şekilde maneviyat arayışı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Biz bu araştırmayı Nisan ayında yapmıştık, o zamankine göre 3’ncü dalga yaşanıyor. Ciddi bir korku var ve 2024’e kadar aşıya rağmen bunun süreceği ile ilgili öngörüler var. Hristiyanlık Filistin topraklarında başladı fakat Roma’da küreselleşti ve devlet haline geldi. Hz. İsa 32 yaşında vefat etti.  Kalan 12 havarilerle birlikte 200 sene sonra bütün dünya küresel bir Hristiyanlaşmaya gitti. Roma imparatorluğu taş yollarla yönetiliyordu. Ticari, sosyal, ekonomik ve askeri hareketlilik o yollar üzerindeydi. O zamanlardaki ‘Bütün yollar Roma’ya çıkar’ sözü şimdi ‘Bütün yollar internete çıkar’ oldu. İnternet sayesinde İslamiyet için neler yapılabileceğini şu an konuşabiliyoruz. Zorunlu bir dijitalleşme var. O halde bunu tebliğde kullanmamız gerekiyor ama şu andaki tebliğ sözde değil, hal tebliği var. Yaşayarak anlatmamız gerekiyor. Önce kendi ailemize, yakınlarımıza hak ve hakikati hal diliyle yaşayacağız. Dünya İslamiyet’e aç şu anda. Batı da öyle. İki türlü Batı var. İlki İslam’a karşı siyasi Batı, diğeri de İslam’a muhtaç Batı. Hz. Ali, Müslümanları ‘Müslümanlar’ ve ‘aday Müslümanlar’ olarak ikiye ayırıyor. Dünyanın geri kalanı aday Müslümanlardır. Onların akıllarını ve kalplerini ikna edecek faaliyetler yapmamız gerekir. Kullanacağımız en güzel metot 21. Yüzyılın keşfidir. Peygamber efendimizin hayatından anlayacağımız gibi İslamiyet devrim dini değil, evrim dinidir. Kalpler ve ruhlar üzerine inşa edilir” dedi.

“Dünyada 1.4 milyon insan yoksulluk sınırındayken; savunma harcamalarına 2 trilyon dolar ayrılıyor”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka, açılış konuşmasında günümüz dünyasında maddi imkânların ve yaşam süresinin artmasına rağmen adaletin, merhametin, hakkaniyetin, kurumsallaşmamış olması sebebiyle küresel problemlerin sürekli olarak artış gösterdiğini söyledi. İklim değişikliği, israf, yoksulluk, güvenlik problemleri ve çatışmalarla birlikte gelir dağılımındaki dengesizlik geleceğe yönelik karamsarlıklara yol açtığını belirten Zelka, bunun sonucu olarak dünyada 2010-2018 yılları arasında antidepresan kullanımının %40 oranında artış gösterdiğini, gelir dağılımının bozularak dünyada en zengin %1’in gelirinin 6,9 milyar insanın maddi varlığının iki katı kadar olduğuna dikkat çekti. Zelka, “Dünyada 1.3 milyon ton gıda israf edilirken, 1.4 milyar insan yoksulluk sınırının altında, bunun 840 milyonu aşırı yoksul bir şekilde hayatlarını sürdürmekte. Durum böyleyken savunma harcamalarına yılda dünyada 2 trilyon dolar ayrılmaktadır” dedi.

“İslam ülkeleri birlik teşkil etmelidir”

Dünyada yaşanan savaşların, çatışmaların, terör olaylarının ve şiddet eylemlerinin, küresel ekonomiye olan toplam maliyetinin 2018 yılında 14.1 trilyon dolar olarak hesaplandığını belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, sadece Ortadoğu ülkelerinde savunma harcamalarının son 20 yılda 12 trilyon dolara yakın olduğuna dikkat çekti. İslam ülkelerinin bir birlik oluşturmaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, “İslam ülkelerinin bir birlik teşkil etmeleri ve bu birlik içerisinde ortak savunma ve güvenlikle ilgili bir yapılanmaya gitmeleri, Savunma Bakanlığının teşekkülü, ülkelerde savunma başkanlıklarının kurulması, belirlenecek bir merkezden bu yapı içerisinde gerekli kurumsal yapının oluşturulması, düzenli ve periyodik toplantıların yapılması suretiyle ortak savunma ve güvenlik politikalarının belirlenmesi ve uygulanmaya konulması suretiyle gerginliğin, anlaşmazlıkların, dış müdahalelerin azaltılması ve bu suretle güvenliğinin artırılması, barış ortamının sağlanması ancak mümkün olabilir” diye konuştu.

“ASSAM Kongresi ile bir model sunulması amaçlanmaktadır”

ASSAM Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi, açılış konuşmasında bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen kongreye ilişkin bilgiler paylaştı. Geçmiş senelerde yapılan üç kongreye değinen Tanrıverdi, kongrenin bir toplum inisiyatifi olduğunu belirterek “Amacımız karar vericilere bir model sunmaktır. Bu kongremizin amacı ise, Konfederasyon Merkezinde yürütülecek ortak savunma sistemiyle Konfederasyona bağlı 9 federal bölge ve bu federal bölgelere bağlı milli devletlerde kurulacak mutasavver savunma sisteminin usul ve esaslarının tespitidir. İslam ülkeleri, Birleşmiş Milletler teşkilatına üye 193 devletin 61’ini, halkı Müslüman ülkeler teşkil etmektedir. 7 milyar 632 milyonluk dünya nüfusunun 1,85 milyarını Müslüman devlet ülke insanları oluşturmaktadır. 150 milyon kilometrekare olan dünya karalarının 30,9 milyon kilometrekaresini 61 İslam ülkesinin toprakları teşkil etmektedir. İslam coğrafyasının omurgası Asya ve Afrika’yı temsilen “Asrika kıtaları” diyerek ASSAM Avrasya’nın karşısına bir terim ortaya koymaya çalışmaktadır. Yani Asya ve Afrika miğferini belirlemektedir” diye konuştu.

“ASRİKA, geleceğin süper gücü olmaya namzet”

İslam coğrafyasının sahip olduğu kaynakların zenginliğine dikkat çeken Adnan Tanrıverdi, “İslam coğrafyası dünya petrol rezervlerinin yüzde 55.5’ine, üretiminin yüzde 65’ine, doğalgaz rezervlerinin yüzde 64,1’ine, üretiminin %40 sahip olan, jeopolitik konumu ortak medeniyet değerleri tarihi birikimi ile imkân, gayret ve hedeflerini birleştirerek Asrika yani Avrasya coğrafyasında geleceğin süper gücü olmaya namzet, potansiyel bir güce sahiptir. Buna rağmen İslam dünyası bu toprakların en çok müdahale edilen, Birleşmiş Milletleri en fazla meşgul eden ülkelerdir. Bu ülkeler, terör ve anarşinin topraklarının eksik olmadığı, kaynakları yabancı güçler tarafından yönetilen, insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği, gelir dağılımının bozuk olduğu siyasi sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların hâkim olduğu iç meselelerini çözmek için dış güç merkezlerinin yardım ve desteğini talep eden muhtaç olan ülkeler konumunda bulunmaktadır” dedi.

Bir seri yapılan kongrelerin amacının İslam ülkelerinin bir irade altında toplanması için gereken müesseseler ve bu müesseselerin olması gereken mevzuatının bir model olarak ortaya çıkarılmasını sağlamak olduğunu kaydeden Adnan Tanrıverdi, “Uluslararası ASSAM İslam Birliği kongreleri serisi planlanmış ve uygulanmaktadır. Uluslararası ASSAM kongrelerinin 2017 yılında yapılan birincisinin ana konusunu İslam Birliği için yönetim şekil organlarının, mevzuatının tespiti, 2018 yılında yapılan ikincisinin İstanbul'dan birliği için ekonomik işbirliği usul ve esaslarının tespiti,  2019 yapılan üçüncüsünün savunma sanayi işbirliği usul ve esaslarının tespiti olarak icra ettik” diye konuştu.

“ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonu için ideal bir model ortaya çıkarılacaktır”

“ASRİKA Konfederasyon Savunma Sistemi” başlıklı 4. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’nde gerçekleştirilecek çalışmalara da değinen Adnan Tanrıverdi, şunları söyledi:

“Kongremizin amacı, konfederasyon merkezinden yürütülecek ortak savunma sistemi ile konfederasyona bağlı 9 federal bölge (Tasavvur edilen tabii) ve bu federal bölgelere bağlı milli devletlerde kurulacak mutasavver savunma sisteminin usul ve esaslarını tespit etmektir. Kongrede ASRİKA İslam ülkelerinin jeopolitik durumunun değerlendirilmesi, küresel güçlerin savunma organizasyonlarının ve İslam ülkelerindeki faaliyetleri, küresel güçlerin askeri üsleri, özel askeri şirketleri, kullandığı örgütler ve vekâlet savaşları, İslam ülkelerinin savunma organizasyonları incelenecektir. Ayrıca İslam ülkelerinin askeri güçleri(Kara-Deniz-Hava-Hava Savunma-Özel Kuvvetler-Siber Havacılık-Uzay Kuvvetleri), İslam ülkelerinin envanterlerindeki harp silah araçlarının menşei, ayrıca Osmanlı dönemi savunma organizasyonu, dünya üzerindeki savunma ittifaklarının incelenmesi, ASRİKA İslam ülkeleri Konfederasyonu ideal savunma organizasyonu, Konfederasyon Savunma bakanlığının bölgesel savunma organizasyonları, milli devletlerin konfederasyon savunma bakanlığına bağlı savunma organizasyonları konularında işleme, inceleme ve değerlendirmeler yapılarak kongre sonunda ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonu için ideal bir model ortaya çıkarılacaktır. Müteakiben de önümüzdeki yıl müşterek dış politika, daha sonraki yıl müşterek adalet sistemi, ondan sonraki yıl yani 2023’te ortak asayiş ve güvenlik konuları ile ilgili konular işlenerek 2023 yılı sonunda İslam ülkelerini bir irade altına toplayacak bir modeli ortaya koymayı hedefliyoruz.”

ASSAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ersan Ergür’ün moderatörlüğünde gerçekleştirilen açılış bölümünde konuşan Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, İslam dünyasındaki birlik ve beraberliğin önemine işaret ederek kongreyi düzenleyenlere ve katılımcılara teşekkür etti. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreteri Av. Ali Kurt ise dünyadaki tüm Müslümanların uğradıkları haksızlık ve adaletsizlikler karşısında birlik ve beraberlik içerisinde olmaları gerektiğini belirterek iş birliği yapmalarının bir zorunluluk olduğunu söyledi. Azerbaycan İktidar Partisi Milletvekili, Cumhurbaşkanı Enerji Politikaları Danışmanı Prof. Dr. Elman Nesirov  da özellikle Karabağ’ın kurtarılmasında Azerbaycan’ın verdiği mücadelede Türkiye’nin büyük desteğini gördüklerini belirterek teşekkür etti.

Dr. Fehmi Ağca iki sunumuyla katıldı

Kongrede Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü Öğretim Üyesi ve PAMER Müdürü Dr. Fehmi Ağca da iki ayrı sunumuyla katıldı. Dr. Fehmi Ağca, “Osmanlı Devleti’nde Savunma Teşkilatı ve Yönetimi” ve “Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Türkiye'nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de Karasuları ve Kıta Sahanlığı Hakları” sunumlarını yaptı.

Kongrede Prof. Dr. Cengiz Toraman, Prof. Dr. Ensar Nişancı,  Prof. Dr. Yakup Bulut, Prof. Dr. Atilla Batur moderatörlüğünde bildiriler de sunuldu.

ÜHA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum