Allah, fesâdı sevmez

Allah, fesâdı sevmez

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 203-207. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

203-O hâlde sayılı günlerde (teşrik günlerinde) Allah’ı (tekbirlerle) zikredin! Bundan böyle kim iki günde (Mina’dan dönmek için) acele ederse, artık ona bir günah yoktur. Kim de (Üçüncü güne) geri kalırsa ona da bir günah yoktur.(1) (Bu, günahlardan) sakınanlar içindir. Öyleyse Allah’dan sakının ve bilin ki, doğrusu siz O’nun huzûruna toplanacaksınız.

204-Ve insanlardan öylesi vardır ki, dünya hayâtına dâir sözü (senin) hoşuna gider. (Sözlerinin kendi) kalbinde olana (muvâfık olduğuna) da Allah’ı şâhid tutar; hâlbuki o, düşmanların en şiddetlisidir.

205-(Senden) ayrılınca da, yeryüzünde fesad çıkarmak, hem ekin(lerinizi) ve (hayvanlarınızın) nesli(ni) helâk etmek için çalışır. Hâlbuki Allah, fesâdı sevmez.

206-Hem ona: “Allah’tan sakın!” denildiği zaman, gurûr onu günaha sevk eder;(2) artık ona Cehennem yeter! Hâlbuki (o,) gerçekten ne fenâ yataktır!

207-Fakat insanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızâsına nâil olmak için kendi nefsini (ve bütün malını O’nun yolunda) fedâ eder. Allah ise, kullar(ın)a karşı çok şefkatli olandır.(3)

(1)“Sayılı günler” Zilhıcce’nin on bir, on iki ve on üçüne denk gelen Kurban bayramının ilk üç günüdür. Bu günlerde Mina’da tekbir getirilir, şeytan taşlanır. Burada zikredilen “iki gün”den murad, Kurban bayramının ikinci ve üçüncü günleridir. “Geri kalma”dan murad ise, taş atma ibâdetini Kurban bayramının dördüncü gününe bırakmaktır. (Celâleyn Şerhi, c. 1, 244)

(2)“Bir gözsüz akreb ve ayaksız bir yılan gibi haşerâta mağlûb olan insana, bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı yediren, onun iktidârı değil, belki onun za‘fının semeresi (zayıflığının netîcesi) olan teshîr-i Rabbânîye (Allah’ın itâat ettirmesi) ve ikrâm-ı Rahmânîdir (sonsuz merhamet sâhibi olan Allah’ın ikrâmıdır). Ey insan! Mâdem hakīkat böyledir; gurûru ve enâniyeti (kendini beğenmeyi ve benliği) bırak! Ulûhiyetin dergâhında acz ve za‘fını istimdâd (yardım isteme) lisânıyla, fakr ve hâcâtını (fakirlik ve ihtiyaçlarını) tazarru‘ (yalvarma) ve duâ lisânıyla i‘lân et ve abd (kul) olduğunu göster!” (Sözler, 23. Söz, 117)

(3)Bu âyet-i kerîme Süheyb bin Sinan er-Rûmî (ra) hakkında nâzil oldu. O, Medîne’ye hicret ederken Kureyş müşrikleri arkasından yetişerek kendisine ezâ ve cefâ yapmaya başladıklarında, gāyet ma‘kūl ve iknâ edici sözler söyleyerek, dînine dokunmamaları şartıyla, malını onlara bırakıp kurtulmaya muvaffak oldu. Medîne’ye vardığında, Hz. Ebû Bekir (ra) kendisini bir cemâatle karşıladı ve ona: “Alış-verişin mübârek olsun!” dedi. Süheyb (ra) da cevâben: “Allah sizin ticâretinize de zarar vermesin, fakat ne var?” deyince, ona bu âyet-i kerîmeyi müjdeleyip okudular. (İbn-i Kesîr, c. 1, 184)