Pencereden Bakış

Okullar toplumun küçük bir numunesidir adeta. Bir teneffüs vakti okulun penceresinden çocukların oyun oynadığı bahçeye baktığınızı hayal edin. Çocukların ne kadar da güzel oynadığını göreceksiniz. Biraz daha dikkatle baktığınızda daha farklı şeyler karşınıza çıkacaktır. Bu durum bazı değişiklikler göstermesine rağmen her öğretim kademesinde aynıdır hemen hemen. Biz bakmaya devam edelim. Öğrencilere ve davranışlarına odaklanalım isterseniz.

Bir öğrenci etrafına birkaç arkadaşını toplamış hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor. Sanki büyük bir topluluğa konuşuyor gibi.

Bahçenin duvarına yaslanmış bir çocuk elindeki kitaba dalmış. Sanki bir şeyler keşfetmek üzere.

Bazı çocuklar top oynuyorlar. Biri yere düşüyor. Arkadaşları kaldıracakları yerde rakip takıma saldırıyorlar. Yere düşen zor da olsa ayağa kalkıyor ve oyun kaldığı yerden başlıyor. Saldıranlar da saldırılanlar da aynı oyunu oynamaya devam ediyorlar. Kimse olanlara aldırış etmiyor.

Arkadaşının topunu izinsiz alarak arkadaşını peşinden koşturan bir çocuk. Başkalarına rahatsızlık verdiği umurunda değil. Amacı topu en yükseğe dikmek.

Yediği yiyeceğin kabını duyarsızca yere atan bir çocuk. Çevre kirliliğine katkı sağladığı aklına bile gelmiyor.

Arkadaşına bir şeyden dolayı kızmış ve ağza alınmayacak küfürleri sıralayan bir çocuk. Elinden gelse arkadaşıyla kavga edecek. Bir anlık öfkenin kendisine ve arkadaşına zarar verdiğini düşünemeyecek kadar gözü dönmüş bir halde.

Çaktırmadan bir arkadaşına çelme takıp düşüren bir çocuk. Yere düşüreni bile tanımıyor. Daha kötüsü de düştüğünü gören arkadaşlarının kendisine gülmesi. Elinin acısını hissetmiyor bile. Gülenlerin acısı kalbinin derinliklerine kadar işliyor. Kalabalıktan uzanan bir el az da olsa acısını hafifletiyor.

Okul bahçesinin durumu bu. Fazlası var eksiği yok. Okul bahçesinde oynayan çocukların davranışlarını izlemek toplumu izlemek gibi. En azından ben öyle hissediyor öyle görüyorum. Topluma ait bütün davranışlar karşımda. Çocukları okuyabilen toplumu daha rahat okuyabilir inancındayım. Asıl burada anlatılmak istenen toplumun çekirdeği olan bu çocukların yıllar sonraki halleri. Yani on yıl on beş yıl yirmi yıl sonrası. Okul bahçesinde oynayan çocukların toplumun parçaları olduğu yıllar.

Okul bahçesinde izlediğimiz çocukların bir kısmı bu ülkede yönetime talip olacaklar. Duvara dayanıp etrafı ile ilgilenmeyen çocuğun dünyaca ünlü bir bilim adamı olmayacağını kim söyleyebilir. Çevreyi kirleten çocuk ilk etapta masum görünmeyebilir. Ama onun da iyi bir çevre mühendisi olamayacağını söyleyebilir miyiz? Yere düşen arkadaşına elini uzatan çocuğa ne demeli? Onun ileride toplumu etkileyen bir kanaat önderi olmayacağını kim bilebilir? Arkadaşına olmayacak hakaretleri sıralayan çocuğun ileride çok iyi bir konuşmacı olarak görmek mümkün olamaz mı?

Bu örnekleri daha da geliştirmek mümkün. Çocuklar biz istesek de istemesek de büyüyecekler. Toplumdaki iyi veya kötü yerlerini alacaklar. Burada asıl soru bizim bu süreçteki yerimiz ve katkımız. Biz bu çocuklara ne kadar etki edip katkı sağladık? Ne kadar sabır gösterdik? Onlara ne kadar katlandık? Onlara güzellik adına neler katabildik?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.