Yeryüzü bahçesini resmi-geçit meydanı yapmıştır

Yeryüzü bahçesini resmi-geçit meydanı yapmıştır

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

اَلْمَرْتَبَةُ الثَّانِيَةُ 

جَلَّ جَلاَلهُ اَللهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ قُدْرَةً وَعِلْمًا، 

اِذْ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ الصَّانِعُ الْحَكِيمُ الرَّحْمٰنُ الرَّحِيمُ الَّذِى هَذِهِ الْمَوْجُودَاتُ اْلاَرْضِيَّةُ وَاْلاَجْرَامُ الْعُلْوِيَّةُ فِى بُسْتَانِ الْكَائِنَاتِ مُعْجِزَاتُ قُدْرَةِ خَلاَّقٍ عَليِمٍ بِالْبَدَاهَةِ، وَهَذِهِ النَّبَاتَاتُ الْمُتَلَوِّنةُ الْمُتَزَيّنَةُ الْمَنْثُورَةُ، وَهَذِهِ الْحَيْوَناَتُ الْمُتَنَوِّعَةُ الْمُتَبَرِّجَةُ الْمَنْشُورَةُ فِى حَدِيقَةِ اْلاَرْضِ خَوَارِقُ صَنْعَةِ صَانِعٍ حَكِيمٍ بِِالضَّرُورَةِ، وَهَذِهِ اْلاَزْهَارُ الْمُتَبَسّمَةُ وَاْلاَثْمَارُ الْمُتَزَيّنَةُ فِى جِنَانِ هَذِهِ الْحَدِيقَةِ هَدَايَا رَحْمَةِ رَحْمٰنٍ رَحيِمٍ بِالْمُشَاهَدَةِ. تَشْهَدُ هَاتِيكَ وَ تُناَدِى تَاكَ وَتعْلِنُ هَذِهِ بِاَنَّ خَلاَّقَ هَاتيِكَ وَمُصَوِّرَ تَاكَ وَوَاهِبَ هَذِهِ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ وَبِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ قَدْ وَسِعَ كُلَّ شَىْءٍ رَحْمَةً وَعِلْماً، تَتَسَاوٰى بِالنِّسْبَةِ اِلٰى قُدْرَتِهِ الذَّرَّاتُ وَالنُّجُومُ وَالْقَلِيلُ وَالْكَثِيرُ وَالصَّغِيرُ وَالْكَبِيرُ وَالْمُتَناَهِى وَغَيرُ الْمُتَناَهِى. وَكُلُّ الْوُقوعَاتِ الْمَاضِيَةِ وَغَراَئِبِهَا مُعْجِزَاتُ صَنْعَةِ صَانِعٍ حَكِيمٍ تَشْهَدُ عَلٰى اَنَّ ذَلِكَ الصَّانِعَ قَدِيرٌ عَلٰى كُلِّ اْلاِمْكَانَاتِ اْلاِسْتِقْبَالِيَّةِ وَعَجَائِبِهَا، اِذْ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ وَالْعَزِيزُ الْحَكيِمُ. 

فَسُبْحَانَ مَنْ جَعَلَ حَدِيقَةَ اَرْضِهِ مَشْهَرَ صَنْعَتِهِ. مَحْشَرَ فِطْرَتِهِ. مَظْهَرَ قُدْرَتِهِ. مَدَارَ حِكْمَتِهِ. مَزْهَرَ رَحْمَتِهِ. مَزْرَعَ جَنَّتِهِ. مَمَرَّ الْمَخْلُوقَاتِ. مَسِيلَ الْمَوجُودَاتِ. مَكِيلَ الْمَصْنُوعَاتِ. فَمُزَيّنُ الْحَيْوَانَاتِ مُنَقَّشُ الطُّيوُراَتِ مُثَمَّرُ الشَّجَراَتِ مُزَهَّرُ النَّباَتاَتِ مُعْجِزَاتُ عِلْمِهِ. خَوَارِقُ صُنْعِهِ. هَدَايَا جُودِهِ. بَرَاهِينُ لُطْفِهِ.

AÇIKLAMA

İkinci Mertebe

Celâli yüce olan Allah, ilmi ve kudretiyle herşeyden sonsuz derecede büyüktür. Zira O herşeyi bilen ve herşeyi yaratan öyle bir Hallâk-ı Alîm ve herşeyi san’atla ve hikmetle yapan öyle bir Sâni-i Hakîm ve rahmeti bütün varlıkları kuşattığı gibi her bir varlığa da hususî rahmet tecellileri olan öyle bir Rahmânü’r-Rahîmdir ki, kâinat bostanındaki şu dünya varlıkları ve gök cisimleri, apaçık, o herşeyi yaratan ve bilen Hallâk-ı Alîmin kudretinin mucizeleridir. Ve şu yeryüzü bağında serilmiş rengârenk süslü bitkiler ve açılıp saçılmış ve yayılmış çeşitli hayvanlar, zorunlu olarak, o herşeyi san’atla ve hikmetle yapan Sâni-i Hakîmin san’atının harikalarıdır. Ve bu bağın bahçelerindeki şu tebessüm eden çiçekler ve süslenmiş meyveler, gözler önünde, o rahmeti bütün varlıkları kuşatan ve her bir varlığa da hususî rahmet tecellileri olan Rahmânü’r-Rahîmin rahmetinin hediyeleridir. O kudret mucizeleri şehadet ediyor; şu san’at harikaları sesleniyor; ve bu rahmet hediyeleri ilân ediyor ki: Evvelkinin Hallâkı ve diğerinin Musavviri ve sonuncusunun Vâhibi olan Zâtın kudreti herşeye yeter, ilmi herşeyi kuşatır. Onun rahmeti ve ilmi herşeyi kuşatmıştır. Kudretine nisbeten zerreler ve yıldızlar, az ve çok, küçük ve büyük, sonlu ve sonsuz, herşey eşittir. O Sâni-i Hakîmin mucizeleri olan geçmişin bütün olayları ve garip şeyleri şehadet eder ki, o Sâni, Hallâk-ı Alîm ve Azîz-i Hakîm olduğundan, geleceğin bütün şaşırtıcı şeylerini yapmaya kàdirdir.

Her türlü noksandan ve kusurdan münezzehtir o Zât ki, 

•ilminin mucizeleri, san’atının harikaları, cûd ve sehâsının hediyeleri ve lûtfunun delilleri olan 

•müzeyyen hayvanları, münakkaş kuşları, meyveli ağaçları ve çiçekli bitkileri ile; 

•yeryüzü bahçesini san’atının sergisi, mahluklarının mahşeri, kudretinin mahzarı, hikmetinin medarı, rahmetinin çiçekliği, Cennetinin tarlası, mahlûkatının resmi-geçit meydanı, varlıklarının akıp gittiği yer, san’at eserlerinin ölçeği yapmıştır.

تَبَسُّمُ اْلاَزْهَارِ مِنْ زِينَةِ اْلاَثْمَارِ، تَسَجُّعُ اْلاَطْيَارِ فِى نَسْمَةِ اْلاَسْحَارِ، تَهَزُّجُ اْلاَمْطَارِ عَلٰى خُدُودِ اْلاَزْهَارِ، تَرَحُّمُ الْوَالِدَاتِ عَلٰى اْلاَطْفَالِ الصّغَارِ. تَعَرُّفُ وَدُودٍ، تَوَدُّدِ رَحْمٰنٍ، تَرَحُّمُ حَنَّانٍ، تَحَنُّنُ مَنَّانٍ لِلْجِنِّ وَ اْلاِنْسَانِ وَالرُّوحِ وَالْحَيْوَانِ وَالْمَلَكِ وَالْجَانِّ. 

وَالْبُذُورُ وَاْلاَثْمَارُ، وَالْحُبوبُ وَاْلاَزْهَارُ، مُعْجِزَاتُ الْحِكْمَةِ، خَوَارِقُ الصَّنْعَةِ، هَدَايَا الرَّحْمَةِ، بَرَاهِينُ الْوَحْدَةِ، شَوَاهِدُ لُطْفِهِ فِى دَارِ اْلآخِرَةِ. شَوَاهِدُ صَادِقَةٌ بِاَنَّ خَلاَّقَهَا عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ. وَبِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ. قَدْ وَسِعَ كُلَّ شَىْءٍ بِالرَّحْمَةِ وَالعِلْمِ وَالْخَلْقِ وَالتَّدْبِيرِ وَالصُّنْعِ وَالتَّصْوِيرِ. فَالشَّمْسُ كَالْبَذْرَةِ وَالنَّجْمُ كَالزَّهْرَةِ واْلاَرْضُ كَالْحَبَّةِ لاَ تَثْقُلُ عَلَيْهِ بِالْخَلْقِ وَالتَّدْبِيرِ وَالصُّنْعِ وَالتَّصْوِيرِ. 

فَالْبُذُورُ وَاْلاَثْمَارُ مَرَايَا الْوَحْدَةِ فِى اَقْطَارِ الْكَثْرَةِ. اِشَارَاتُ الْقَدَرِ. رُمُوزَاتُ الْقُدْرَةِ بِاَنَّ تِلْكَ الْكَثْرَةَ مِنْ مَنْبَعِ الْوَحْدَةِ، تَصْدُرُ شَاهِدَةً لِوَحْدَةِ الْفَاطِرِ فِى الصُّنْعِ وَالتَّصْوِيرِ. ثُمَّ اِلٰى الْوَحْدَةِ تَنْتَهِى ذَاكِرَةً لِحِكْمَةِ الصَّانِعِ فِى الْخَلْقِ وَالتَّدْبِيرِ.

وَتَلْوِيحَاتُ الْحِكْمَةِ بِاَنَّ خَالِقَ الْكُلِّ بِكُلّيَّةِ النَّظَرِ اِلَى الْجُزْئِىِِّ يَنْظُرُ، ثَمَّ اِلٰى جُزْئِهِ. اِذْ اِنْ كاَنَ ثَمَراً فَهُوَ الْمَقْصُودُ اْلاَظْهَرُ مِنْ خَلْقِ هٰذَا الشَّجَرِ. فَالْبَشَرُ ثَمَرٌ لِهَذِهِ الْكَائِنَاتِ، فَهُوَ الْمَقْصُودُ اْلاَظْهَرُ لِخَالِقِ الْمَوْجُودَاتِ. وَالْقَلْبُ كَالنُّوَاةِ، فَهُوَ الْمِرآةُ اْلاَنْوَرُ لِصَانِعِ الْمَخْلُوقَاتِ. وَمِنْ هَذِهِ الْحِكْمَةِ فَاْلاِنْسَانُ اْلاَصْغَرُ فِى هَذِٰهِ الْكَائِنَاتِِ هُوَ الْمَدَارُ اْلاَظْهَرُ لِلنَّشْرِ وَالْمَحْشَرِ فِى هَذِهِ الْمَوْجُودَاتِ، وَالتَّخْرِيبِ وَالتَّبْدِيلِ وَالتَّحْوِيلِ وَالتَّجْدِيدِ لِهَذِهِ الْكَائِنَاتِ.

AÇIKLAMA

Bu yeryüzü bahçelerinde, 

•meyvelerin ziynetiyle gülen çiçeklerin tebessümü, seher yeliyle şakıyan kuşların sec’aları, çiçeklerin yaprakçıklarındaki damlaların şıpıltısı ve annelerin küçük yavrulara olan merhameti; 

•cinlere, insanlara, hayvanlara, ruhanîlere ve meleklere, seven ve sevdiren bir Vedûd’un kendisini tanıttırması, rahmeti bütün varlıkları kuşatan bir Rahmân’ın kendini sevdirmesi, eserlerinde sonsuz rahmetinin en lâtif cilvelerini gösteren sınırsız şefkat sahibi bir Hannân’ın merhameti, bitmez tükenmez ikramlarıyla ve nimetleriyle, varlıkları besleyen bir Mennân’ın en uygun ve şirin rahmet cilvelerini göstermesidir. 

Bütün meyve ve tohumlar, birer hikmet mucizesi, birer san’at harikası, birer rahmet hediyesi, birer vahdet delili, âhiret yurdundaki İlâhî lütufların birer şahididir. Onlar birer doğru şahid olarak ilân ederler ki, kendilerinin Yaratıcısı herşeye gücü yeten Kadîr ve herşeyi bilen Alîmdir. Onun rahmeti ve ilmi ve yaratması ve tedbiri ve san’at ve tasviri herşeyi kaplamıştır. Onun yaratma ve tedbirine ve san’at ve tasvirine oranla güneş bir tohumcuk gibi, yıldız bir çiçek gibi, yerküre bir tane gibidir; hiçbir şey Ona ağır gelmez. Meyve ve tohumlar, kesret âleminin her tarafında vahdetin aynaları, kaderin işaretleri, kudretin remizleridir ki, bu kesretli varlıkların kaynaklarının vahdetini gösterirler. Onlar, bir kaynaktan çıkmaları sırasında yoktan benzersiz şekilde var eden Fâtırlarının san’at ve tedbirdeki birliğine şehadet ettikleri gibi, tekrar birlikte son bulmalarıyla da san’atkârlarının yaratma ve tedbirindeki hikmetini zikrederler.

Hem o meyve ve tohumlar Rabbânî hikmetin işaretleridir ki, herşeyin Yaratıcısı olan Allah’ın, o cüz’î varlıklara yönelik kapsamlı bakışı, onların cüzlerine dahi baktığını gösterir. Çünkü o ağacın yaratılmasının asıl gayesi, onun meyvesidir. İşte, insan da şu kâinatın meyvesidir ve kâinatın Yaratıcısının nazarında en açık gaye odur. Kalb de bir tohumcuk gibidir ve varlıkları yaratan San’atkârın en münevver aynası odur. İşte şu hikmettendir ki, bu kâinattaki şu küçücük insan, bu varlıklar âleminde haşir ve neşir gibi büyük inkılâplara ve kâinatın tahrip edilip değiştirilmesine, başka şekle sokulup yenilenmesine en güçlü gerekçe olur.

Bediüzzaman Said Nursi
Yirmi Dokuzuncu Lem'a