Her insan o büyük cemaat içinde yer alabilir

Her insan o büyük cemaat içinde yer alabilir

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Arkadaş! نَعْبُدُ’deki (“İbadet ederiz.” Fatiha Sûresi, 1:5.) ن’un (biz) ifade ettiği cem’ ve cemaat, fikri ve kalbi ayık olan musallînin nazarında sath-ı arzı bir mescid şekline getirir. Ve bütün mü’minlerden teşekkül etmiş, şarktan garba kadar dizilmiş safları hâvi o cemaat-i kübrâ içinde namaz kıldığını ihtar ettirir.

Ve keza, لاٰ اِلٰهَ ِالاَّ اِللهُ olan kelime-i zikriyeyi bir insan vird-i zeban ettiği zaman, zamanı bir halka-i zikir tahayyül etmekle, o halkanın sağ tarafı olan mâzi cihetinde enbiyanın, sol tarafı olan istikbal cihetinde de evliyanın oturup cemaatle zikrettiklerini ve kendisi de, o cemaat-ı uzmâ içinde bulunarak şu kubbe i minâyı dolduran yüksek, İlâhî ve tatlı sadâlarına iştirak ettiğini tahayyül etsin.

Kuvve-i hayaliyesi daha keskin olanlar da kâinat mescidinde bütün masnuatın teşkil ettikleri halka-i zikirlerine girsin, şu fezayı velvelelendiren o sadâları dinlesin. (Mesnevi-i Nuriye/Katre)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
cemaat-ı uzmâ : büyük cemaat, topluluk
hâvi : içine alan
kubbe-i minâ : mavi gökkubbe; geçmiş ve geleceğin bir bütün olarak düşünülmesiyle ortaya çıkan ve büyük bir mescidi andıran varlıklar âleminin kubbesi
kuvve-i hayaliye : hayal duyusu, gücü
masnuat : her birisi san’at eseri varlıklar
musallî : namaz kılan
sath-ı arz : yeryüzü
tahayyül etmek : hayal etmek
velvele : coşku, haykırış
vird-i zeban : dilden düşmeyen zikir