Nimetullah AKAY

Nimetullah AKAY

Selam ve muhabbetlerimle…

Uzun bir aradan sonra yeniden “Bismillah” diyerek tuşlara basmaya başlıyorum. Malumunuz, birisi namaz kılmayan arkadaşını ikna etmek için “Kırk gün namaz kıl, bak bir daha bırakamayacaksın” demiş. O beynamaz kişi de “Sen de kırk gün namaz kılma, bak bakalım yeniden başlayabilecek misin?” diyerek kendini savunmaya çalışmış. Yazı yazmayı bir süre bıraktıktan sonra gerçekten başlamak kolay olmuyor.  Ama uzun zaman makale yazmış olan birisinin de bu alışkanlığını tümüyle terk etmesi de kolay değil.

Belki ne yazacağımı merak edersiniz. Peşinen söyleyeyim ki  siyaseti yazmak gibi bir niyetim yok. Beni tanıyanlar her türlü siyasete mesafeli olduğumu bilirler. Acizane, siyasî makaleler yazanların çok olduğunu, iman cephesinde bazı hakikatleri hatırlatmanın daha önemli olduğunu düşünenlerdenim. Elbette her konunun kendine göre uyarıcıları olmalıdır. Dolayısıyla hak ve hakikat namına olmak şartıyla herkesin yazdıklarına saygı göstermek gerekir.

Önemli olan iyi niyetle birşeyler yazmaktır. Alim-i Külli Şey olan Rabbimiz kimin hangi niyetle hareket ettiğini bilmektedir. Rabbim bizleri rızasına nail kılsın, dünyanın geçici makam, mevki ve düşük menfaatlerinin peşine düşürmesin. Zira ölüm denen hakikatın ne zaman karşımıza çıkacağını bilme imkânına sahip değiliz. Akıl ve iz’an her zaman ölüme hazır olmamızı bize hatırlatmaktadır. Ne yazık ki bir taraftan nefsimiz, bir tarafta şeytan yakamızı bırakmamakta, bizi hep gaflet vadilerinde gezmektedir.

Kendimizi kurtarmamız neredeyse mümkün olamayan dünya hadiselerini takip etmekten fırsat bulup da Ku’ran-ı Azimüşşanın hakikat denizinden istifadeye yönelmemize büyük ihtiyaç vardır. Zira dünyevî hadiseler ve siyaset cazibesi  aklımızı geveze, kalbimizi ifsad etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Oysa okuduğumuz iman hakikatleri bizleri iman ve Kur’an hizmeti üzerinde yoğunlaşmaya davet etmektedir. Bu kudsi davete uymayıp da, başka cephelerde vaktini harcayanların hasarette olduğunu düşünüyorum. En azından ben kendimi siyaset cereyanları içinde görmek istemiyorum.

“Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınıyorum”, “Kur’an bizi şiddetle siyasetten men ediyor” gibi ifadelerle defalarca bizi ikâz eden Üstad Bediüzzaman’ın talebesi olma iddiasında olanların ve zorlama te’villerle siyaseti gündemlerinin ön sırasına çıkaranların tekrar Risalelerin satırlarına gömülüp hakikatleri yeniden keşfetmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Şeytanı melek, meleği şeytan gösterme özelliğine sahip olan siyaseti siyasetçilere bırakarak herkesin kendi işine dönmesi ve bütün himmetini insanlığı, hususan gençliği zamanın fitnelerinden kurtarmaya çalışması üzerine mesaisini teksif etmesi gerekir. Bunlar benim duygularım. Kimseye ders vermek gibi bir hakkı kendimde görmüyorum. Değerli dostlarıma buradan binler selam…  Dualarınıza muhtaç bir kardeşiniz olarak, Rabbim nasip ederse düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya devam etmeyi düşünüyorum. Selam ve muhabbetlerimle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum