Doğa yürüyüşü neden yalnız yapılmaz?

Trekking denilen doğa yürüyüşleri uzun yürüyüşlerdir. Sırtınızda ihtiyacınız olan bütün şahsî eşyalarınızın bulunduğu kamp çantanız vardır. Tabi bir de geceleri konaklamak için kullanacağınız çadırlar. Elbette çadırları genelen erkekler taşır fakat kendi eşyalarınızın olduğu ve yürüyüşünüzün uzunluğuna göre ağırlığı bazen yirmi kiloyu bulan kamp çantanızı bir problem olmadığı sürece kendiniz taşırsınız.

Elbette istisnalar olmakla beraber bu yürüyüşler grup halinde yapılır. Aslında eski zamanın dervişlerine baktığımızda bu yürüyüşlerin çok uzun ve yalnız başına yapıldığına da şahit oluyoruz. O zaman için aynı zamanda bir ihtiyaçtı elbette. Yürüyerek veya bir hayvan ile beraber gitmek haricinde bir alternatif yok idi.

Bediüzzaman da hem de küçük yaşında bir gece vakti, başkalarının gündüz bile geçmeye cesaret edemediği bir ormandan gece tek başı ile geçtiğini anlatır. Bir cami minaresinin kokuluksuz şerefesinde yürüyüşü de bir cesaret harikasıdır. Bütün dünya kafirlerini alt edecek birinin de elbette bu cesarette olması beklenir değil mi? Evet; Bediüzzaman tek başı ile küfür fikrini yerle bir etmiştir. Allah talebelerine de hamiyet, cesaret ve gayret versin ki küfür fikrini yayan ve dünyada çok satan kitaplara fikrî reddiyeler yazsınlar. Risalelerin cerh edilmez delillerini dünyanın gözüne göstersinler. Amin.

Evet doğa yürüyüşleri yalnız yapılmaz neden mi?

Çünkü yol uzundur yorulursunuz ve size “ha gayret az kaldı biraz daha dayan” diyecek birilerine ihtiyaç duyarsınız.

Her ne kadar tefekkür size haz verse de zaman zaman bu tefekkürünüzü paylaşacak birilerine ihtiyaç duyarsınız.

Birilerine destek olmanın hazzını siz de yaşamak istersiniz “haydi bak şu tepeyi görüyor musun, onu aşınca konaklama yerimize varmış olacağız ve çadırımızı kurup yemek yiyeceğiz kamp ateşinin başında odun kokulu çayımızı içeceğiz” dersiniz ve bunu düşünmek sizi de gayrete getirir. Her ne kadar yorulmuş iseniz de arkadaşınıza destek için daha hızlı daha canlı yürümeye başlarsınız.  

İşte bunun gibi; Hakk yolunda da yalnız gidilmez. Şeytan ve nefis ile uzun zaman baş başa kalmak demek olan inziva tehlikeli bir şekilde şeytan ve nefis ile ünsiyet etmenize sebeb olur. Katiline aşık olmak gibi, siz de kendi içinizde kala kala en büyük düşmanınız olan nefsinizi fark etmeden dost edinirsiniz. Yalnızlık elemini nefsinizle hafifletmeye çalışmanız, onu kendi düşmanınız olduğunuz unutturmaya kadar gidebilir. Şeytan da zaten nefsi sürekli dolduruşa getirmektedir.

İşte bu gibi nedenlerle ve daha bir çok nedenle mümin kardeşler ve berzah yolunda nuranî yoldaşlar ile beraber hareket etmek durumundasınızdır. Zübeyir Gündüzalp Ağabeyimizin de dediği gibi omuz omuza hizmet etmeye muhtaç olduğumuzu aklımızdan çıkartmamamız gerekir. Eşit ve hür olarak, fedakarlık ediyorum zannı ile aklımızı kimsenin cebine koymadan hür irademiz ile omuz omuza hizmet etmek.

Bu uzun yolda engebeler vardır, iç ve dış engeller vardır. Bu engeller karşısında birbirimize şevk vermek, destek olmak, “sen bunu aşabilecek kapasitedesin” diyerek yüreklendirmek, ayağı sürçtüğünde ve “bu yolda gidemeyecek miyim?” evhamına kapıldığında “bu zamana kadar seni hizmetinde istihdam eden Rabbimize yalvar ki hizmetinde daim istihdam etsin bizi” demek, nefsin desiselerine kapıldığında aklına bir kapı açmak ve “bana güven bana tabi ol” demek yerine “Allah’a güvenelim, Allah’dan bir ferec dileyelim, Allah bize bir çıkış yolu gösterecektir” demek ve halin muktezasına göre şevk alıp şevk vermek. Sürekli kendini taşıtan ya da sürekli taşıyan olmamak.

Evet, yürüyüş sırasında zayıf düşenin yükünü bir süre onu dinlendirecek kadar taşıyabiliriz fakat birini düşünün ki yola çıkıştan ta maksud menzile kadar yükünü hep başkalara taşıtsa ve bunu sırf keyfî olarak yapsa bir dahaki yürüyüşe onu çağırmazsınız değil mi? Ya da birini düşünün ki sırf iyilik edeceğim diye bütün yükleri o taşımak istiyor, yükleri sırtlanıyor ve altında ezilerek kendine zulmediyor. Eğer bu halini devam ettirmekte ısrar ederse onu da bir dahaki yürüyüşe çağırmamayı düşünürsünüz ki kendine zulmetmesin.

Yol uzun ve engebeli ve biz bütün mü’minler olarak bu yolda beraber omuz omuza yürümek durumundayız. Yolumuz bir tek yol olan İslam’dır. Kendi küçük gruplarımız ise cemaatlerdir. Kimse bu yolun tek sahibi olmadığı gibi yolcu olmak noktasında herkes eşittir. Yolun adabına muhalefet edenlere biz de mukabele-i bilmisil eder isek beraberce yoldan çıkma tehlikesi var.

Rabbim yolumuzda daim, sırat-ı mistakîm üzerine kaim, birbirimize mukavvim eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum