Yunus Emre dört kumandandan biri

Yunus Emre dinin bütün temalarını, esaslarını her insanın anlayacağı bir sehli mümteni ile kolay gibi görünen ifadesi zor cümlelerle ifade etti. Bütün şiirlerine bakınca Yunus, Medresenin ve Tekkenin dışında hayatın içindeki sıradan insana dinin hakikatlerini anlatmıştır. Hem de endişeli ve kendine dönük bir eleştirel bir dil ve gönül ile. Bu dini mübine bin yıl bayraktarlık etmiş millete bir armağandır Yunus. Tek başına insanı ikaz edecek gönülden, sıcak ve de ikna edici konuşmuştur. Sözünün tesiri kalbinin samimiyetinden iler geldiği anlaşılıyor. Ama bugün mezarı Anadolu’da onbir yerde olan ve herkesin kendinden saydığı bir Yunus’un hayatımızda yeri yok.

O mahşerin dört büyük kumandan atlılarından biridir. Ahmet Yesevi, Mevlana Hazretleri, Yunus Emre ve Bediüzzaman, mahşerin Hazreti Peygamber (asm) arkasında dört büyük ordusunun kumandanlarıdırlar.

Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim.
Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim.

Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için.
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.

İnsan öldürmenin davaya dönüştüğü bir toplumda gönül yapmak nerede kaldı? Dava gönül yapmak çünkü Allah’ın evi, bizim yegane dostumuzun evi gönüldür. Gönül yıkılırsa dostun evi yıkılmış olur. Dostunun evini yıkmak ne kelime herşeyi yıkan bir toplum olduk. Medet bize Yunus şu halimize bak. İnsanın değeri yok, kabalık ve kırıp dökmek ve öldürmek. Önünde diz çöktüğümüz nice adamlar bize gönül yapmayı öğretmediler. Ev yaptık içinde gönül yok. Kırıp dökmenin adı dava…

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil.
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.

Dostun evini yıkınca yüzünü dosta dönüp namaz kılmanın ne anlamı var? Bu yüzden bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz yıkamaz değil. Sevginin fedakarlığın olmadığı yerde din ne demektir?

Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik.
Gerçek erin bu yolda, yokluktur sermayesi.

En büyük eksik dinlemeden anlamak, anlamadan dini yaşamak. Bedeni yarıştırmak ama içinde sıcaklık yok.

Cenab-ı Peygamberi (asm) nasıl anlatmış, alem onun sevgisinden yaratılmış, ay ve gün onun şevkine yaratılmıştır. Onu sevdiği için ona bu alem evini yapmış, dünya onun neşesinden güneşin etrafında insanın maslahatı için dönüyor.

Peygamberimizi (asm) nasıl çok yönlü anlatır? Aşk, şevk, şan,nur. Özellikle aşk anlatılmış. Levlake levlaki nasıl şiir ile çok yönlü anlatmış. Uçan kuş, yeşeren dağ taş, meyve veren ağaç hep Onu sevdiği için ona sunulmuştur. Elmayı yerken onun aşkına ye ve salavat getir.

Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed'in.
Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed'in.

Ol! dedi oldu alem, yazıldı levh i kalem.
Okundu hatm-i kelam, şanına Muhammed'in.

Hep Erenler geldiler, dergaha yüz sürdüler.
Zikr-i tevhit ettiler, nuruna Muhammed'in.

Veysel Karani kazandı, ahır yine özendi,
Sekiz Uçmak bezendi, aşkına Muhammed'in.

Ferişteler geldiler, saf saf olup durdular,
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in.

Havada uçan kuşlar, yaşarıp dağ ü taşlar,
Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed'in.

İmansızlar geldiler, andan iman aldılar,
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed'in.

Yunus kim ede methi, över Kur'an ayeti,
An! vergil salavatı, aşkına Muhammed'in.

Yunus kim ki Muhammedi (asm) anlatsın, onu ayet ile Allah anlatmış. Bize düşen Salavat,  Onu anmak.

Ve ölümü anlatır, insanın kabre yalnız girişini ve oradaki durumunu.

Ey yarenler, ey kardeşler, ecel ere ölem bir gün,
İşlerime pişman olup, kendüzüme gelen bir gün.

Yanlarıma kona elim, söz söylemez ola dilim,
Karşıma gele amelim, nittüm ise görem bir gün.

Oğlan gider danişmende, saladır dosta düşmana,
Şol dört tekbir namaz ile, vaktim tamam kılam bir gün.

Beş karış bezdürür, yılan, çiyan yiye tenim,
Yıl geçe obrula sinim, unudulup kalam bir gün.

Başıma dikeler hece, ne erte bilem ne gece,
Alemler ümidi Hoca, sana ferman olam bir gün.

Yunus Emre sen bu sözü, dahi tamam etmemişsin,
Tek yürüyeyim, neyleyin, üstadıma gelem bir gün.

Ve kabre varılan gece…

Ya Rab n'ola halim, kabre vardığım gece,
Eyi olmazsa amelim, kabre vardığım gece.

Ya Rabbena yandırma, günahlara bandırma,
Çırağım söğündürme, kabre vardığım gece.

Ya Rabbena hayr eyle, Muhammed'e yar eyle,
Kabrimizi nur eyle, kabre vardığım gece.

Ya Rabbena tuş eyle, imanı yoldaş eyle,
Muhammed'e eş eyle, kabre vardığım gece.

Ya Rabbena şaşırtma, yüzüm üzre düşürtme,
Zebaniler üşürme, kabre vardığım gece.

Ya Rabbena eşimden, eşimden yoldaşımdan,
Aklı alma başımdan, kabre vardığım gece.

Derviş Yunus'un sözü, kan ağlar iki gözü,
Mahrum eyleme bizi, kabre vardığım gece.

Ve tefekkür… Dağlar ile taşlar ile kuşlar ile nasıl çağrılır? Ayet ül Kübra’daki gibi.

Dağlar ile, taşlar ile çağırayım Mevlam seni,
Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlam seni.

Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile,
Abdal olup "Ya Hu" ile, çağırayım Mevlam seni.

Gök yüzünde İsa ile, Tur dağında Musa ile,
Elimde asa ile, çağırayım Mevlam seni.

Derdi öküş Eyyup ile, gözü yaşlı Yakup ile,
Ol Muhammed mahbub ile çağırayım Mevlam seni.

Hamd ü şükrullah ile, vasf-ı Kulhüvallah ile,
Daima zikrullah ile, çağırayım Mevlam seni.

Bilmişim dünya halini, terk ettim kıyl ü kalini,
Baş açık ayak yalın, çağırayım Mevlam seni.

Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile,
Hakkı seven kullar ile, çağırayım Mevlam seni.

Yunus gibi bakan ve düşünenlerden eyle bizi Allah’ım! Bu dört büyük büyük adam öğrencinin önüne bir kitap ile konmalı. Mahşerin dört büyük atlısı, Kumandan-ı Azam’ın arkasında o ki Nebiyyi Zişan Muhammed (asm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum