Afrika’da Risale-i Nur hizmetleri

Afrika’da Risale-i Nur hizmetleri

Güney Afrika’da Risale-i Nur hizmetleriyle ilgilenen Manisa’lı İbrahim Okşaş RisaleHaber’e konuştu

Röportaj: Nurettin Huyut-Risale Haber

İbrahim Okşaş Kimdir?


Eskişehir de doğdu. İlk orta lise eğitimini Eskişehir’de tamamladı.
Daha sonra Manisa’da Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı bölümünü okudu.

1991’de mezun olduktan sonra Manisa’dan ayrılmadı ve orada Risale-i Nur hizmetleriyle ilgilenmeye başladı. Hala hizmetlere devam etmektedir.

Altı yıl önce yurt dışı hizmetleri düzenlendiğinde Ege bölgesine Güney Afrika düşer. Manisa’nın Ege Bölgesinde olması nedeniyle de İbrahim Okşaş iki yıldır dönüşümlü olarak Güney Afrika’ya gider ve oradaki hizmetlere destek olur.


Güney Afrika macerası nasıl başladı ve siz bu hizmetlere ne zamandan beri destek oluyorsunuz?

Altı yıl önce ağabeylerle yapılan meşveretlerde böyle bir karar alındı. Dünya birkaç bölgeye ayrıldı. Ve her bölgeye bir kıta düştü. Bu bölüşümde Güney Afrika, Ege bölgesine düştü. Kuzey Afrika ile başka ağabeyler ilgileniyor. Biz sadece Güney Afrika ile ilgileniyoruz. Onlar kuzeyden aşağıya doğru inmeye çalışıyor, biz de güneyden yukarıya doğru bir yerde buluşacağız.

Sık sık gidip geliyoruz. Bazen onlar geliyor. Bazen biz gidiyoruz sürekli irtibat halindeyiz. Afrika’nın tümünde altmıştan fazla ülke var. Hedefimiz bu ülkelerin hepsine Risale-i Nurları ulaştırmak. Bu anlamda Said Özdemir Abi de destek oluyor. Oralarda hizmet eden kardeşlerimizle irtibatları var, destek oluyorlar. Bu şekilde hızla gelişiyor.

Oralara hizmet götürmeyi nasıl başardınız. İlk temas nasıl oldu?

Ben iki yıldır irtibat halindeyim, benden dört yıl önce yani bugünden altı yıl önce oraya hizmet gitmiş. Hasan isminde bir kardeşimiz, İngiliz Dili Edebiyatı mezunu, o ilk gidişinde Port Elizabeth şehrine gitmiş, hizmeti ilk defa orada başlatmışlar. Bir müddet orada bulunmuşlar fakat orası kıyı bir şehir, fazla hareket yok, Capr Town diye çok hareketli, turistik bir şehir var. Müslüman nüfusunda yoğunlukta olduğu bir şehir… O nedenle oraya geçmişler.

Orada bir dershanemiz var. Hizmetler de altı yıldır devam ediyor. Ağırlıklı olarak neşriyat hizmetleri devam ediyor. Şu ana kadar 100 binin üzerinde kitap, broşür ve benzeri yayınların dağıtımı yapılmış. Umumi ilanat kabilinden büyük bir gayret var. Geçen sene Mayıs ayında bir de Sempozyum oldu. Faris Hocalar, Yunus Hocalar ve Abdullah Yeğin Abi iştirak ettiler. Çok güzel oldu. Büyük bir duyuru imkânı sağladı.

Onun haricinde dersler devam ediyor. Haftanın dört günü ders var. Pazartesi günü bir mescitte akşam yatsı arası ders yapıyorlar. Pazar akşamları Türkler için ders var. Yani orada çalışan Türk kardeşlerimiz için ders yapılıyor. Cuma akşamları yerlilerle İngilizce ders devam ediyor. Son gittiğimde bir ders daha başlatmışlardı. Bu ders özel bir ders, çok iştiyaklı dört beş kişi var yerli halktan, yetişmeleri için mutalaalı ders yapıyorlar. Bu ders evlerde dolaşıyor. Sırayla her hafta birinin evinde oluyor, bazen de dershanede yapıyorlar.



Şu anda hangi illerde dershane veya hizmet var?

Şu anda dediğim gibi Cape Town'da bir dershane var. Bir de altı ay önce Yuhannesburg’da bir dershane açıldı, orada da hizmetler devam ediyor. Kepdağı dershanesinde iki talebe kardeşimiz var. İngilizce öğrenmek için oraya gittiler. Onlarla birlikte kalan yerli iki talebe daha var. Biri ortaokulda diğeri lisede okuyor. Bir buçuk yıldır dershanede kalıyorlar. Hizmetle ilgili her şeyi öğrenmişler. Tam bir nur talebesi gibi tesbihatlarını tam yapıyorlar, ders yapıyorlar, hizmet ediyorlar. Gidip başkaları ile tanışıyorlar, okuldaki arkadaşlarına Risale-i Nurları tanıtmaya çalışıyorlar. Bayağı gelişme var.

AFRİKALI ÖĞRENCİLER, 1,5 YILDA HİZMETİ ÖĞRENDİLER

Talebelerin bazıları baktım kalem kutularının içine Risale-i Nurdan vecizeler yazmışlar. “Dost istersen Allah yeter, yaran istersen Kur’an yeter” bunu sonuna kadar yazmış ve “okula gidince veya derste açtığımda bunu görüyorum okuyorum çok hoşuma gidiyor” demişti. Yani bizimle aynı hissiyatı yaşayan, bizim gibi düşünen insanların olması insanı çok duygulandırıyor. Heyecan veriyor. Yani on üç on dört saat havada uçtuktan sonra gidip öyle insanlarla karşılaşmak çok mükemmel bir duygu.

Geçen yıl gittiğimizde bu talebeler çok soğuklardı, bizimle oturmuyorlardı, birlikte yemek yemiyorlardı, tabi malum oralarda biraz “siyah, beyaz” ayırımı var, biraz da değişik bir ortam, alışık olmadıklarından dolayı çekingendiler. Fakat bir buçuk yıl gibi bir sürede her şeyi öğrenmişler, aynen bizler gibi hizmeti öğrenmişler, tesbihat yapmayı, ders yapmayı öğrenmişler.

Orada insanlarla ilişki kurmada dil sorun oluyor mu?

Oranın resmi dili İngilizce’dir. Fakat ayrıca kendi yerel dilleri var, yirmiye yakın farklı dil konuşuluyor. Ama herkesin rahat konuştuğu resmi dil İngilizce o nedenle herkesle anlaşabiliyorsunuz.

Kardeşler ilk gittiklerinde biraz dil problemi yaşamışlar. Fakat şimdi %80-90 seviyesinde dil sorunu çözülmüş bulunuyor. Hatta o dilde ders de yapıyorlar. Bazıları hala dil kurslarına devam ediyor, daha fazla geliştirmek için ama elhamdülillah şu anda dil problemi kalmadı.

Güney Afrika’da Mevlana diye isimlendirdikleri şeyh anlamında manevi önderler var. Onlar değişik medreselerde dini eğitim veriyorlar. O nedenle onların halk arasında büyük nüfuzları var. Onların çoğu Arapça da biliyorlar. O nedenle onların arasında Arapça bilen birinin çok iyi hizmet etme imkânı olur. Çünkü halk arasında Arapça bilen ve hafız olanlar çok fazla rağbet görüyor, seviliyor.

Oradaki halkın İslam’i yaşantısı nasıl, Müslümanlık sıkı bir şekilde yaşanıyor mu?

İslami yaşantı fazla bilinçli değil, mesela tesettür meselesi, mahremiyet meselesi veya takva ve hassasiyet noktalarına çok fazla dikkat etmiyorlar. Ama genel olarak İslamiyet’e çok yüksek derecede muhabbetleri var. Çok da saygılı insanlar. Mesela sizin verdiğiniz bir kitabı alıyorlar, okuyorlar, davet ettiğiniz zaman imkânları nispetinde gelmeye çalışıyorlar. Yani sıcakkanlı insanlar.

Cape Town’da Müslüman yoğunluk fazla olduğundan bu noktada fazla sıkıntı çekilmiyor. Ama diğer iller burası kadar yoğun değil. Mesela Juhannesburg Kepdağı gibi değil, orada Müslüman sayısı daha az. Güney Afrika’nın %80’e yakını Hıristiyan, yerel dinlere mensup insanlar da varmış ama ben rastlamadım.

İKİ PAPAZ DERSLERE GELİP MÜSLÜMAN OLDU

Diğer dinlere mensup insanlara da ulaşma imkanınız oluyor mu? Onlara da Risale-i Nurları verebiliyor musunuz?

Evet, onlarla da buluşma imkanlarımız oldu. Hatta geçen sene iki papaz derslere gelip Müslüman olmuşlardı. Önceleri İslamiyet’i öğrenme niyeti ile gelmişlerdi. Bunlar bir şekilde İslamiyet’in güzelliğini duymuşlar.

Orada Ahmet Musa isminde bir kardeşimiz var daha önce Türkiye’ye de gelmişti. O ve onunla beraber olanlar daha çok Hıristiyanlarla irtibatları var. Bazı programlar düzenliyorlar, onlarla bir şekilde buluşuyorlar, bazı meseleleri konuşup tartışıyorlar. İşte o çalışmaların neticesi olarak o iki papazı dershaneye getirmişlerdi. Orada da bazı bilgiler aldıktan sonra da Müslüman olmuşlardı.

Orada şöyle güzel bir durum var. Müslüman-Hıristiyan düşmanlığı diye bir şey yok, gayet sıcaklar, konuşmaya ve tartışmaya açıklar, siz istediğinizde gidip onlarla konuşup fikirlerinizi kolayca anlatabiliyorsunuz.
Şu anda orada ne gibi faaliyetler var?

Şu anda orada üç gündür devam eden bir fuar var. Yarın sona erecek yani dört gün sürecek bir kitap fuarı devam ediyor. Daha çok İslam’i kitapların sergilendiği bir fuar. Fuarda bizim kardeşler de bir stand açtılar, kitapları sergiliyorlar. Aldığım bilgilere göre bu üç gün hayli verimli geçmiş, çok sayıda ziyaretçileri olmuş, bir kısım insanlarla tanışma fırsatı bulmuşlar. Bir kısmına kitap satmışlar, bazılarına kitap hediye etmişler, bir kısmı ile de tanışıp adres almışlar.

Bazı kitapçılar gelmiş onlarla tanışmışlar. Hatta bir kısmı “Bu kitaplar bizim hoşumuza gitti biz de bu kitapları satmak istiyoruz” demişler. Bu fuarlar hizmet için iyi bir zemin oluyor. Geçen seneler de katılmıştık, hatta dört beş kişinin bu sayede Risale-i Nurları tanımalarına vesile olmuştu. Bu yıl da ümit ediyorum ki, daha fazla bir fayda sağlayacak ve birçok insana ulaşma fırsatı olacak inşallah.

Fuar bittiğinde oradaki hizmetleri anlatan bir mektup yazıp gönderecekler.

Ben size bildiklerimi anlattım. Onlar gelince veya hizmetleri anlatan mektubu gönderince tekrar yayınlarsınız. Yunus isminde bir kardeş var orada, geçen dönem içinde birkaç ülkeye gitti. Malaya, Tanzanya gibi üç dört ülkeyi dolaştı. Oradaki hizmetlerle ilgili olarak da o bir mektup yazacak, o yazdıkları ile beraber birkaç güne kadar da gelir. Hepsini birleştirip birlikte bir Güney Afrika Dosyası şeklinde RisaleHaber’de yayınlarsınız.

Tekrar ne zaman gitmeyi planlıyorsunuz?

Bizim önceki planımız her yıl bir ay gitmekti. Fakat son gittiğimizde çok büyük ihtiyaç olduğunu gördük. Çünkü şu anda orada Cape Town’da bir kardeşimiz var, bir de Johannesburg da bir kardeşimiz var. Alan çok büyük dış hizmetler içi hizmetler derken çok yoruluyorlar. Farklı yüzler, farklı simalar, farklı anlayışlar orada kalmak çok faydalı oluyor. O nedenle bundan sonrası için farklı düşünüyoruz. Şu anda orada destek için giden Çetin isimli Akhisarlı bir kardeşimiz var. O son gidişinde çok iyi intibalar edinmiş. Aramızda iş bölümü yapmayı teklif etti. “Her üç ay için birimiz gidelim” diyor. Yani, yılın her günü buradan biri orada olsun ki, hizmetler daha iyi inkişaf etsin. Belki bundan sonra üç aylığına giderim.