Vefa üzerine

Bir okurumuz yazımız üzerine “değerli” görüşlerini aktarmış. Bundan bir önceki yazımda yani geçen hafta sonu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Said Nursi ve Demokratik Açılım” konulu panelden sözetmiştim.
Ama “kimin tertip ettiğini yazmamışsınız” diyor.
Haklı.
Yazımızda doğrudan konuya girmiş “özne”ye odaklanmışken, “zarf”ı es geçmişim.
Madde madde Risale-i Nur’un çözüm önerilerini aktarmış ve bir panelistin yorumuna yer vermiştim.
Şimdi unuttuğum ve okurumuzun paylaşmak istediği noktaya gelelim:
Bu paneli “Risale-i Nur Enstitüsü” organize etmişti. Çok değerli organizatörlere ben buradan teşekkür ediyorum.
Gerçekten dört dörtlük bir organizasyondu. Özellikle medya sponsoru olan “Yeni Asya Medya Grubu”na da ayrıca teşekkür etmek boynumun borcu.
Çünkü ilk kez bir panelde, konuşmacıları çok rahat izleme imkanı bulabildik ve doyurucu bir söyleşi izledik diyebilirim.
Hele orada dostlarımla, ağbilerimle bir arada olmak ayrı bir bayram havasıydı.
Hatta kongreye birlikte geldiğimiz büyüğüme şöyle dediğimi hatırlıyorum:
“Bugün nurun bayramıdır.”
*
Ancak, değerli okurumuz bu “unutkanlığımı”zı farklı yorumlamış ve kinayeli satırlarla bize “gönderme”de bulunmuş.
*
Bu satırları yazan kişi keşke sahte ismin arkasına sığınmasaydı.
“Söylenecek çok şey var”dan neyi kastediyordun bilemem…
Ama bunları yazarken, “kadirşinaslık ve vefa”nın gerçekten sendeki karşılığı nedir bilmek isterdim.
*
Ben bu dostuma(!) sadece şunu hatırlatmak istiyorum:
Geçmişe takılıp kalmamalı.
Risale-i Nur’un bu zamandaki intişarına hep birlikte alkış tutalım.
Birbirimize “ince ince” dokundurmaktansa, el birliğiyle “Nur”ların bayramına ortak olup, dua edelim.
*
Bizlerde adi küçük taşlar hükmünde yanlış hasletler olabilir. Fakat biz bu hasletlerden dolayı değersiz taşlar hükmünde olan hasletlere takılmamalıyız. “Bir” olan ortak paydalarda buluşmalıyız.
*
Risale-i Nur davasına gönül vermiş dava erlerinin iman kardeşliğinin ötesinde bu davaya hizmetin gereği olarak güçlü bir “müfritane irtibat”ın olması gerekmiyor mu?
Bediüzzaman Hazretleri iman davasına gönül verenler için, “Kardeşlerinizi tenkit etmeyin” der.
Bir başka sözünde ise, “Kardeşlerinizin meziyetlerini kendimizde bilmek ve onların şerefleri ile dost, en fedakar arkadaş, en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş” olmaya çağırır.
Uhuvvetin gereği bu olsa gerek vesselam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum